Sufizm ve İnsan

← ANA SAYFA

Tasavvuf Gazetesi
Ek

ÜSTAD AHMED HULÛSİ'NİN SOHBETİNDEN YANSIMALAR... 4/7

Ben bugüne kadar edindiğim çalışmaların sonucunda açığa çıkan bilgilerimi paylaşıyorum.
Beni sevmeniz sevmemeniz hiç umrumda değil.
İsterseniz bunları söylüyorum diye küsün darılın aramayın konuşmayın. Zaten arayıp konuşamayacaksınız da bundan sonra! Çünkü görüyorum ki hiç kimseye faydam yok. İşte en basiti bu adam yağ tulumu. Kaç senedir beni tanıyor. Çok ikram sever, evine bir git Allah önüne masayı donatsın. Hem yer hem yedirir.
Yok arkadaş, bu kervan böyle yürümez! Bu kervan bu şekilde hedefe gitmez. Sen böyle yemeye içmeye düşkünken, sen böyle maddi zevklerle tatmin olurken maneviyatı yaşama asla mümkün olmaz! Sende yaşayamazsın senin gibi yaşayanlarda yaşayamaz. Cahilane tasavvuf bilgileriyle de bir yere varılmaz.
Kadından şeyh olmaz! Kadından şeyh edinenin aklına şaşarım.
Kadın duygularıyla yaşıyor. Hangi kadını seçersen seç getir 5 dk sonra balonunu patlatayım! Duygularına dokunuvereyim bitsin. Neyse hikaye faslını geçelim. Ben öyle hikaye anlatmasını bilmem. Bilmemde sevmemde. Çünkü anlatacak o kadar çok sistemin teknik özellikleri yapıları varki, hikayeyle geçirilecek hiç vakit yok!
Evet kene böylesine insanın beynine girmiş.
Şimdi Darwin haklımıydı değilmiydi? Yani insanlar o hayvanlar silsilesinin sonucunda mı oluşmuş gelişmiş bir takım şekillerle meydana gelmiş? Yoksa Allah iki eliyle çamuru karmış şekle sokmuş sonrada içine püf demiş ruh vermiş insan da ayağa kalkmış. Böylemi??
Şimdi işin anlaşılmayan ana püf noktası şurası; Senin insan diye bahsettiğin şeyle Kuran'ın insan diye bahsettiği şey aynı değil! Farklı. Sen biraz evvel anlattığım şekilde beyninde oluşan düşünceyle kendini insan olarak şu yapı diye zannediyorsun. Ve diğer hayvandan bu yapıyı ayırıyorsun. Halbuki topraktan gelen toprağa gider. Hava havaya toprak toprağa su suya diye bir ifade vardır.
Şöyle bir yarım daire, şöyle bir yarım daire, iki kesişme noktası. Şimdi dünyanın ilk oluşumu bir gaz bulutu, bu gaz bulutu daha sonra yoğunlaşıyor kütle haline geliyor dünya haline geliyor, dünya üzerinde ilk canlı meydana geliyor, tek hücreli canlı meydana geliyor bu canlı 100 milyonlarca yıl içerisinde gelişerek her bir aşamada bir sonrası meydana gelerek en nihayet insan bedeni meydana geliyor.
Ve yeryüzünde insansılar yaşarken bunların arasında en mükemmel tekâmül etmiş olanından bu defa semavi boyuttan gelen hakikat, insan bilincinde açığa çıkıyor!
Şimdi semavi boyuttan gelen hakikat olayı ne? Buranın üstünde biraz duralım. Maddenin aslı enerji diye bahsettiğimiz şey, evrenin aslı enerji, evren adı altında bildiğiimiz bilemediğimiz herşeyin aslı.
Orjinal yapı. Dalgada deniyor zerrede deniyor fark etmiyor. Çünkü bu iki ayrı tanımlama insanın algılama sınırlarından kaynaklanan bir tanımlama. Orjinalinde orjinal neyse o. Şimdi orjinal neyse orjinal o dediğimiz şey varlıktaki hayatı meydana getiren hayat vasfı. O neyse o dediğimiz şey varlıktaki oluşumu sistemi düzenleyen şuur-ilim-bilgi. Ahmed Hulûsi var olmuş, Ahmed Hulûsi bu hayvan değil. Bu hayvan Ahmed Hulûsi nin biniti diye tanımlanmış. Ahmed Hulûsi kendisinden açığa çıkan bilgilerin ismi! Bir bilgi kitlesi. Açığa çıkmış veya çıkmamış yanlarının toplamı olarak bir bilgi kitlesine verilen isim Ahmed Hulûsi.
Ve o bilgi kitlesini bilinç diye tanımlıyoruz.
O bilgi kitlesinde "BEN" şuuru var. Sen dışarıdan baktığın zaman o bilgi kitlesine muhattapsın.
Aynı şekilde bende sana Ahmed, Mehmed, Ali, Hasan dediğim zaman bu isimle karşımdaki bilgi kitlesine hitap ediyorum.
Ölüm dediğimiz olayla birlikte hayvan beden toprağa karışır. Topraktan geldi toprağa döner. AMA O BİLGİ KİTLESİ DEVAM EDER. O bilgi kitlesine yüklenmiş ekstra değer yargıları var duygular var vs. o da onun GÖRESEL BENLİĞİNİ OLUŞTURUYOR! Göresel benliğin ötesinde onun birde gerçek benliği yada bir diğer ifadeyle BENLİKSİZLİĞİ VAR! Benliksizlik boyutu var. Niye? Çünkü evrende algılanan ve algılanamayan herşeyin orjini olan, bir yönü itibarıyla enerji, bir yönü itibarıyla da salt bilgi/ilim olan bir yapı söz konusu. Bu yapı tekil bir yapı. Bölünmez parçalanmaz ayrı ayrı parçalardan toplanarak biraraya gelmiş bir bütünlük değil!
Dolayısıyladır ki algılanan algılamanın var kabul ettirdiği her bilgi paketinin bilgi kitlesinin orijini o mutlak kudret ve ilim. Yani senin göresel benliğinin ardında ki mutlak benliğin bu. İşte sana bu hakikatını hatırlatmak amacıyla resuller veya nebiler gelmiş. Ve bunda en son gelen bilgi Kur'an.

Üstad Ahmed Hulûsi