az
mevsimi ile birlikte tüm cilvesiyle baştan çıkaran güneş, yakıcı
oyunlarıyla bizi kandırmaya çalışıyor. Ama tatilcilere
uyarı; herşeyin olduğu gibi güneşin de "çoğu zarar,
azı karar".
Mutluluk hormonlarını harekete geçiren, mutlu olmamızı sağlayan
güneş ışınları, bağışıklık sistemimizi güçlendirirken,
kemiklerimiz için de gerekli olan D vitaminini sağlar. Ancak güneşin,
hayatımızı zehir edebilen yönleri de var. Bunların arasında güneş
çarpması, deri lekeleri, güneş alerjisi, cilt kanserlerini sayılabilir.
Güneş ışınları: Ultraviyole (UV) radyasyon, güneşten gelen
radyant enerjinin bir şeklidir. Güneş elektromagnetik
spektrum diye bilinen bir dizi enerji yayar.
Ultraviyole (UV) radyasyon, dünya yüzeyine erişen güneş
enerjisinin doğal bir parçasıdır, fakat daima zararlıdır. UV
radyasyonu ne görebiliriz ne de hissedebiliriz, fakat o vücudumuzdaki
etkilerini hissederiz. UV ışınları dalga boylarına göre sınıflandırılırlar.
UV-A, UV radyasyonun en
az zararlı şeklidir ve dünyaya büyük miktarlarda erişir. Çoğu
UV-A ışınları ozon tabakasının içersinden doğrudan geçer.
UV-B radyasyon potansiyel olarak çok zararlıdır.
UV-B radyasyonunun çoğu stratosferde ozon tarafından
yutulur.
UV-C radyasyon çok enerjik olduğundan potansiyel olarak en fazla
zararlıdır. Stratosferde oksijen ve ozon tarafından yutulur ve asla
dünya yüzeyine erişmez.
Özetle, UV radyasyondan zararın esas olarak spektrumun UV-B sınıfından
gelmesine rağmen eğer yeterli miktarlarda
maruz kalınırsa UV-A da bazı riskler ortaya çıkarır. Işınların
vücudumuzda etkiledikleri alanların sınıfalndırılmasında:
Güneş ışınları uzun (infrared) ve kısa dalgalardan (UV-A, UV-B
ve UV-C) oluşmaktadır.
UV-A ışınının dalga boyu 320-380 nm' dir ve derinin derin
tabakalarına (dermis) ulaşır ve yayılır.
UV-A ışını yıl boyunca ve gün içinde değişik saatlerde,
mevsimlerde veya hava koşullarında değismeksizin etkili olmaktadır.
UV-B ışının dalga boyu 290-320 nm 'dir ve derinin üst tabakasını
(epidermis) etkiler.
UV-B ışını yaz aylarında ve yüksek rakımlı yerlerde daha yoğundur.
Gelen UV radyasyon dünya
üzerinde yüzeylerden yansır. Yansıyan UV; eğer maruz kalınma süresi
uzunsa direkt UV gibi insanlara, bitkilere ve hayvanlara zarar
verebilir. Çoğu yüzeyler UV radyasyonu farklı derecelerde yansıtır.
Kar UV radyasyonun %85'in üstünde bir miktarla en yüksek bölümünü
yansıtır ve UV radyasyon yükseklikle artar, bu nedenlerle de kayakçılar
ve dağa tırmananlar dikkat etmelidirler. Kuru kum ve beton %12'nin
üzerinde yansıtabilir. Su ise sadece %5'ini yansıtabilir.
Kumlu sahillerde güneş banyosu yapanlar, bir parkta yeşil çimenler
üzerinde güneşe maruz kalanlardan %10'un üzerinde daha fazla UV-B
alırlar.
Güneşli bir günde hafif bir rüzgar sizin serinlemenize neden
olabilir, fakat bu sizin cildinize etki eden UV miktarını değiştirmez.
Sıcaklığı UV radyasyonla karıştırmayın.
Güneşlenirken dikkat edilmesi gereken bazı konuları
sırladığımızda:
Güneş ışınlarının en şiddetli olduğu öğlen saatlerinde
(11.00 ile 15.00 arasında) güneşe çıkmamaya özen gösterilmelidir.
Gölgede oturulmalıdır.
Şemsiye, şapka kullanılmalı; açık renk giysiler giyilmelidir.
Güneşten koruyan ürünler bilinçli kullanılmalıdır.
Erişkinler deri tiplerine göre farklı koruyan faktör içeren ürünler
kullanırlar, ancak çocuklarda deri tipine bakılmaksızın yüksek
faktörlü ürünler kullanılmalıdır.
Güneşten koruyan ürünler,
güneşe çıkmadan yarım saat önce deriye uygulanmalıdır.
Deriye yeterli miktarda ve kalınlıkta sürülmelidir. Güneşten
koruyan ürünler deriye eşit miktarda yedirilerek ve gerekirse; sık
havuza veya denize girmek, havlu ile kurulanmak ve terlemek gibi
durumlarda gün boyunca uygulanmalıdır.
Yüz, omuz, ense ve boyun gibi daha yoğun olarak güneş ışınlarından
etkilenen bölgeler sürekli güneşten koruyan ürünler kullanılarak
korunmalıdır.
Tedavi amacı ile doktor tarafından verilen kimi ilaçlar
(antibiyotikler, doğum kontrol ilaçları vb.) derinin güneş ışınlarına
karşı duyarlılığını artırmaktadır. Bu durumda kişi doktorun
önerileri doğrultusunda güneşten korunmalıdır.
Son yapılan bilimsel
araştırmalar, bronzlaşma ile cilt kanseri arasında doğrudan bir
ilişki olduğunu ortaya koydu. Bu bağlamda yaz aylarında sağlıklı
bronzlaşma yöntemleri konusunda kamuoyunu uyaran sağlık örgütleri,
çocukların ve açık tenli kişilerin güneş ışığından
korunması gerektiğine dikkat çekiyor. Kanser riski yanında güneş
cildde erken yaşlanmaya neden olmaktadır. Uzun süren güneş
banyoları, deride zaman içerisinde incelme, elastikiyetin bozulması
(kırışıklık), kuruluk, pigmentasyon değişikliği, kılcal
damarların belirginleşmesi, fotoyaşlanma ve deri kanserinin oluşma
riskinin artmasındaki mekanizmadır.
Deri kanserine
yakalanan hastaların geçmişlerinde, özellikle çocukluk dönemlerinde
iki veya üç kez ciddi güneş yanıklarına maruz kaldıkları görülmüştür.
Körpe ciltlerin yüksek koruma faktörlü kremlerle, şapka ve
giysilerle korunmaları şarttır.
Dermatologlar cilt kanserine yakalanma riski açısından cilt
tiplerini 6 veya 7 kategoride ele alıyor:
° Keltlere özgü solgun, çilli cilt; mavi veya yeşil gözler; sarı
veya kızıl saçlar. Bu kişiler bronzlaşamaz, yalnızca kızarırlar.
Cilt kanseri riski: Yüksek.
° Sarışınlara özgü açık ten; çil görülebilir; açık renk
saçlar ve açık renk gözler. Cilt hafifçe bronzlaşabilmekle
birlikte çok çabuk kızarır. Risk: Yüksek.
° Üçüncü kategoriye Avrupa'nın çoğunluğu girer. Bunların
tenleri Keltlerden bir ton koyudur. Gözler herhangi bir renk
olabilir. Saçlar kumraldan koyu kahverengiye uzanan bir renk skalası
izler. Bu gruptakiler bronzlaşmadan önce çoğunlukla kızarırlar.
Ancak bronzlaştıklarında ciltleri kahverengiye döner. Risk: Orta.
° Dördüncü grubu Akdenizli tipi oluşturur. Bazı Asyalılar ve
Hintliler de bu gruba girer. Bunların gözleri ve saçları koyu
kahverengidir. Risk: Düşük.
° 5.gruba Hintliler, Uzak Doğulular ve Pasifik Adalarında yaşayanlar
girer. Risk: Çok düşük.
° 6.ve 7. kategoridekileri Afrikalılar, Afro-Karaipliler ve
Avustralya yerlileri oluşturur.
UV-A
ışının derinin derin tabakalarına kadar ulaşıp yayılarak deri
kanserine neden olabilir. Güneş yanığını oluşturan UV-B ışını
ise daha az etkilidir. Bu nedenle güneş ışınlarından koruyan ürünler
UV-A ve UV-B filtreleri içermelidir. Yanıksız –sağlıklı günler
dileği ile...
İstanbul-11.8.2000
Uz. Dr. Işıl
Yurdaışık
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim Dergisi
Ekim 2002
|