eyin
fonksiyonlarımızın gelişmesinde duymanın büyük rolü vardır.Anne
sesi ve çıngırak sesi ile tanımaya başladığımız dünyayı algılayabilmemizde
kulağın rolü büyüktür.Korkunun
,sevginin,tehlikenin,teknolojinin,güvenin seslerini duyar ve yaşarız.Bazen
de Pawlov’un köpeği gibi şartlanmalarımızı yaşarız
seslerle...
Sesin
iki ayrı anlamı vardır.Birisi herkesin kendi kulağı ile aldığı,
onun için subjektif olan olay ,ikincisi
kulağımızı uyaran objektif fiziksel olaydır.Objektif ve
fiziksel olarak ses :Katı,sıvı ve gaz halinde maddeler içindeki
mekanik dalgalanmalardır.Ses dalgaları nöbetleşe olarak sıkışıp
gevşeme hareketidir.
Bilimsel
olarak ses iki türlü ölçülebilir.Şiddet veya
yüksekliği desibel(dB) olarak ölçülür.Tizlik ise
saniyedeki ses titreşim frekansı olarak ölçülür.
Desibel
logaritmik bir ifadedir bu nedenle dB şiddetinde 10 ünitelik bir artış
bir alttakinin 10 katı fazlası anlamına gelir.Yani 20 dB ,10
desibelin 10 katı;30 Db 10 desibelin 100 katıdır.
Duyma
hava yolu ve kemik yolu ile olur.Ses dalgaları boşlukta yayılıp dış
kulak yoluna ulaşabilir.Bu yolda problemi olanlarda eğer duyma
sinirleri sağlam ise kulağa yakın kafatası kemiklerine ,ses kaynağının
teması ile duyma gerçekleşebilir.
Kulağın
üç ana bölümü vardır:dış kulak,orta kulak,iç kulak..Dışarıdan
görebildiğimiz parça olan dış kulak kendi kanalına açılır, bu
kanal zara kadar uzanır.Kulak zarı dış kulak yolunu
orta kulaktan ayırır.Orta kulaktaki örs ,çekiç ve üzengi
kemikçikleri iç kulağa sesin iletilmesine yardımcı olurlar.İç
kulakta işitme ve dengeye hassas hücreler ile beyine giden işitme
siniri vardır.
Herhangi
bir ses kaynağı kulağa titreşim (Diapazon)veya ses dalgaları ile
gönderilir.Bunlar dış kulak yolu vasıtasıyla iletilir
ve kulak zarına çarparak zarın titreşimini sağlar .Bu
titreşimler ortakulağın
küçük kemikçiklerine iletilir ve kemikçikler yoluyla iç
kulağa buradan da işitme sinirine geçerler.Titreşimler iç kulakta
sinir uyarıları haline dönüştürülür ve direkt olarak beyine
giderler .Beyne gelen uyarılar müzik, kapı çalması
gibi ses olarak algılanır.
Ses
çok fazla olduğu zaman iç kulaktaki sinir uçlarını öldürmeye
başlar .Yüksek sese maruz kalma süresi uzadıkça daha fazla sinir
ucu harap olur.Sinir ucu sayısı azaldıkça da işitme azalır.Ölü
sinir uçlarını canlandırmak mümkün değildir ve hasar kalıcıdır.
Genel
olarak en iyi duyan çocuklar:büyük klise orgunun en düşük notası
olan 20 hertzlik sesten,köpek havlama sesinin en tizliği olan
20 bin hertzlik sese kadar sesleri ayırt edebilir.İnsan konuşması
500-2 bin Hz arasında değişebilir
ve pek çok insana
çok yüksek veya çok alçak frekanslı
seslerden daha gürültülü gelir.
Yani
insanlar en çok insan sesinden rahatsız
olmaktadır. Duyma kaybı
başlayınca önce yüksek frekanslar kaybedilir.Böylece ses duyulur
fakat anlaşılmaz. Etrafımızdaki seslerle örnekleyecek olursak :
Desibel
Örnek
0
İnsan kulağının duyabileceği en düşük ses
30
Kütüphane ortamında fısıldama
60
Normal konuşma,daktilo,dikiş makinesi
90
Çim biçme makinesi,kamyon trafiği(Günde en çok 8 saat)
100
Demir testeresi ,kar aracı
(Maksimum 2 saat)
115
Rock konseri ,Oto kornası(Maksimum 15 dakika)
140
Jet motoru(Gürültü ağrı meydana getirir ve geçici sağırlık
oluşur)
Duymada
hasara maruz kaldığınız sınır
85 desibeldir.Bu sınırdan sonra hasar başlamaktadır.
Yüksek sese ne kadar maruz kalırsanız o kadar hasar gelişir.Sesin
kaynağına ne kadar yakınsanız
hasar o
oranda fazla olur. Ateşli silahlar buna iyi bir örnektir. Ayrıca
son zamanlarda işitme bozukluklarındaki
artışta walk-man kullanılması yüksek ses düzeneklerinin
yaygınlaştığı eğlence ortamlarında bulunma neden olarak gösterilmektedir.
Gürültü çağımızdaki stres nedenlerinden biridir.Gürültüden
uzaklaşmak stresten uzaklaşmak anlamına da gelmektedir. Duymanızı
değil algılamanızı korumak açısından
kulaklarınıza iyi bakmak zorundasınız..
Ahmet
F. Yüksel
& Uzm.Dr. Işıl Yurdaışık
İstanbul
- 08.08.2001
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim
Dergisi
Ağustos 2001
|