oku,
çok özel bir gereksinmedir ve doğayı oluşturan tüm varlıklardan
havaya sürekli koku molekülleri yayılır .İnsan yaşamında hiçbir
şeyle doldurulamayacak yeri vardır kokunun ancak yine de
koku en az anlaşılmış ve
incelenmiş duyudur.
Bu sonuç :
olfaktuvar membranın burnun üzerinde çalışılması
çok zor olan yukarı bölgelerinde bulunmasından ve koku algısının
subjektif bir algı olduğundan, aşağı sınıf hayvanlarda kolaylıkla
çalışma yapmaya uygun olmamasından doğmaktadır. İnsanlarda koku
duygusunun diğer aşağı sınıf hayvanlara göre rudimanter oluşu
da diğer komplike bir problemdir. İnsanlarda görme ve duymaya
oranla davranışlarda
daha az etkili olduğu düşünülen koku duyusu son zamanlarda gündemde
olan”Feromonlar”ın tesbiti ile ilgiyi üstüne çekmiş ve araştırmalar
yoğunlaştırılmıştır.
Aslında
koku duyumuzun kapasitesi düşündüğümüzden çok daha fazladır.Burunda
kokunun ilk teması burun iç zarı iledir(Olfaktuar Membran)
Olfaktuar membran, burun deliklerinin üstündeki, yukarısındaki,
bir bölgede bulunmaktadır. İçte bir kıvrıntı yaparak burun
septumu üzerini örterken, dışarıdan üst konka(İç burun kıvrımı)
hatta orta konka üzerine doğru ilerler. Her burun deliğinin
olfaktuvar mukoza üzerinde 2-4 cm2 lik bir projeksiyonu
vardır.
Koku
duygusunun reseptör hücreleri, olfaktuvar hücrelerdir. Bunlar aslında
santral sinir sisteminden çıkan bipolar hücrelerdir. Yaklaşık
olarak 100 milyon koku hücresi vardır. Olfaktuvar hücrelerin
mukozal nihayetleri olfaktuvar vezikül denilen bir düğüm meydana
getirirler. Buralardan 0,3 mikron kalınlığında ve 50-150 mikron
uzunluğunda, nazal mukozayı örten mukus içine uzanan olfaktuvar tüyler
veya olfaktuvar silyalar denilen oluşumlar ortaya çıkar.Bu uzantılar
havanın taşıdığı koku maddeleri ile reaksiona girerek olfaktuvar
hücreleri uyarırlar. Olfaktuvar membranda, olfaktuvar hücreler arasındaki
mesafelerde, olfaktuvar membrana sekresyonlarını boşaltan Bowman
glandları vardır.
Olfaktuvar
hücrelerin koku stimulasyonu ile uyarılmasında ne gibi kimyasal
olayların meydana geldiğini net olarak izleyemiyoruz. Buna karşı
koku stimulasyonu yapan maddelerin fiziksel özelliklerini biliyoruz.
Bunları şu şekilde özetleyebiliriz :
Öncelikle
bu madde volatil, uçucu olmalıdır ki burnumuza
çekince yukarı çıkabilmeli. Suda eriyebilir olmalı: Bu şekilde
mukustan olfaktuvar hücreye geçebilsin. Ve nihayet lipidlerde
eriyebilir olmalı ,çünkü koku hücre ve tüycüklerinin dış uçları
prensip olarak lipid karakterindeki maddelerden oluşagelmişlerdir.
Olfaktuvar
hücrelerin aslında hakiki olarak hangi mekanizma ile stimüle edildiğini
bir kenara koyarsak, bilmemiz gereken nokta bunların havayı yukarı
çektiğimizde stimüle edildiğidir.
Bu sebeple koku algısı inspirasyon(nefes alma) esnasında ve
sikluslar şeklinde ortaya çıkar. Koku şiddetinin de bu yüzden çekilen
hava şiddeti ile orantılı olacağı ve kişinin koklama tekniğini
arttırmakla hassasiyetini artıracağı kanıtlanmaktadır.
Koku
hücrelerinin olfaktuvar stimülasyonlara olan cevabı, diğer birçok
sensoryal reseptörlerin spesifik stimulasyona olan cevapları
gibidir. Doğurulan bir reseptör potansiyeli, olfaktuvar sinirdeki
lifleri uyarır. Elektro-Olfaktogram
ile burun mukozasına yerleştirilen elektrotlarla koku kaydı
alınır.
Geniş
bir alanda, elektro-olfaktogramın amplitüdü, şiddeti ve olfaktuvar
sinir impulslarının hızı, stimulan maddenin şiddet logaritması
ile orantılı olmaktadır. Bu kural olfaktuvar reseptörlerinde, diğer
sensoryal reseptörlerin çalışma mekanizmasına uyduğunu göstermektedir.
Koku
reseptörleri stimulasyonunun ilk saniyelerinde veya hemen sonra yaklaşık
olarak %50 adaptasyon gösterirler. Bundan sonraki adaptasyon oldukça
yavaştır. Kişisel deneylerimizden de biliriz ki, şiddetli
bir koku ile dolu ortama girdikten kısa bir zaman sonra artık koku
duyulmaz olur. Psikolojik adaptasyonun, reseptör adaptasyondan daha
önce ortaya çıkmaması, olayın aynen tat duygusundaki adaptasyon
gibi santral sinir sistemince regüle edildiğini ortaya koyar.
Fizyologların
çoğunluğu, birçok koku duygusunun, tamamen ayrı birkaç primer
koku duygusunun bileşimi ile ortaya çıktığına inanırlar. Nasıl
ki bazı tad duyuları, primer olarak tatlı, acı, ekşi ve tuzlu tad
duyularının karışığı ise... Bu yönden ilkel koku duyusu sınıflandırılmasında
çok az başarılı olunmuştur. Fizyolojik testlerin ışığı altında
ve olfaktuvar sinir yolunun değişik katlarındaki aksiyon
potansiyellerinin araştırılması sonucu yaklaşık olarak yedi değişik
klastaki stimulanın, tercihen değişik koku hücresini stimüle
edeceği varsayım olarak kabul edilmiştir. Bu olfaktuvar stimulan
grupları aşağıdaki şekilde karakterize edilebilir:
1-Kamforlu
2-Miskli
3-Florlu
4-Naneli
5-Eterli
6-Keskin, batıcı
7-Pütrit
Birçok
araştırmanın neticesi gibi gösterilmekle beraber, bu listenin
hakiki, ilkel koku duygularını aksettirmeyeceği muhakkaktır. Çünkü
son yıllarda elde edilen bilgiler 50 kadar ilkel koku duygusunun
olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu aslında gözün 3 rengi, dilin
4 ilkel tadı ayırabilmesi özelliğine çapraşık gibi gelmektedir.
50 den fazla kokulu maddeye karşı reaksiyon veremeyen insanlar da
vardır. Verilen bir kokulu maddeye karşı reaksiyon alınmamış
olması bu maddeye karşı hassas reseptörün eksikliğini akla
getirmektedir. Bu şekilde koku duygusunun 50 veya daha fazla ilkel
koku algısından çıktığını da yine varsayım olarak kabul etmek
gerekecektir.
Değişik
reseptörlerin değişik koku stimulasyonlarına tercihen cevap verme
yetenekleri iki temel teori ile izah edilebilir. Bunlar fiziksel ve
kimyasal teorilerdir. Kimyasal teoriye göre, olfaktuvar tüycüklerin
membranlarındaki kimyasal reseptörler değişik tipteki olfaktuvar
stimulanlara spesifik olarak cevap verirler. Kimyasal reseptörün
tipi, olfaktuvar hücrede cevap yaratacak stimulasyon tipini tayin
eder. Stimülan ve reseptör madde arasındaki reaksiyon koku tüycüğünün
membranın geçirgenliğini artırdığı zannını doğurmaktadır,
bu da olfaktuvar sinir liflerinde impulsları doğuran reseptör
potansiyelini ortaya çıkarır.
Fiziksel
teoriye göre, ayrı ayrı olfaktuvar hücrenin, olfaktuvar silya
membranında fiziksel reseptör bölgelerinin farklı oluşu, spesifik
koku stimulasyonlarının değişik koku hücrelerinde absorbe edilme
nedenini teşkil eder. Kimyasal özellikleri yönünden çok değişken
olmakla beraber hemen hemen aynı moleküler yapıyı gösteren
maddelerin aynı kokuyu taşıması bu teoriyi kanıtlar. O halde
kokuyu tayin eden stimulanın fiziksel özelliğidir.
Koku
da tad duygusunda olduğu gibi, ya hoşa giden yada gitmeyen bir
kalite gösterir. Bu sebeple gıdaların seçiminde tadınki kadar
olmasa bile, ona yakın önem taşır.
Kokunun
temel niteliklerinden birisi de, havada mevcut stimule eden ajanın çok
az bir miktarının dahi koku stimulasyonu için yeter oluşudur.
Mesela metil merkaptan havada 1 mm3 de 1/25..000.000.000
oranında olduğu zaman dahi duyulabilir. Bu düşük eşik metil
merkaptanın doğal gaz kaçaklarını meydana çıkarmak için bu
gazlara karıştırılmasını düşündürmüştür.
Koku
araştırmalarında esas sorun, koku duygusunu meydana
getirebilecek stimulasyon eşiğinin hakiki ölçüsünü
bulmaktır.En basit yöntem kişinin alışkın olduğu koklama alışkanlığı
ile çeşitli maddeleri koklamaya çalışmasıdır. Bazı araştırıcılara
göre bu yöntem en karmaşık metodlar kadar yeterlidir. Yine de kişiden
kişiye değişen eşiğin objektif irdelenmesi de
gerekecektir.Profesyonel parfüm yapımcıları ve viski uzmanları
tam 100 bin farklı kokuyu algılayıp ,ayırabilmektedir. Bu amaçla
değişik yöntemler ortaya konmuştur. Bunlardan birisi kişinin
kafasını içinde kokulu madde bulunan bir boşluğa yerleştirmektir.
Kişinin kendi kokularını elimine etmek lazımdır. Deneye tabi
tutulan kişi olağan şekilde solurken uçucu kokulu madde eşit
olarak salıverilir.
Koku
duygusunu uyandıran maddenin eşik konsantrasyonu ileri derece düşük
olmasına karşın, eşiğin 10-50 defa arttırılması maksimal
stimulasyonu doğurur. Bu oluşum diğer sensoryal sistemlerde olana
karşıt bir bulgudur. Bunlarda bulma, ayırt etme özelliği yüksek
derecededir. Mesela gözlerde 1/500.000 kulakta 1/1.000.000.000.000
oranındadır. Bu durumu koku duyumuzun, kokunun sadece var olup almadığı
ile ilgilendiği, şiddetindeki değişiklikler ile ilgilenmediği şeklinde
izah etmek mümkündür.
Koku
ile ilgili beyin alanı olan koku korteksi üç tabakalıdır ve
“paleokorteks “adını alır.Diğer duyu merkezleri –görsel,işitsel-dokunsal-
ise hücresel yapılanma olarak altı tabakalıdır ve evrimsel olarak
daha yeni olan neokorteks adlı beyin kısmında yeralırlar.Paleokorteks
,beyin gri cevherinin evrimsel olarak en eski tabakası olan
“allokorteks”in bir bölümünü oluşturur. Allokorteksin kalan
diğer kısmını ise Hipokampüs ve dentat girus adı verilen yapıları
kapsayan arşikorteks oluşturur.Koku korteksi “limbik sistem” adı
verilen dış uyaranlara uygun fiziksel ve emosyonel yanıtların
verilmesi ve bellek ile ilgili fonksiyonların yerine getirilmesinde görev
alan beynimizin oldukça önemli bir bölümünün parçasıdır aynı
zamanda...Bu nedenle koku duyusu emosyonel
durum ve bellek ile yakından ilişkilidir.
Koku
duyusu bir iletişim aracıdır.Feromonlar bu iletimin sağlanmasında
etkin olan ,bireye özgü koku maddelerinin adıdır.Feromonlar
insanda esas olarak koltuk altı ve
ve diğer ter bezlerinden salınırlar.Ayrıca tükrük,idrar,meni
ve vaginal salgılarda da bulunurlar...Erkeklerde bayanlara oranla
daha yoğun konsantrasyondadırlar.İnsanda iki tür Feromon saptanmıştır:Androstenol
ve Androstenon...
Feromonlar,bireylerin
tanınması ,agresyon ,yaşam alanının işaretlenmesi,üreme ve seks
davranışlarının belirlenmesinde iletişim aracı olarak etkin rol
oynar.
Tüm
insanların kendine has ve kişiyi tanımlayan bir kokusu vardır.
Beden kokusu ve değişimleri genetik olarak belirlenmiştir.
Kokunun
artan güncelliği,teknolojik sahaya da yayılmış ve son olarak Bilgisayarlara
koku alma yeteneği kazandırma üstüne araştırmalar yapan
bilgisayar firmaları, PC tabanlı koku cihazlarıyla ilgili projesini
hızlandırdıklarını ve ilk cihazı 2001 yılının ikinci yarısında
piyasaya süreceklerini açıklamışlardır."tercih edilen güzel
koku sağlayıcısı" olarak destek sunacaklarını bildirmişlerdir
. Cihaz, renkli yazıcı kartuşları gibi çalışacak, oluşturulan
koku paletindeki uygun karışımı cihazdan havaya püskürterek
hedeflenen kokuyu kullanıcıya sunacak ve 128 temel kokudan oluşan
koku paletinden çok daha fazla sayıdaki kokuyu oluşturabilecektir.
Hayatımızın
her alanında ,varlığı gözardı edilen koku molekülleri çağı
yakalayıp kendini göstermektedir.
Kaynaklar:
Guyton
Merck Manual
West Vırgınıa Unıversıty Hospıtals Home Page(Nerveus system)
Bilim Teknik(Dr.Tuğrul Atasoy)
Otorinolaringoloji(John Jacop Ballenger)
The American Physiologıcal Society Journal of Neurophysiology Cortıkal Columnar Processıng in the Rat Whısker Vol:6/ 99
Ahmet
F. Yüksel
& Uzm.Dr. Işıl Yurdaışık
İstanbul
- 09.10.2001
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim
Ekim 2001
|