Öykümüz
şu anda Aydın ilimiz sınırlarında bulunan Milet antik kenti
krallığında geçmektedir. Milet kralının bir kızı o kadar
güzeldir ki, Afrodit onu çok kıskanarak, yok etmek istemiş.
Oğlu Eros'a « benim gibi bir tanrıça ile ölümlü bir kızın
güzelliğini kıyaslıyorlar. Git ve o kızı bir canavarla
evlendir, öyle zorluklar çekip, yıpransın ki bana rakip
olamasın» demiş.
Eros
annesinin yanından Olimpos'tan inerken Psyche'nin kalbine atacağı
ok ile onu bu canavara aşık etme düşüncesindeymiş. Ancak
evdeki hesap çarşıya uymamış. Eros Psyche'ye aşık olmuş.
Ancak Eros bir tanrı imiş ve tanrılara göre ( Zeus hariç)
ölümlüler ile ilişki kurmamalıymış.
Buna çare olarak Eros kimsenin bilmediği , ıssız bir
yerdeki mükemmel bir şatoda aşığı ile buluşmaya başlamış.
Kanatlı bir tanrı olduğundan , Psyche'nin fark
etmemesi için geceleri karanlıkta buluşup , Psyche'nin onun vücudunu
görmemesini sağlamaya çalışıyormuş. Ondan da kendisini görmemesini
istiyormuş. Bu arada Psyche'nin kardeşleri aslında onun aşığının
çok çirkin olduğu için böyle davrandığını ileri sürmüşler.
Bunun üzerine Psyche, eline aldığı bir kandille gece yarısı
uyumakta olan Eros'u görmeye çalışmış. Onun yakışıklılığından
çok etkilenen Psyche onu öpmek üzere eğildiğinde kandildeki
kızgın yağ Eros'un omzunu yakmış. Bir anda uyanan Eros
kanatlanarak oradan uzaklaşmış.
Eros
gidince aşk dolu günlerin bitişi ile Psyche’nin
kendisi gibi şato da yıkılmış. Psyche dualar ve
yakarmalar sonrasında Afrodit’in karşısına çıkıp, ondan
kendisini Eros ile bir
araya getirmesini
istemiş. Afrodit ise ona karşı duyduğu kin nedeniyle ona kötü
davranarak 'can sıkıntısı ve hüzün' duygularını
ona bağlamış. Ayrılıkları çok uzun sürmüş.
Ancak sonuçta her ikisinin de gayretleri ile kimine göre
Afrodit’in yumuşaması, kimine göre ise Zeus’un yardımı
ile bir araya
gelerek, mutluluk, başarı ve incelik içinde yaşamışlar.
Bu
mitolojik öyküden aslında birden çok sonuç çıkarılabilir.
Bir tanesi el elden üstündür. Her şeyin mutlaka daha iyisi
vardır. Kişilerin kendilerini devaynasında
görmeleri kişilik sorunlarından ötürüdür. Bunu
ancak aşağılık duyguları olan insanlar yapar ve bu durum
tedavi edilmezse kişilerin başına olmadık işler açar (
kraliçenin çevresini küçümsemesi gibi). Bir ikinci ders alınması
gereken nokta kişilerin kendi sınırlarını belirlemesidir. Eğer
insanlarla aranızda belli bir takım sınırlar olmazsa o ilişkilerden
zarar görebilir ve sorunlarla karşılaşabilirsiniz (izin
verilmemesine rağmen Psyche’nin Eros’u görmek istemesi
gibi). Bir de tabii unutmamak gerek, ailenizin evlendiğinizde
ya da birlikteliklerinizde müdahale etmemelerini sağlamalısınız.
Bir benzetme yapacak olursak kanserli hücrelerin
temelinde var olan sorun, bu hücrelerin birbiri ile olan
belirli sınırlarının dikkate alınmayıp, sanki hiç sınırları
yokmuş gibi birbirlerine aşırı
derecede yaslanıp, çoğalmalarıdır. O yüzden siz siz olun
kendi yağınızla kavrulun, evinize müdahale ettirmeyin. Ne
kendinizi, ne eşinizi ne de büyüklerinizi ezdirmeyin. Gelecek
sizin geleceğinizdir. Geleceğinizi kendiniz inşa etmelisiniz.
Herkesin yeri ayrıdır, annenin, eşin , çocukların vb.
Sınırlarınız net olmalıdır.
En
son olarak da yapacağınız her işte mantık ve duygunuz
birlikte hareket etmelidir. Sadece mantığınızın sesi ya da
sadece duygularınızın sesi ile hareket etmeniz sizi
sorunlarla baş başa bırakacaktır. Bu durum kurulacak
birliktelikler ve yapacağınız her iş için de geçerlidir.İkisinin
birlikteliğinde sonuçlar olumlu olacaktır (Psyche ve
Eros’un birlikteliği gibi).
Hepinize
mantık ve duygularınızın bir arada olduğu, çevrenizle iyi
ilişkiler içinde olduğunuz nice mutlu günler dilerim.
Uzm.Dr.
Bahadır Bakim
İstanbul
- 19.02.2002
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim
Nisan- Mayıs 2002 |