Ikarus
–Görmeyi öğrenmek ve tutkuların esiri olmak
Daidalos
ilk tanrı heykellerini yapan heykeltraş imiş. Sadece
heykeltraşlıkta değil, diğer
becerilerde de ön sıralardaymış. Çeşitli marangoz
aletlerini icat etmesi yanında , denizde sadece kürek kullanılırken,
onun yelkenle denizlerde daha hızlı ilerlemesi şöhretine şöhret
katmış. O sıralarda
yeğeni Talos meslek öğrensin diye çırak olarak yanına
verilmiş. Gel zaman git zaman
Talos da en az dayısı Daidalos kadar mesleğinde
ilerlemiş. Bir gün kırda dolaşırken bulduğu yılan çenesini
marangozluk aleti olarak kullanmayı tasarlamış. Bu doğal
aleti daha da geliştirerek, testereyi icat etmiş. Bu aletin keşfi,
“boynuzun kulağı geçmesi” gibi onun dayısını bu
sanatta geri bırakmasına yol açmış. Bu duruma tahammül
edemeyen Daidalos, yeğenini Akropolden aşağıya
atarak öldürmüş. Daidalos sürgün ile cezalandırılmış.
Bunun üzerine Girit’e gönderilmiş.
Girit
kralı Minos, Daidalos’un yaptığı enfes sanat eserlerinden
etkilenmiş , onu himayesine almış. O dönemlerde üst yarısı
öküz, alt yarısı insan şeklinde olan Minotauros adlı bir
yaratık bu diyara gelmiş. Bu yaratık pek çok can ve mal
zararına yol açmış. Ancak kimse bu yaratığı hapsedecek
bir zindan yapamamış. Daidalos öyle bir labirent inşa etmiş
ki, Minotauros bu labirentten çıkamamış. Bu yaratığa yem
olarak, Theseus adlı bir delikanlı gönderilmiş. Bu gence
kralın güzel kızı gönül vermiş. Bu yiğit delikanlı çıkışı
bulabilmek üzere, elindeki iple birlikte bu yaratığın yanına
giderek onu öldürmüş. Bunu öğrenen kral Minos çok öfkelenerek,
Daidalos’u hapsettirmiş.
Daidalos’un
Girit’te bulunduğu
sıralarda bir çocuğu olmuş. Bu çocuğun adı “İkarus”
imiş. Daidalos oğlu İkarus ile birlikte buradan tek çıkış
çarelerinin havayolu olduğunu düşünmüş. Her ikisi için
de kaz tüylerinden geniş
kanatlar yapmış. Bu sırada oğlu İkarus’a “çok yükseklere
çıkma, yoksa kanatlarındaki balmumu erir; çok alçaktan da uçma
, denizin nemi kanatlarını ıslatarak bozar, sen beni izle”
diye öğüt vermiş. Her ikisi de bir kuş gibi havalanmış.
Giritliler şaşkınlık içinde arkalarından bakakalmışlar.
İkarus uçmaktan öyle zevk almış ki, babasının öğütlerini
unutmuş. Yükseldikçe yükselmiş, kendini herşeyin üzerine
çıkarak, güneşi daha yakından görmek istemiş. Bu arada
yavaş yavaş kanatlarındaki balmumu erimiş ve kanatları dağılmış.
Bir kurşun gibi aşağıya düşerek, boğulmuş. Daidalos oğlunu
kaybetmenin derin acısına karşın karaya çıkabilmiş. Ve bu
acı olayın hatırası
olan kanatları bir daha asla kullanmamış.
Ne
kadar yetenekli olursanız olun, kendinizi rakipsiz görmeyin.
Bu türden düşünce yapısı “el elden üstündür” atasözünde
olduğu gibi yetenekli
bir başkası ile karşılaştığınızda ,sizi kıskançlık,
öfke ve kontrolsüzlüğe itebilir. Yetenek
mantıkla birlikte olduğunda değerlidir. Bunun olmadığı
durumlarda , başarısızlık kaçınılmazdır. Yetenekli olup,
sabırlı olmayan, aklını duygularına
kurban eden pek çok kişi yeteneklerini değerlendirememiştir.
Duygularınızla hareket edip, tutkularınızı aklınız çerçevesinde
değerlendirmediğiniz, bilge kişilerden
ve daha deneyimli kişilerden yeterli ders almadığınızda
hüsrana uğrayabilirsiniz. Her insan, yaşı ve sosyal statüsü
ne olursa olsun başkalarından birşeyler öğrenebilir. Bunun
için çevrenizdeki nesne, kişi ya da olaylara daha farklı
bakmalısınız. Bakmayı değil, görmeyi ve öğrendiklerimizi
daha geliştirerek uygulamayı hedeflemelisiniz. Kendinizi sürekli
eğitmeye ve aşmaya çalışmalısınız. Her gün tekdüze
bir şekilde yaşamayıp,
hayatınızda ufak bile olsa değişiklikler yapınız.
Bu şekilde çevrenizdeki
farklılıkları hissedebilecek ve başkalarına göre daha canlı
ve üretken olduğunuzu görebileceksiniz. Daha iyisi ve güzeli,
için geleceğe ait düşler kurunuz. Aksi halde uçmak bizim için
sadece bir düş olur, oysa insanlar düşlerini gerçekleştirecek
beyin gücüne sahiptirler.
Uzm.Dr.
Bahadır Bakim
İstanbul
- 26.06.2002
http://sufizmveinsan.com
|