Nörotik ekskoriasyonlar
Nörotik
ekskoriasyonu bulunan hastalarda lezyonlar hastanın kendi
derisini yolma ya da tırnaklama yoluyla oluşturulur. Hastada
derisini yolmak için dayanılmaz bir dürtü mevcuttur.
Hasta
grubu genellikle aşırı duyarlı, kendine güveni az, hata
yapmaktan korkan, olumsuz eleştiriye duyarlı, çekingen,
kendini suçlayıcı, katı ve mükemmeliyetçi yapıdaki kişilerden
oluşur. Kızgınlık ve saldırganlık duyguları aşırı baskılanmış
olup, bu bastırılmış duygular bazen öfke ve patlama nöbetleri
şeklinde ortaya çıkar, bazen de kendi derisine yönelik bir yıkım
halini alabilir. Ayrıca reddedici ve cezalandırıcı ebeveyn
öyküsüne de bu grupta sık rastlanır.
Nörotik
ekskoriasyonda lezyonlar hastanın ellerinin, özellikle de sağ
elinin ulaşabileceği alanlarda yerleşir. Yüz, kolun ekstansör
kısımları, boyun, omuzlar, bacakların arka kısımları, sırt
ortası, kalçalar en sık görülen alanlardır.
Bu
alanlarda kaşıntı olabilir veya olmayabilir. Bazen hastalarda
mevcut olan sivilce, follikülit (kıl kökü iltihabı),
keratin tıkaçları, böcek ısırıkları kaşıma ve kazıma
için bahane oluşturabilir. Hastalar küçük bir lezyonu büyütüp
dermatolog tarafından tanınmayacak hale getirebilirler.
Sivilce zemininde yerleşen nörotik ekskoriasyon akne
ekskorie olarak adlandırılır. Bir başka özel şekil ise
dudakta sürekli ısırma, koparma ile keilitis (dudakta ekzama)
oluşturulmasıdır. Hastalığın aktivitesi genellikle gece ve
hasta boşken artar. Bir kısım hasta olayı meydana getirdiğinin
farkında değilken, bir kısmı da bu işi zevk olarak
yapmaktadır. Hastalar, lezyonları kendileri yaptıklarını
inkar etmez, kabul ederler, fakat bu kazımalarının kaçınılmaz
ve gerekli olduğu iddiasındadırlar. Genellikle doktora başlangıçtan
5-8 sene sonra gelirler.
Hasta
dermatoloğa başvurduğunda genellikle kaşıma ve tırnaklama
ile ortaya çıkan küçük kabuklu lezyonlar görülür. Hastalığın
şiddeti, psikolojik problemin şiddetiyle paralel olup, değişik
yaşlarda belirtiler bir arada olabilir. Çoğunlukla lezyonlar
1 cm’den küçük olmakla birlikte ender olarak 1-2 cm
olabilir. Lezyonların çoğu köşeli ve doğal olmayan görünüştedir.
Derin olan lezyonların yerlerinde çevresi kahverengi, ortası
açık renk izler oluşur.
Hastalara
tanı koymada bazen zorluk çekilebilir. Kaşıntılı hastalıkların
hepsiyle karışma ihtimali vardır. En sık karıştığı
hastalıkların başında artefakt dermatiti ve parazit delüzyonları
vardır. Artefakt dermatitinde lezyonlar genellikle çok daha büyüktür
ve hasta lezyonları kendinin yaptığını kabul etmez. Parazit
delüzyonlarında ise öykü tipiktir ve hasta derisinin altında
bir şeylerin hareket ettiğini ve kendisinin bunları çıkarmaya
ya da temizlemeye çalıştığını söyler.
Hastalar
çoğu kez psikiyatriste gitmek istemez ve artefakt dermatitinde
olduğu gibi burada da tedaviyi dermatoloğun düzenlemesi
gerekebilir. Hasta ile doktoru arasında iyi bir güven oluşturulduktan
sonra hasta bir psikiyatriste devredilmeye çalışılmalıdır.
Hastalık
çocukluk dönemlerinde başladığında iyileşmesi daha kolaydır.
Çocuğun olgunlaşması ve aile desteği hastalığın iyileşmesini
kolaylaştırır. Yetişkinlerde ise kısa süreli olanlar daha
iyi yanıt verirler. Hastalık tedavi edilmediğinde stress dönemlerine
paralel olarak artarak kronikleşir ve sürer gider.
Psikokütan
dermatozlarda hekimin hastalara yaklaşımı çok önemlidir.
Hastaya rahat konuşma ortamı sağlanmalı, sabır ve
sevecenlikle yaklaşılmalıdır. Hekimin muayene sırasında
hastaya dokunması, deri hastalığı olan kişinin rahatlamasını
sağlar. Suçluluk ve dışlanmışlık duygusu ileri derecede
olan bu hastalarda dokunma, kendisine güvenildiğini, iğrenilmeyip
dışlanmadığını hissettirir. Bunun yanı sıra hekim hem
iyi bir dinleyici hem de iyi bir gözlemci olmalıdır.
Nörotik
ekskorisyonlar ve artefakt dermatitinde olduğu gibi diğer
psikokütan dermatozlarda da hem tanı konulmasında, hem de
tedavi aşamalarında, teorik bilgilerin çok ötesinde bir çaba,
ustalık ve sezgi gücü gerekmektedir. Bu tür hastalıklarda
başarıya gitmek gerçekten de hekimlik sanatının kullanılmasını
gerektirir. Fakat tüm bunlara rağmen tedavilere dirençli bir
grubun varlığını da göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Uzm.Dr.
Hülya GÜÇLÜER
hulya6@superonline.com
hgucluer@mynet.com
İstanbul
- 24.07.2001
http://sufizmveinsan.com
|