Birkaç
yıldır varolan , tedavi için tıbbi ya da başka şekillerde
iyileşme arayışlarına yönelimin olduğu, kişinin mesleki,
sosyal ilişki ve genel davranış ve aktivitelerinin önemli
bir çoğunluğunda aksamalara yol açan , 30 yaş öncesinde başlayan
fazla miktarda vücutsal şikayetlerin olması durumudur.
Aşağıdaki
maddelerin hepsinin varlığı gerekmektedir:
1-
En az vücudun 4 ayrı bölgesi ya da işlevi ile bağlantılı
olarak ağrının bulunması ( baş, sırt, karın, kol- bacak,
eklemler, göğüs, anüs, adet ağrıları, cinsel ilişki sırasında
veya idrar yaparken ağrı )
2- Mide-bağırsak (sindirim) sistemi kaynaklı ve ağrı hariç
en az iki yakınmanın olması ( bulantı, şişkinlik, gebelik
nedeniyle olmayan kusmalar, ishal, pek çok farklı besinin
dokunup,rahatsızlık vermesi gibi)
3- Üreme (cinsel )sistem kaynaklı en az bir yakınma ( cinsel
ilgisizlik, erkeklerde sertleşme ya da boşalma tipinde
fonksiyon bozuklukları; kadınlarda adetlerde düzensizlik, aşırı
adet kanaması, gebelik boyunca kusmalar gibi) olması.
4- Bir nörolojik şikayete benzeyen ama gerçek kaynağı nörolojik
kökenli olmayan bir yakınma ( denge bozukluğu, kol ve
bacaklarda güç kaybı, yutmada zorluk, boğazda düğümlenme,
ses kaybı- konuşamama, idrar yapamama, ağrı duymama, çift görme,
hiç bir şey görememe gibi geçici korluk, hiç bir şey
duyama gibi geçici sağırlık, katılmalar, amnezi-hatırlanmayan
dönemlerin olması gibi)
Bu
şekildeki bir tablonun, herhangi bir ilaç ya da başka bir
hastalıktan dolayı meydana gelmemiş olması gerekmektedir.
Duruma eslik eden bir hastalık olsa dahi , ifade edilen vücutsal
bir yakınma ve sonucunda gözlenen mesleki ve toplumsal bozulma
muayene ve laboratuar tetkiklerine göre çok aşırıdır. Bu
belirtiler bir amaç güdülerek, bilinçli olarak oluşturulmamakta
ya da aslında yokken var gibi davranılmamakta, kandırma amacı
taşımamaktadır.
Kişi
hissettiği sindirim sistemi yakınmaları nedeniyle çok defa
filmler, laboratuar tahlilleri,kolonoskopi, endoskopi hatta bu
nedenlerle , çok defa hastaneye yatırılmış, ameliyatlar geçirmiş
olabilir. Gereksiz yere apandisit, safra kesesi operasyonları
yaptırmış olabilir. Bu nedenlerle gene fazladan , bazen büyük
yan etkileri olan ilaç tedavileri almış,doktor doktor dolaşmış
olabilirler.
Kişiler
yasadıkları şikayetler ve gerilim nedeniyle ani,öfkeli ya da
kuraldışı davranışlar sergileyebilirler. Evlilik hayatlarında
sorunlar yasar ve intihar tehditleri ya da eylemleri de
bulunabilirler.
Birlikte
bulunabilen psikiyatrik bozukluklar:
-Majör
depresyon
-Panik bozukluk, fobiler, yaygın anksiyete bozukluğu gibi kaygı
bozuklukları
-Konversiyon bozukluğu
-Madde kullanımı ile ilgili bozukluklar
-Kişilik bozuklukları (özellikle histrionik, borderline,
antisosyal k.b.)
Somatizasyon
bozukluğuna benzeyip,karıştırılabilen rahatsızlıklar:
-Multipl
skleroz
-Sistemik lupus eritematozis
-Akut intermittan porfiri
-Hemokromatozis.
Toplumda görülme oranı % 2-3 olarak belirlenmiştir. Hayat
boyu görülme riski bir çalışmaya göre kadınlarda % 2
olarak bulunmuştur Rahatsızlık daha çok kadınlarda
rastlanmakta olup, vakaların ancak % 5-20 sini erkekler oluşturmaktadır.
Oluş
sebepleri:
Hastalık
için düşünülen teorilerden biri bu kişilerin vücutsal yakınmalarla
çevrelerindeki olay ve kişileri bilinçaltı yolu ile kontrol
etmeleri seklindedir. Bir diğer teoride kişiler duygularını,
güçlüklerini, gerilimlerini konuşarak ifade edemezler.
Duygusal boşalım ve ifade ediş vücutsal yakınmalar yolu ile
olmaktadır. Bazı kişiler de stresle bahsetmek için, bu tur
yakınmaları bir bilinçaltı savunma mekanizması olarak oluştururlar.
Bazen de kişi kendi psikiyatrik dünyasına ait çatışmaların
zararlı etkisini gidermek, üzerini örtmek ,düşünce odağını
değiştirmek yoluyla kendince çözüm bulmak
için farkında olmadan bu durumu yasar.
Tedavi
:
Psikoterapi
ve grup tedavisi tedavide etkilidir. Rahatsızlıkta stres
etkenlerinin çoğaldığı dönemlerde yeni şikayetler oluşabileceğinden
, düzenli aralıklarla seyreden bir tedavi gereklidir. Tedavide
kişinin duygularının daha acık ve rahat ifadesi, şikayetlerinin
kökenlerinin kişinin kendince anlamının anlaşılması , kişinin
kendisi, çevresi ve geleceğe bakısındaki olumsuz algılamalara
yönelik terapi uygulanır.
Somatizasyon
Konversiyon
Bozukluğu
Aşağıdaki
belirtilerin varlığı durumunda bu bozukluktan bahsedilir.
1-İstemli
motor ( kas gücü ile yapılan hareketlere bağlı ) ya da
duyusal ( duyma, görme ,tad,koku ve dokunmayı hissetme gibi )
beş duyuyu etkileyip, nörolojik ya da başka bir vücutsal
hastalığı akla getiren bir ya da daha çok şikayet veya işlevde
azalmanın varlığı.
2-
Bu yakınmalarla birlikte psikolojik etkenlerin de olduğunun
belirlenmesi. Bu durumun başlangıcı ve şikayetlerin artma
durumlarının öncesinde kişide gerilim ve stres etkenleri
bulunmaktadır.
3-Bu
yakınmalar hasta tarafından isteyerek, bilinçli bir şekilde
oluşturulmamaktadır.
4-Bu
durum başka bir vücutsal hastalığa ,kullanılan bir maddenin
etkisine bağlı olmayıp, yetişilen çevreye ait olağan bir
davranış seklinde a aklanamaz.
5-Bu
durum hastada belirgin dermede kaygı, gerilim ve is ya da
sosyal hayatında bozulmaya yol acar.
Konversiyon
bozukluğunun tipleri:
1-Motor
( hareket ve kas kuvveti gerektiren işlevler ) şikayetler ya
da eksikliklerle seyreden tip: Denge bozukluğu, kol- bacakta güç
kaybı, felç olmuş gibi hareket ettirememe, yutma güçlüğü,
boğazda tıkayıcı bir kitle hissi, ses çıkaramama, idrar
yapamama gibi yakınmalardan biri ya da daha çoğu vardır.
2-Duyulara
ait yakınma ve işlev azalmaları ile seyreden tip :
Dokunma
duyusu kaybı ya da ağrı hissetmeme, çift görme, hiç birsek
görememe, duymama ve halusinasyon yaşantıları.
3-Katılma
ya da epilepsi ( sara ) hastaları gibi kasılma nöbetleri ile
seyreden tip.
4-Karışım
tipi: Yukarıda sayılan tiplerin bir arada olduğu sekil.
Bu rahatsızlığın tanısının konmadan önce ,yakınmalara
yol açabilecek diğer vücutsal hastalık ya da sebepleri dışlamak
için gerekli muayene ve laboratuar tetkikleri yapılmalıdır.
Farklı
araştırma sonuçlarına göre kadınlarda erkeklere göre 2-10
kat daha çok görülmektedir.
Somatoform
ağrı bozukluğu
Aşağıdaki
belirtilerinden varlığı halinde bu durumdan bahsedilir.
1-Vücudun bir ya da daha çok bölgesinde hissedilip, bu
nedenle tetkik ve değerlendirme yapılacak derecede şiddetli ağrı
yakınmasının olması.
2-Bu ağrı belirgin bir gerilime ya da mesleki, toplumsal ve kişinin
yapabildiği diğer aktivite alanlarında bozulmaya yol açmaktadır.
3-Ağrının başlayıp, şiddetlenmesinde ve devam etmesinde
ruhsal faktörlerin önemli katkısının olduğu görüsüne
varılır
4-Bu şikayetler bilerek ve isteyerek bir amaç elde etmek
amaliyle olusturulmamıştır.
5-Ağrı yakınmaları bir kaygı bozukluğu ya da psikotik
bozukluktan dolayı oluşmamıştır.
Ağrı kişinin günlük üretim ve davranışlarında
bozulmalara yol açarak is yapamama ve isten ayrılmalara, okula
gidemeyerek eğitiminde aksamalara, hastanelere abone olmalarına
ve baslıca konuşma konularının ve düşünce içeriklerinin
ağrı üzerine olmasına ,gereksiz ve çok miktarda ilaçlar
kullanmalarına, evlilik ve sosyal ilişki sorunlarına yol açmaktadır.
Bu kişilerde ağrı gidermek amaliyle bağımlılık yapma
potansiyeli olan ilaçların yanlış kullanımı ve sonuçta bağımlılığı
görülebilmektedir. Ağrılar sebebiyle intihar düşünce ve
davranışları görülebilmektedir. Ağrıyı önlemek için çok
uzaktaki sağlık kurumlarına ya da sağlıkla ilgisiz kişilere
,şarlatanlara başvurabilmekte, çok zaman,para ve daha çok sağlık
kayıplarına neden olabilmektedirler. Bu da insanlara küsüp,
içe kapanmalarına, ruhsal sorunlarının ağırlaşmasına, mücadele
güçlerinin azalıp, daha çok ağrı hissetmeleri seklinde bir
kısır döngüye yol açmaktadır.
Ağrıya ilerleyen donemde depresif bozukluklar ve kaygı
bozuklukları eşlik etmektedir. Ağrı bozukluğu pek çok vücutsal
hastalık durumunda da on planda olabilmektedir. Bunlar arasında
eklem-kas-kemik rahatsızlıkları (romatizmam hastalıklar,yaslılardaki
kemik erimeleri, bel ve boyun fıtıkları), diabet (seker
hastalığı) ve damar sertliği gibi vücut damar ve
sinirlerinin harabiyeti, bazı tümörler sayılabilir.
Kadınlarda ağrılar erkeklere göre iki kat daha çok görülmekte
,ağrılardan da özellikle bas ,sırt, göbek altı bölgesi ve
kas-eklem ağrıları on planda bulunmaktadır. Ağrılar 40-50
li yaşlarda en çok gözlenmektedir. Ailelerinde depresyon ve
madde kullanımı olan ailelerde daha çok gözlenmektedir.
Bazı kişilerde kişinin ağrıyı daha çok hissettikleri, ağrı
eşiklerinin düşük olduğu gözlenmiştir. Bazı kişilerde
de ağrı hislerinin geçmişte şiddetli olarak yaşanan
fiziksel, vücuda uygulanan cezalandırmalarla ilişkili olduğu
gözlenmiştir. Ağrı hissi sevgi ve bakim kaynağı olacak bir
kişinin desteğini aramayla ayni zamanda oluşabilmektedir.
Zaman kişiler gerginliklerini ( yaşanan kayıplar, hedefe ulaşamamak
vs. gibi streslerde) yaşanılan suçluluk hislerini ağrı üzerinden
dışa vurup, kendilerini rahatsız eden sorunların ağırlığını
istemsiz olarak hafifletip, kendi düşünce alanlarından
uzaklaştırmaktadırlar.
Yani bir durum daha kabul edilebilir ve hatta çevreden daha
destek , yardim, ilgi ve anlayış görebileceği ağrı yakınmalarına
dönüştürülmektedir. Bu yolla kişiler bazen çevrelerini de
elleri altında tutabilmekte, bazı sorumluluklardan
kurtulabilmektedirler.
Rahatsızlıkta beyin yapısına ait bir takım anormalliklere
de rastlanabilmektedir. Duysal ve imbik yapılara ait
anormallikler de ağrı şiddetini belirlemektedir. P maddesi ve
diğer bir takım moleküller de ağrının hissedilmesinde
etkili olmaktadır.
Tedavi:
Tedavi
vücutsal hastalığın varlığında ,hastalıkla ilgili birim
ile paralel olarak tedavinin yürütülebilmesi seklinde olmakta
ya da ayaktan tedavi ile olabilmektedir. Önemli hedef olabildiğince
çabuk hareketin ve olabilen en yüksek işlevselliğin sağlanabilmesidir.
Bunun için ilaç tedavisi yanında, bireysel terapiler, hipnoz,
fizik tedaviden faydalanılmaktadır
Hipokondriazis
(hastalık hastalığı):
Aşağıdaki
belirtilerin varlığı halinde hipokondriazisten bahsedilir.
1-Kişinin vücudunda hissettiği , algıladığı nitelik ya da
niceliksel farklılıkları yanlış yorumlayıp, bunlara kotu
bir anlam vererek ,ağır bir hastalığı olduğu ya da olacağı
düşünce ve korkusunu yasaması.
2-Gereken inceleme ve muayenelerin hekimlerce yapılarak , o
alanda bir sorunun olmadığının söylenmesine karsın , bu düşünceler
devam etmektedir.
3-Hastanın bu düşünceleri kendinde yüksek bir gerilime yol
açmakta, mesleki ve sosyal alanlarında , kendi işlev düzeylerinde
bozulmalara neden olmaktadır.
4-Bu rahatsızlık en az 6 ay devam etmektedir. 5-Bu düşünceler
depresif bozukluklar, panik ve yaygın anksiyete bozuklukları
,OKB gibi diğer rahatsızlıkların ait bir özellik olarak
bulunmamalıdır.
6-Kişi belirli bir hastalığının olmayabileceği ya da
durumunu hastalık seklinde abartmış olabileceginden
bahsedebilir.Yani aksi ispatlanamayan sabit bir düşünce (sanrı)
boyutunda değildir.
Hastaneye başvuranların % 4-6 sinde belirlenmiştir. Rahatsızlık
her yasta başlayabilse de en çok 20-30 yas arasında görülmektedir.
Kişiler vücudun normal çalışmasına ait bir takım
belirtilere, anormal gözü ile bakmakta ve yanlış anlamlar yükleyip,
hastalık belirtisi olarak düşünmektedirler. Örnek olarak
kalp atışları, terleme, hıçkırık, öksürme, esneme, kabızlık
,göz seğirmeleri gibi durumlar ciddi bir hastalık (kanser,
kalp krizi, ağır bir nörolojik hastalık gibi ) bulunduğu
fikrini oluşturur. Ayni anda bir çok organa ait kuşku
olabilirken, sadece bir organ veya hastalığa ait kuşku da
bulunabilir. Çoğunlukla yeterli tetkik ve muayene yapılmadığından
yakınırlar. Psikiyatriye sevk edildiklerinde bunu kabul etmez,
kendilerinde vücutsal bir hastalık olduğunu söylerler.
Bu kişiler kendilerine kondurdukları hastalık nedeniyle özel
bir muamele, özel bir tedavi beklentisi içinde olabilirler. Çoğunlukla
hissettikleri bu duyumlar nedeniyle islerine yönelik dikkat ve
ilgileri azalır. Devamlı olarak sevk alarak, hastanede yatış,
check-up, tomografi, MR incelemeleri talep ederler. Hatta bu
nedenle yurt dışındaki tip merkezlerine ya da tip dişi bir
takım şarlatanlara gidip, para saçarlar.
Rahatsızlığın
oluş sebepleri:
Bazı
hipotezlere göre kişide varolan cevreye yönelik saldırgan ve
öfke yüklü dürtülerin "bastırma" ve " yer
değiştirme" seklindeki savunma mekanizmaları ile
fiziksel yakınma haline donusturuldugu iddia edilmektedir.
Hissedilen öfke kişinin geçmişte yasadığı kayıplar, yakınlarının
hastalıkları, çevresinin kendisini reddetmesi, yeterli desteği
vermemesi ve hayal kırıklıkları ile ilgili olabileceği düşünülmüştür.
Ayrıca bu durumun kişinin hissettiği öfke ve saldırgan dürtüler
nedeniyle oluşan suçluluk duygusuna karsı bir savunma; düşük
benlik algısı ya da aşırı ölçüde kendisiyle ilgilenmenin
bir sonucu olarak da düşünülmüştür.
Başka bir görüşe göre de ağrı ve diğer vücutsal
duyumlar, sembolik olarak geçmişte yapılan ya da yapıldığı
farz edilen bir hata nedeniyle ceza görmeyi hakketme düşüncesi
anlamına gelebilmektedir. Rahatsızlık yakın birisinin kaybı
ya da stresli bir donemi takiben su yüzüne çıkabilir.
Rahatsızlığın
tedavisini iyi yönde etkileyen faktörler:
-Sosyoekonomik
durumun iyi olması
-Kaygı ya da depresif bozukluklar gibi tedavi edilebilir diğer
rahatsızlıkların varlığı
-Ani başlangıcın olduğu durumlar
-Beraberinde bir kişilik bozukluğunun olmaması
-Beraberinde vücutsal bir hastalığın olmaması.
Tedavi:
Beraberinde
herhangi bir depresif ya da kaygı bozukluğu varsa gerekli
tedavisi uygun ilaçlarla yapılmalıdır. Psikoterapi bireysel
ya da grup terapisi seklinde uygulanabilir.
Rahatsızlığın
tedavisinde olumlu gidisi sağlayan etkenler:
-Belirtilerin
aniden başlaması
-Başlangıca yol açabilecek bir stres etkeninin varlığı
-Rahatsızlığın başlamasından tedaviye dek gecen surenin kısa
olması
-Kişinin entellektuel düzeyin yüksek olması
-Kas güçsüzlüğü, konuşma ya da görme kaybı gibi
belirtilerin olup, titreme ya da kasılma-katılma
belirtilerinin olmaması.
Birlikte
bulunabilen psikiyatrik bozukluklar:
-Depresif
bozukluklar
-Kaygı bozuklukları ( panik bozukluk, yaygın anksiyete
bozukluğu gibi)
-Şizofreni
-Somatizasyon bozukluğu
-Kişilik bozuklukları (özellikle histrionik , bağımlı
k.b.)
Kişide gerçeklesen bu durum iki yönden etkili olmaktadır.
Bunlardan birinde hastanın yasadığı ve çözemediği iç çatışmaları
bu yakınma ile bilinçten uzaklaştırılmakta,
düşünülmeyerek o an için üzücü etkisinden kurt ulunmakta
(birincil kazanç), diğerinde istenilmeyen görev ve
sorumluluklardan kaçılmaktadır (ikincil kazanç).
Hastalıkta belirgin bir şekilde psikolojik stres bulunmaktadır.
Olayı başlatabilecek sebepler arasında ani bir öfke, bir kayıp
sonrası yas durumu, fiziksel ya da cinsel bir taciz yaşantısı
,kaza vs gibi hayati tehlikesi olan bir durum sayılabilir. Bu
kişilerin aile yaşantılarında da zorluklar daha fazladır.
Tedavi:
Bireysel
terapi ile bu kişilerin iletişimlerde duygularını,
isteklerini, beklentilerini sözel olarak ifade etmesi, ikincil
kazançların azaltılması, yakınmalarının kökenlerinin gösterilmesi
ve şikayetlerinin oluşum mekanizmalarının belirtilip,
sorunlarla uygun bir şekilde basa çıkma stratejileri geliştirmeleri
üzerinde çalışılır. Ayrıca aile terapisi, hipnoz
tedavileri de kullanılmaktadır.
Uzm.Dr.
Bahadır Bakim
İstanbul
- 28.05.2001
http://afyuksel.com
|