Bir
diğer adı da enterik ateş olan tifo ve paratifo hastalıkları
hemen hemen aynıdır; tek farkları hastalıkları oluşturan
mikroplardır. Bilinç bulanıklığı, düşmeyen ateş, baş ağrısı,
karın ağrısı ile karakterize hastalık; kirli besinler ve
sularla ağız yolundan bulaşır, bazı ülkelerde zaman zaman
salgınlar yapar, tedavi edilmezse ölümle bile sonuçlanabilir.
Tanım:
Tifo, S.typhi ; paratifo ise S.paratyphi A, B, C isimli basil türü
bakterilerin neden olduğu hastalıklardır. Bilinç bulanıklığı,
düşmeyen ateş, baş ağrısı, karın ağrısı, (ateşin yükselmesine
rağmen) nabız sayısının azalması, dalakta büyüme,kandaki
akyuvar hücrelerinin sayısında azalma, göğüs-karın
cildinde gül kurusu renginde lekeler ile karakterize, insanlara
özgü sistemik infeksiyon hastalıklarıdır. Daha çok kirli
besinler ve sularla ağız yolundan bulaşan, bazı ülkelerde
zaman zaman salgın yapan, tedavi edilmezse çeşitli
komplikasyonlar ile ölümle sonuçlanabilen hastalıklardır.
Etkenler:
S.typhi ve S.paratyphi A, B ve C sadece insan infeksiyonlarından
sorumludur, insan-insan bulaşı söz konusudur, mikrobun yaşadığı
tek canlı insandır. Genelde hasta insanın basil yüklü çıkartıları
yoluyla mikrobun bulaştığı besin ve sularla bulaşır.Hastalığın
su yoluyla sakgın yapması nadir değildir. Hastalar dışkı
ve idrarlarıyla bol miktarda basil çıkardıkları gibi, diğer
çıkartılarında da (solunum yolu salgıları, kusmuk v.s)
bulunabilir. Taşıyıcılar çok fazla sayıda bakteri
yayarlar, bu kişilerin dışkılarının 1 gramında
1,000,000,000-100,000,000,000 tifo basili olduğu saptanmıştır.
Hastalığın
meydana gelişi:
Bakteriler sağlıklı ve duyarlı kişi tarafından ağız
yolundan alındıktan sonra mideye gelir. Salmonellalar mide
asidine duyarlıdır ve burada ölürler, ancak besinlerle ya da
bol sıvı ile alındığında bu etkiden korunabilirler. Diğer
yandan mide asiditesinde bozukluk olduğu (aklorhidri,
gastrektomi, antiasid kullanımı gibi) durumlarda bu engeli
kolayca aşarlar. Bakterinin alınan miktarı hastalık oluşma
olasılığını etkiler. Ağız yolundan alınan bakteri miktarı
109 kadarsa %95 olasılıkla hastalık gelişir.
Klinik:
Enterik ateşin kuluçka süresi ortalama 10-14 gündür; 3-5 gün
gibi kısa olabileceği gibi 60 güne kadar da uzayabilir. Alınan
bakteri miktarı arttıkça inkübasyon süresi kısalmaktadır.
Hafif belirtilerle, akşamları 37.5-38oC ateşle kendini gösteren
gribe benzer şekilde seyredebilir. Bazen çok ağır seyir gösterebilir.
Bazen de sekiz haftayı geçen sürelerde devam eden klinik şekilleri
olabilir. Tipik bir enterik ateşin seyrinde ise hastalığın süresi
ortalama dört haftadır.
1.
Hafta: Çoğu kez 1-2 gün süren kırıklık, iştahsızlık,
ürpermeler, baş ağrısı gibi yakınmalarla başlar. Her gün
1-20C yükselen vücut ısısı bu haftanın sonunda 39-40
0C’ye ulaşır. İştahsızlık, yorgunluk, vücut ağrıları,
alında fazla olmak üzere künt, sürekli baş ağrısı,
uykuya meyil ateşe eşlik eder, öksürük ve burun kanaması görülebilir.
Karın ağrısı ve karında rahatsızlık hissi vardır. Deri sıcak
ve kurudur. Çoğu kez terleme olmaz. Bu haftada hastalar daha
çok kabızlıktan yakınır, bazen ishal yakınması da
olabilir.
2.
ve 3. Hafta : Tüm belirtilerde şiddetlenme
olur, ateş 39.5-400C bazen 41-42 0C’ye çıkar, devamlı bir
hal alır. Hastanın genel durumu bozuktur, ağır hasta görünümündedir.
Çoğu kez zeka faaliyetleri durmuş, bakışlar sabit, donuk
olup hastanın mimikleri kaybolur. Hastanın etrafıyla ilgisi
kesilmiştir. Kendine verilen yiyecek ve içeceğin farkında değildir.
Karın üst kısmında ve göğüs cildinde ciltten kabarık,
basınca solan, birkaç mm çapında, gül kurusu (pembe) renkte
döküntüler belirir, 2-3 gün sürer. Aşırı halsizlik,
bilinçte küntleşme, bazı hastalarda delilik hali görülür.
Karında rahatsızlık hissi, şişkinlik artar. Karaciğer ve
dalaktaki büyüme saptanmaya başlar. Bu haftada ishal yakınması
kabızlığa göre daha fazladır. Dışkıda kan bulunabilir.
Bazı hastaların parmakları ritmik hareketlerle örtüleri
toplar; bu dikkat çekici bir belirtidir.
4.
Hafta: Komplikasyon görülmezse üçüncü
haftadan sonra ateş düşmeye başlar, yavaş yavaş düşerek
dördüncü haftanın sonuna doğru vücut ısısı normale döner.
Beşinci hafta nekahat dönemidir.
Tanı:
Kesin tanı; kan, kemik iliği, dışkı veya idrardan etkenin
üretilmesi ile konur. Hasta antibiyotik kullanmadan önce bu örneklerden
birden fazla kültür yapılması bakterinin üretilme şansını
artırmaktadır. Ülkemizde ise hastalar çoğu kez antibiyotik
kullanarak hekime başvurduğu için kan kültürlerinde
bakterinin üretilme şansı azalmaktadır.
1.
haftada …………………………. Kan kültürü
2.
haftada …………………………. Öncelikle dışkı kültürü,
kan kültürü de (+) olabilir
3.
haftada …………………………. Öncelikle idrar kültürü,
dışkı kültürü de (+) olabilir
4.
hafta ve sonrasında ………...….....Öncelikle safra kültürü,
dışkı kültürü de (+) olabilir
Bu
tip özgül tanı yöntemleri yanında diğer bazı laboratuvar
testleri enterik ateş tanısına yardımcı olabilir.
Hemogram,lökosit formülü, sedimantasyon yapılır.
Komplikasyonlar:
Enterik ateşin komplikasyonları çok çeşitlidir, başlıcaları
şunlardır: Endotoksik şok, mide kanaması, barsak delinmesi,
safra kesesi iltihabı, sarılık, damar iltihabı, deliryum
(delilik hali), havale, zatürre, bronşit, böbrek-kas-eklem
iltihapları, tromboflebit (bir çeşit damar iltihabı),
menenjit.
Bağışıklık
:
Tifo hastalığı geçiren kişilerde bağışıklık gelişir.
Kişi, ikinci kez tifo basili ile karşılaştığında
genellikle tekrar hastalanmaz, ancak antibiyotik tedavisi erken
başlanan hastalar ikinci kez tifo geçirebilir.
Prognoz
:
Komplikasyonlardan önemli şekilde etkilenir. Antibiyotik öncesi
dönemde ölüm oranı % 15 civarında iken, tedavi gören
hastalarda % 1-2’ye düşmüştür. Ölüm nedeni genelde ağır
toksemi (mikrobun ürettiği zehirli toksinlerin kana karışması)
, dolaşım yetmezliği, barsak delinmesi, mide kanaması ile
zatürredir.
Tedavi:
Tifoda mikroba karşı yapılan tedavide ilk kullanılacak ilaç
kloramfenikoldür. Ateş genellikle 3-5 gün içinde düşer. Ölüm
oranıda % 20’lerden % 1’e düşmüştür. Kinolon grubu ilaçlar
paratifoda ilk seçenektir. Tifoda da etkili biçimde kullanılmaktadır.
Ateş üç gün içinde kontrol altına alınmaktadır. Diğer
bir seçenek, 3. kuşak sefalosporinlerdir. Çocuklarda,
gebelerde, süt veren annelerde tercih edilir.
Tedaviye yanıt alınamayan ağır toksemik hastalarda steroid
kullanılabilir. Perforasyon durumunda 4-6 saat içinde cerrahi
müdahale gerekmektedir.
Ateş düşürücü ilaçlardan özellikle Aspirin ateşi
anormal şekilde aşırı düşürebileceğin kullanılmamalıdır.
Ateşi düşürmek amacı ile ıslak kompres yapılmalıdır.
Kabızlık için ilaç ve lavmanlar kullanılmaz.
Kronik (süregen) taşıyıcılarda da ampisilin, amoksisilin ya
da kinolon grubu antibiyotikler kullanılır.
Korunma:
En etkili yöntem içme ve kullanma sularının gerekli arıtma
sistemlerinden geçirilerek temiz su temini ve sağlıklı bir
atık giderim sisteminin kurulmasıdır. Tifolu hastaların
kullandığı tuvaletler dezenfekte edilmelidir. Kişisel hijyen
önemlidir.
Tifodan
korunmada diğer etkili bir yöntem de aşılamadır. Bir gün
ara ile üç doz şeklinde alındığında koruyuculuğu % 43-96
arasındadır.
Opr.Dr.
Şaban Coşkun
İstanbul
- 09.04.2002
http://sufizmveinsan.com
|