Bu haftaki sohbetime bir soru ile başlamak istiyorum...

Astroloji ilmine emek vermiş Nuran Tuncel’e depremler hakkında birkaç satırla neler söyleyebilirsin dedim?

Şunları anlattı;

-Hani bir söz vardır, yerli yersiz kullanılır... “ Ben hayatımda böyle bir  şey görmedim.” 12 Kasım depreminden sonra tam yerine oturan bir deyim. Eski yaralar sarılmadan yenileri açılıyor...  Sağlı sollu tokatlar dertlere dert katıyor...

Dramatik bir oyun, birinci perde kapandı, ikincisi açıldı. Başrolde aynı oyuncular; şaşırtıcı, şok etkili Uranüs ile daraltan, karalar bağlatan Satürn varmış gibi görünse de esas star GÜNEŞ....!

Birinci perde; 17 Ağustos 99: Güneş Aslan Burcunda ve Kova’daki Uranüs artı Boğa’daki Satürn ile çok sert etkili, astrolojik tabiri ile  T  oluşturmada, üstüne üstlük Ay da Akrep de. İkinci perde; 12 Kasım 99: Güneş Akrep burcunda ve yine Satürn – Uranüs ile “T” kare oluşturmada.... Yine Türkiye’yi vurdu, neden, çünkü burcumuz Akrep....

İlkinde uyandırılan Aslan 3 ay boyunca kükredi, 3’lü 4’lü saatlerde yüreğimizi hoplattı... Şimdi ise harekete geçen  geçirilen   Akrep 3 ay sokarsa işimiz çok zor. Bu kez de seçimi beşli, altılı saatler mi acaba...

Diğer sahnelere korkarak bir göz attım... Bu oyun Aralık ayı sonuna dek devam edecek gibi... Başrol oyuncularının arası açılıp sahneden çekilseler de, kuliste telaşla bekleyen Mars sahneye çıkacak... Ateşli lider sıkı bir sahne kurabilir... Önce su yapılı Neptün ile sıvıları coşturup, ardından Uranüs ile buluşması baruta ateşle yaklaşmak gibi bir şey... Daha sonra sırası gelecek olan sevgili Şiron ile kara Plüton'un rolleri ise bir başka alem...

Niyetim felaket tellallığı yapmak değil, bu işi bilen ustalardan sizlere yansımalar edinmek, bilgilendirmektir.

Hepimiz biliriz gerçekler acıtır, korkunun da ecele faydası yoktur. Sanırım paniğe kapılmadan, kontrollü, bilinçli, elden gelen, gücümüzün yettiği kadarıyla tedbirleri alarak nefes aldığımız şu günleri iyi değerlendirmek. 

Varoluş gayemiz nedir?

Hak yolunda yürüyebilmek...

Bu idrak unutulmadan,

Lafı çok uzattım, af ola !.....

(haftaya buluşmak üzere)

Ahmet F. Yüksel


Üst Ana sayfa e-mail