5 Mart 2000
tarihi astrolojik olarak önemli bir hadiseye sahne olacak. Üzerinde
uzun bir zamandan beri konuşulup değişik spekülasyonlar yapılan
bu hadise, aslında astrolojik açıdan oldukça ender rastlanan bir
duruma işaret ediyor. Türkiye saati ile yaklaşık sabah 11:08 civarında
vuku bulacak olan bu astrolojik hadiseyi sizlere elimden geldiği ölçüde
edindiğim bilgiler doğrultusunda anlatmak ve analiz etmek maksadı
ile kaleme aldım. Bu yazı astrolojik bilgiler ve günümüz bilimsel
verilerinin ışığı altında derlenmiştir.
Burada konuya
tam olarak vakıf olmayanlar için kısa bir açıklama yapmakta yarar
görmekteyim. Bildiğimiz gibi astroloji, evrenin her zerresinde olduğu
gibi içinde bulunduğumuz güneş sistemi içinde de mevcut olan
kozmik tesirlerin dünyaya yansıması demektir. Ayrıca bu durum
evrende mevcut olan tümel ve tek bir bilincin kendisinde bulunan özellikleri
sergilemesi anlamına gelmektedir. Diğer bütün bilim adamları gibi
günümüz bilim adamlarından Paul Davies de ‘Evrenin Gözü’
diyerek bu konuya işaret etmiş ve içinde bulunduğumuz sistemin
esasında kendisinde olan özelliklerden haberdar olan şuursal bir
yapıda olduğuna işaret etmiştir. Zaten Astroloji de evrenden yansıyan
kozmik ışınımın insanda açığa çıkartmış olduğu tesirler
ve bu tesirlerin değişik zaman evrelerinde gerek insan ve gerekse
toplum üzerinde oluşturduğu açılımlar anlamına gelmektedir.
5 Mayıs 2000
tarihinde sırası ile Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn
gezegenleri gökyüzündeki zodyak skalasında 25 dereceden daha az
bir enlem üzerindeki bir koordinatta, Boğa burcunda birbirleri ile
tek bir sıra haline gelip buluşacaklar. Daha önce buna benzer bir
durum 4 Şubat 1962 tarihinde gerçekleşmişti. Bu tarihte güneş,
ay ve merkürden başlayıp Satürn’e kadar uzanan diğer bütün
planetler gökyüzünde 17 derecelik bir alan içerisinde gurup
halinde bir araya gelmişlerdi. Ayrıca aynı tarihte bir de tam güneş
tutulması gerçekleşmişti. Tabii o dönemdeki tesirlerin hemen
hemen günümüzdeki tesirlere benzemesi oldukça takdire şayan bir
nokta idi. Allah’tan ki hiçbir şey olmadı.
Gezegenlerin dünya
üzerinde uyguladığı çekimsel kuvvet ve bu kuvvetin şiddeti uzay
platformundan bakıldığında, aradaki mesafenin oldukça fazla olmasından
dolayı pek önemli değildir. Fakat burada esas alınması gerekli
olan husus, bu çekim kuvvetinin dünyaya uyguladığı basınç
miktarı ve bununla beraber gelen kozmik tesirlerin dünya üzerinde
oluşturduğu manyetik güç alanıdır. Burada kozmik tesir adı ile
bahsettiğimiz kavram evrende mevcut bulunan yoğun enerji kütlesinin
oluşturduğu sayısız frekansların bir araya gelmesindeki
dizilimden ibaret enerji dalgaları demektir. Dolayısıyla, bilimsel
olarak bakıldığında sadece evren değil içinde bulunduğumuz güneş
sistemi de bu kozmik tesirlerin etkisi altındadır. Astroloji bilimi
işte tam olarak bu konuya işaret etmektedir.
Evet, ay dahil
altı gezegenin buluşma hadisesi esnasında ortaya çıkacak olan
kozmik tesirler dünya platformuna nasıl yansıyacak, hangi mahiyette
dünyayı ve içindekileri etkileyecek ? İşte hemen akla gelen bir
soru bu. Bunun kısa olarak cevabını şu şekilde düşünebiliriz:
5 Mayıs 2000
tarihinde dünya, sırası ile altı gezegenin uygulayacağı çekim
kuvvetine maruz kalacak. Güneş ve ayın dahil olacağı bu dizilimde
bazı çevrelere göre dünya üzerinde yerçekimsel stres ve basınç
oluşacak. Astrolojik olarak meseleye bakıldığında 1999 senesinde
Türkiye dahil dünyanın çeşitli yerlerinde rastlanan depremler
hemen aynı konfigurasyonu tekrar edeceğinden, Mayıs 2000 tarihi
tekrar yeni depremlere sahne olabilir. Özellikle bu dizilmenin toprak
burcu olan Boğa burcunda olması duruma ayrı bir boyut kazandırıyor.
Şu anda yapılan
son araştırmalar Japonya ve Güney Kaliforniya’nın 8 şiddetinde
bir depreme sahne olacağını bildiriyor. Ayrıca 1999 senesinde vuku
bulan çeşitli volkanik patlamalar astrolojik olarak Mars’ın mart
ayından beri Boğa burcunda bulunmasından dolayı oldukça ivme
kazanmıştı. Mayıs 2000 tarihinde ise bu şiddetin daha fazla
ortaya çıkacağı görülüyor.
5 Mayıs 2000
tarihindeki astrolojik durum; 11 Ağustos 1999 tarihindeki tam güneş
tutulmasından hemen bir hafta sonra 18 Ağustos tarihinde vuku bulan
büyük çapraz olayına büyük ölçüde benziyor.
Bazı kimseler
güneş ve aydan hariç diğer gezegenlerin dünya üzerinde pek fazla
etkili olmadıklarını söylüyor. Ve bu bakımdan da deprem ve sel
gibi felaketlerin meydana gelemeyeceklerini savunuyorlar. Öte yandan
bir diğer bilimsel gerçek de güneşte bulunan ateş katmanlarının
kendi atmosferinden her on bir senede
bir alevler saçarak parlayacağını vurguluyor. Bu dönem de 2000
senesinin başlarına tekabül ediyor. Bu ise adına ‘Aurora’
denilen ve dünya üzerindeki elektrik ile bağlantısı olan her türlü
güç hattının hasar göreceği demektir. Burada akla ilk gelen
sual; acaba Mayıs 2000 tarihinde altı planetin güneş atmosferini
rahatsız ederek güneşin alevlerini etrafına daha çok saçması ve
bundan dolayı dünyada hava değişimlerine sebebiyet verebilmesi mümkün
müdür ? Bilimsel veriler gösteriyor ki, güneşte meydana gelen
radyasyon patlamalarının dünya üzerinde çok büyük etkileri
olacaktır. Bu durumu mevsim değişikliklerine sebep olacağı gibi
deprem olasılıklarını da artıracaktır.
5 Mayıs 2000
tarihinde vuku bulacak olan astrolojik konfigürasyon doğal afetleri
oldukça artıracaktır. Bu arada pek çok kimse dünyanın sonu geldiği
düşüncesine kapılabilir. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim :
Sistem işliyor hem de belli bir düzen doğrultusunda muntazam işliyor.
Bizler de bu etkiler doğrultusunda yönlendirilip ona göre fiiller
ortaya koymaktayız. Dolayısıyla, yaşanması gereken ve ortaya çıkması
murad olunan fiil ve olaylar muhakkak ki tarafımızdan yaşanacaktır.
Bu asla kaçınılmazdır. Öyleyse her oluş, temelinde yatan sebep
ve bunun ortaya çıkardığı sonuçtan ibaret olarak evrende yerini
alacaktır.
Eğer gerçekten
mutlu yaşamak istiyor isek, Varoluş sisteminin Allah’ın gücü
ile hareket ettiğini, asla akıldan çıkarmayalım...
Sağlıcakla
kalın.
Cüneyt
Tarı
Web : http://www.cuneyt.co.uk
Email : cuneyt@callnetuk.com
10
Nisan 2000 Londra
|