Aslında yazı yazmaktan çok hoşlandığım söylenemez. Merkür’üm rotarda da değil ama kafam bazen bir şimşek gibi çalışır, bazen de tık yok..
Böyle anlarda yazmam gerekirse vay halime... Klavye önünde saatler geçer ama Word sahifesinde tek kelime bile olmaz... Bana iyi bir uyarıcı gerek...
İşte böyle kesat günlerimin birinde, bir noktaya odaklanıp fikir üreteyim derken, telefon sesi ile irkildim...
Sohbet etmek isteyen bir yazar dostumdu, arayan, Astrolog Nuran Tuncel... Belli konularda görüş birliği içinde olmak istemiş. Elimdem geldiğince sorularını yanıtladım. İyi de oldu, bu kez ben ondan faydalanmak istedim.
Astroloji konusunda bir noktada kesiştik ve sohbete başladık....

-  Düşünüyorum da;  Ay ve Güneş tutulmaları hep kötü şeyler mi getirir... 5 Şubat da yine bir tutulum var. Bu olaya niye hep felaket getiricisi olarak bakılıyor.?
- Kötü değil... İyilik kötülük bize göredir. Kozmik alemde bu kavramlar yoktur, oluşlar vardır.... Şöyle demek daha doğru olur düşüncesindeyim. Alışkanlıklardan kopartan, bize ters gelen değişik durumlar getiren etkiler.... Yani değişiklik. Ancak çoğunlukla hoşa gitmez, çünkü değişim pek çok insan için zor kabul edilir bir şeydir...
Aslında güneş tutulmasından değil idrakımızın tutulmasından, şuurumuzun kararmasından korkmalıyız..!

- İyi beklentiler içinde olmak bu etkileri değiştirebilir mi? Olumlu düşüncelerin bir faydası olur mu?
- Muhakkak, düşünceler hatta davranışlarla üretilen dalgalar yoğunlaşabilme gücü ölçüsünde etkili olur. Tabiat ve insan dönüşümlü çalışır. Toplum veya ferd olarak hep yapılanların neticesi yaşanır. Bence kişinin kendisi yönünden daha faydalı olur...
Felaket tellalcısı olmak değil amacım ama sistemi inkar edemeyiz. Ayrıca yaşanılanlar karşımızda. Tam, esaslı bir tutulum olunca, kimsenin iyi niyetine bakmadan çatır çatır sallıyor.
Ateş düştüğü yeri yakıyor, ancak oluşların altındaki hikmetleri görmek, biz neler yaptık ki deyip, gereken dersleri almak gerek...! Benim inancım, ibret  alabilen rahata ermeği hak eder, yönündedir.

- Peki bir soru daha soracağım... Bir astrologdan okumuştum. Gezegen etkilerinden  istediğimizi seçip faydalı amaçlarımız için kullanabilseydik? Diyor... Bu mümkün mü?
- Seçmek mi..!  Böyle bir şansımız olduğunu ben söyleyemem. Ancak, bize düşen tüm etkileri değerlendirip, gelişmek, olgunlaşmak, yararlı yönde kullanmak derseniz buna katılabilirim.
Daha doğrusu şöyle diyelim: Kötü, iyi gibi legolardan çıkıp her oluşu yaşantımızdaki farklı renkler olarak görebilmek ve her birinin hakkını vererek faydalanmak, almamız gereken dersi almak.... Sözün özü bu derim......
Burada belki uygun, belki değil. Bir çizgi romanda okuduğum söz aklıma geldi...  “ah..aaah , gençler bilse, yaşlılar yapabilse “   ......

- Anladım, teşekkür ederim.... O zaman bir an evvel değerlendirebilmem için soruyorum, Jüpiter yakında Boğa burcuna giriyormuş. Acaba bende nasıl etki yapar.... İç ve dış Boğalar da etkisi farklı mı.?

- Şans, neşe, azim, genişleme, iyileşme gibi temel çıkış ve genel prensipler yönünden aynı. Ancak Yükselen Boğalarda kilo artışı, yeni ufuklara açılım, sıcaklık, iyimserlik, maddi büyüme gibi gözle görülür olurken, iç Boğalarda düşünsel gelişme, bilgi artışı, kendine güven, geniş perspektifli bakış, alışkanlıklardan kurtulma isteği gibi özellikler verir. Ay burcu Boğalar için iyimserlik, geniş hayal gücü, halinden memnunluk, güzel duygular altında kendini rahat hissediş verir. Belki hayat toz pembe olmaz ama kara da değildir....

- Son bir sorum daha var..  Peki bu burç dışındakiler için etkili değil mi?
- Olmaz mı. Haritalarınıza bakın. Boğa burcu kaçıncı evinizde. Transit olduğu o evin konularında şanslısınız demektir...
İkinci evinizden geçiyorsa değer verdiğiniz konuda gelişme olur. Üçüncü evde; çevreniz genişler, entelektüel olur yazma ve öğrenme isteği verir. Dördüncü evde; Aile ve ev ile ilgili iyileşme, kendini huzur ve güvende hissetme. Beşinci ev; yaratıcılık ve kısmet artışı  daha güzeli aşık olma veya sevgide güçlenme. Mesala benim bu evimden geçiyor bakalım kutudan ne çıkacak......
Altıncı evden geçiyorsa; sağlık, çevre ve çalışma şartlarında iyileşme. Yedinci evde; eş ve ortaklıkla ilgili fırsatlar.  Sekizinci evde; Miras veya dıştan gelecek bir para, mal yanısıra ruhsal ve dinsel genişlik. Dokuzuncu evde; Uzun seyahatler, sesini duyurabilme imkanı, filozofluk.  Onuncu evde; Mesleki ve kariyer alanında genişleme, kendine öz güven artışı. Onbirinci evde; dostlardan destek, idealist olma, amacıona ulaşma azmi ve Onikinci evdeki transit açıkta gözlenmeyen ancak kişinin içinde yaşayacağı ruhsal boyutta genişleme olarak kısaca özetliyebiliriz.
Daha söylenecek çok söz olur ancak sözün kısası makbuldur derler...
Gerçi pek kısa olmadı ama başta dedim ya açılınca şimşek gibi oluyor diye...

- Teşekkür ederim, sizi yordum. Daha sonra astrolojik konularda tekrar konuşmak isterim...

- Tabii... memnun olurum... Sağlıkla kalın...

Ve telefon kapandı.... Ahizeyi yerine koydum ve  konuştuklarımız üzerinde düşünmeğe başladım.....

Ahmet F. Yüksel
İstanbul - 3.2.2000


Üst Ana sayfa e-mail