Bir ağaçtır bu alem
Meyvesi olmuş Adem
Maksud olan meyvedir
Sanma ki ağaç ola
Tohumu/çekirdeği düşünüyoruz. Toprağa düşen bu tohumdan
gövdesi ve kökleri ile ve sonrasında kolları daha ince
dalları ile o dalın uç kısmına uzanmış yapraklarının
hemen yanında meydana gelmiş meyveyi ele alalım.
İlk
bakışta şöyle düşünülebilir; tohum, bir noktadan
başlayarak daire çizdi ve yeniden ağaçta, yaprağa uzanan
sürecin sonunda yine aynı noktaya döndü. O meyvedeki
çekirdekte o ağaç mevcuttur veya ağaç, çekirdeğin
açılımı/tafsilidir. Hatta ağaç, tohumda bilgi ve tasarım
olarak zaten mevcuttur, bu ise ilim boyutudur,
ilmindedir. Bu ilmi/tecelliyi kendinde bulan yaşayan da
bunu bilir, gerisi sadece hayalden ibarettir de
denilebilir.
Benim üzerinde yoğunlaşmaya çalıştığım yön şurası: Şu
hayal olan âleme dair tüm anlatılanlar, bu cümleler,
kelimeler, makamlar, mertebeler ve arkasındaki hakikat
diye işaret edilen, hissedilen, tutunduğumuz dallar,
ulaşılan kökler dahi mecazdır; işte tam bu
düzeyin/mecazın ötesinde Mardiye nefs düzeyi somut,
gerçek hakikat denilen şeydir, onun yaşamıdır.
Dolayısıyla hayal ağacının
en uç noktasındaki maksud olan meyve noktasında, başa
yani çekirdeğe dönülmüş olmuyor. O bir meyvedir ki
tohumu içinde barındıran, asıl olan, maksud olan, tüm bu
anlatılan ve
yaşatılanlarla kastedilendir.
Şunu
da tesbit etmek lazım; çekirdekte bilgi-tasarım olarak
hatta ilim olarak ilminde (mevcut) olması ifadeleri
mutlak gerçeği yansıtıyor gibi görünüyorsa da, bu
anlatımın bir muhatabı ve bu muhatabın kendisine ulaşan
bu bilgi/ilim ile belli bir çıkış/hareket noktası söz
konusu.İşte bu çıkış/referans noktası itibariyle onun
hali, mecaz hükmünde kalıyor, bilinci ise heva
çıtasından atlayamıyor.
Yani
bu perdenin arkasındaki, kastedilen gerçek, o maksud
olan şey, meyvedir. Siz bakmayın perde arkasında
dediğime, o meyve göz önündedir, o kadar aşikardır ki,
görülemiyor, bu kadar da olmaz artık zannı ile öteye
atılıyor. Bu zannı ve hemen akabinde de perdeyi
oluşturan, sistem olarak varlık bulmuş bünyemiz olmuş
oluyor.
Ve sesleniyor bize
kendinden kendine, her ne kadar Muhyiddin Arabi
dilinden bir izah ile ulaşsa da bu mesaj;
“Sen onlara hakikati mi
anlatmak, farkettirmek istiyorsun, bu mümkün değil ki
onların hatmolmuş kalplerinde ben varım”
Yine hakikat
ehlinden bir işaretle;
“Cümle alem bir hayaldir.
Ammaa, bu hayalde hakikat parıltıları her daim boy
göstermekte”
Böylelikle de meyve tohum
olmuş olmuyor. Tohum meyvede mevcuttur, ama o meyve
değildir.İşte
ağacı görürken değerlendirememek ve çekirdeğe
odaklanmak; hayalden kaçınıp, bir taraftan sünnetullah
adı altındaki sisteme tapınıp, gerçek yapan – eden
FAİLi, çekirdek üzerine hayal ağacı eli ile, meyveyi
tuğla tuğla, lif lif, hücre hücre örerken,
değerlendiremiyoruz.Gerçek/mutlak değerlendirme ise
Allah’a aittir.O bizâtihi ve bi’l-fiil yapar, eder
elimize meyveyi verir, her ne kadar biz elimizde
tuttuğumuzun farkında olmasak da.
Sevgi ve saygılarımla, iyi tatiller. |