Sokrates

Buddha

Platon Eflatun
Akşemseddin
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Rudyard Kipling
Yunus Emre
Thomas Alfa Edison



-Rudyard Kipling, Hindistan’ın Bombay şehrinde 30 Aralık 1865 tarihinde doğdu.

Kültürlü ve varlıklı bir aileye sahipti. Babası, Bombay Güzel Sanatlar Akademisinde Mimari Heykelcilik Profesörüydü; annesi ise  tanınmış kişilerin oluşturduğu bir aileden gelmekte idi.

-Çocukluğu Hindistan’da geçti. Bu dönemde Hintli bir dadıya onunla ilgilenme görevi verilmişti. Kipling, dadısının etkisi ile Hint kültürünü ve geleneklerini yakından tanıdı.

-Henüz beş yaşında iken, ailesi onu  eğitim için  İngiltere’ye göndermeye karar verdi

ve altı yıl boyunca, İngiltere’de Madam Rosa’nın yetiştirme yurdunda kaldı.

Orada kaldığı süre içinde,  sürekli dayak yiyen, adeta zavallı bir kurbandı.

-Henüz küçük yaşta yaşadığı ani çevre değişikliği ve karşılaştığı kötü muameleler yüzünden, ömrünün sonuna kadar uykusuzluk hastalığı çekti. Bu faktör, Kipling ‘in edebi hayal gücünün gelişmesinde çok önemli bir rol oynamıştır.

 

-On iki yaşına gelince, ailesi onu bakımevinden alarak özel bir okula yerleştirdi.

İlerideki yıllarda, İngiliz öğrencilerinin prensipleri, onur ve görev anlayışları, görüşlerini çok etkilemiştir.

-Kipling, 1882 yılında Hindistan’a geri döndü ve bir gazetede part-time çalışmaya başladı.

Röportajlar yapıyor ,yazılar yazıyordu. Böylece, koloniyel hayatla ilgili engin tecrübeler kazandı. Daha sonraları, bu birikimlerini hikâye ve şiirlerinde yansıttı.

1886 senesinde, ilk şiir kitabı olan ‘’Departmental Ditties’’ i yayımladı.

1887-1889 yılları arasında ise, altı ciltlik kısa hikâyeleri basıldı...Bu hikâyelerin tümü de çok yakından tanıyarak sevdiği Hindistan ile ilgili idi.

- İngiltere’ye döndüğünde, kendisinin  orada çoktan tanınmış olduğunu gördü.

O yıllarda, en çok sözü edilen şiiri ‘’Recessional’’ ve meşhur romanı ‘’Kim’’ yayımlandı.

 -1907’de edebiyat dalında  Nobel ödülü, Kipling’e verildi. Ödülün verilişinde dikkâte alınan noktalar, yazarın gözlem gücü, orijinal hayalleri, değişik fikirleri ve yazılarında kendini hemen gösteren olağanüstü anlatım yeteneği idi.

-İki çocuğu Josephine ve John’un ölümleri, yaşamını çok derinden etkiledi.

Bu olayları takip eden yıllarda basılan eserlerinde, etkinin ne denli büyük olduğu açıkça görülmektedir.

-1919 ve 1932 yılları arasında sürekli  olarak seyahat edip hikâyeler, şiirler, skeçler ve tarihi konularda eserler yazmaya devam etti.

-Yaşlandıkça yazıları,yaşadığı fiziksel ve psikolojik sıkıntılar sonucunda nasıl dibe vurup tükendiğini ve sonra kendini nasıl toparlayıp iyileştiğini çok güzel bir şekilde yansıtmaktadır.

-1936 yılında, salgın bir hastalık yüzünden öte dünyaya geçti. Arkasında, gelecek bütün asırlarda yaşayacak bir miras bırakarak...

-Kipling’in çalışmaları beş dönemi kapsar. Tennyson ve Browning’in daha yazı yazdıkları dönemde, henüz Hardy ve Keats’in adı bile duyulmamışken  ilk  kitabı ‘’Schoolboy Lyrics’’ yayımlanmıştır.

Ayrıca, Viktorya dönemi olarak bilinen süre içinde de yazmıştır. İngiliz ve diğer Batı edebiyatından alınan bilgilere göre “tutuculuk, iyimserlik ve kendinden emin olma”

gibi duygular, bu dönemin şiirlerine damgalarını vurmuştur.  

-Kipling, yazarlığının  ilk yıllarında edebi şöhreti yakalamış olmasına rağmen, sonraki dönemlerde, bütün eserleri çok ağır eleştiriler almıştır.

Özellikle, ırk ayrımı ve imparatorlukla ilgili konularda yazdığı eserleri, bu eleştirilere daha fazla muhatap olmuştur.

Eleştirmenler, ayrıca o dönemin popüler anlayışına aykırı olarak, “Kipling’in şiirlerinin

okunduğu zaman herhangi bir yorum gerektirmediğini; kısacası, yazılandan başka bir mânâyı içermediğini ve anlaşılması için bir kere okumanın yeterli olduğunu” söylemişlerdir.

Mc Guills tarafından yapılan Şiir Eleştirileri araştırmalarında  belirtildiğine göre, bazı eleştirmenler, Kipling’in şiirlerinde şiddet ve zalimlik vasıflarının dahi bulunduğunu söylemişlerdir.

Kipling’in yaşı ilerledikçe, şiirleri daha da  fazla mercek altına yatırılmış ve yetenekleri hakkında şüpheler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Şairin popülaritesi hiç azalmaksızın devam ederken, kritiklerin bu şekilde olması oldukça şaşırtıcıdır. 

Esasen, hem sokaktaki adamlara, işçilere, hem de edebi açıdan elit tabakaya hitap edebilme yeteneği sayesinde, dünya çapında çok geniş bir yelpazedeki kişilere seslenebilen  şairler grubuna katılmıştır.

Kipling’in prestiji, T.S.Eliot’un yazdığı yazıdan sonra iyileşmeye başlamıştır. Eliot, yazısında Kipling’in beyitlerini “zaman zaman  istemsiz olarak şiire dönüşen çok büyük beyitler’’ olarak tanımlamıştır.

Eliot’un liderliğinde eleştirmenler,Kipling’in beyitlerini tekrar analiz etmiş ve şairlik yönünü yeniden değerlendirerek  hakkettiği seviyeye ulaşmasını sağlamışlardır.

Yaşamı boyunca Kipling, İngiltere’nin gayri resmi şairi Laureate’ den İngiliz Edebiyat

Tarihinin en meşhur şairine kadar uzanan geniş bir platformda hareket etmiştir.

Her ne kadar kariyeri inişli çıkışlı bir yol izledi ise de, kendisi

olgunlaştıkça şair olarak da gelişmiştir.

Öldüğü zaman Kipling, İngiliz Edebiyatında  en çeşitli şiirlere sahip olan bir şairdi.

En ünlü şiirlerinden birini size sunalım...

“Eğer Bütün etrafındakiler panik içine düştüğü

Ve bunun sebebini senden bildikleri zaman

Eğer sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;

Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir

Ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;

Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan

Veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,

Ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,

Bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;

Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,

Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,

Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır

Ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;

Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından

Ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen,

Ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür

Ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;

Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir

Ve yazı -tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;

Ve kaybedip yeniden başlayabilir

Ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen;

Eğer kalp, sinir ve kaslarını eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen

Ve kendinde ‘dayan’ diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen;

Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,

Ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;

Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse;

Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen;

Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, altmış saniyede koşarak doldurabilirsen;

Yeryüzü ve üstündekiler senindir

Ve dahası sen bir İNSAN olursun oğlum...” (Rudyard KIPLING)

 


Üst Ana sayfa e-mail