Kim bildi ef'âlini
Anda gördü zatını

Ol bildi sıfâtını
Sen seni bil, sen seni!

Bayram özünü bildi
Bulan ol kendi oldu,

Bileni anda buldu,
Sen seni bil, sen seni!

Anı gören zâtındır
Sen seni bil, sen seni!

Nura müstağrak oldu,
Sen seni bil, sen seni!

Can içre ara canı,
Sen seni bil, sen seni!

Görünen sıfâtındır,
Gâyri ne hâcetindir?

Kim ki hayrete vardı,
Tevhîdi zâtı buldu;

Bilmek istersen seni
Geç canından bul anı;

HACI BAYRAM VELİ

 

Bahri vahdettir, özün, dil gevheri yekdanesi;
Şem’i imkandır ruhun, canım anın pervanesi.

Nuri hüsnün pertevine alem oldu cilvegah;
Zeyn oluptur anın ile mescidü meyhanesi...

Suretinde biz ki hakkın suretin gördük iyan,
Men’ idemez bizi haktan zahidin efsanesi!

Ehli aşkın gözüne yeksan görünür daima
Ma2beti abid ile hem rahibin büthanesi..

Kevseri la’li lebin nuş etmeyen Hızr ise ger
Abı hayvan içse dahi gelmez anın kanesi.

Sırrı ekber sahibidir sırrı meyhanem benim;
Her taraftan cezbeder aşıkları humıhanesi..

Varlığın derdine sofi; ister isen ger ilaç,
Kati nafidir sana sakimizin peymanesi!

Sat hezaran canım olsa cümlesi sana feda;
Sen yetersin can bana ey canımın cananesi!

ÇELEBİ ŞEYH İSMAİL İ MAŞUKİ

* * *

Senin hüsnündür ey dilber, bu aşk ehlin eden hayran,
Senin Aşkın şarabıdır  ciğerleri eden büryan!

Mezahirde kamu yüzden cemalindir salan pertev,
Olur aşık kamu eşya, anınçün hüsnüne hayran.

Senin zatındürür mescut, ana cümle eder secde,
Mesacitte eğer aşık, kilisada eğer rühban.

Senin aşhındürür  ancak bu alemde eden cilve;
Gehi aşık, gehi ma’ şuk, gehi ayık, gehi sekran!

Ne surette zuhur etsen seni arif bilür şeksiz,
Melaik sureti olsun ve ger perri ve ger insan!

Veli insan gibi mazhar olimaz zatına hergiz
Ki anı suretin üzre çü halkettin edüp ihsan.

Veli insan gerek kamil ki ola sana ayine;
Değildir sureti insan, ola hem sireti hayvan!

Hakikat ehline vechin iyan ender iyan oldu;
Cemalin çeşmi münkirden ne gam ettin ise pinhan!

Şu dil kim duymıya aşkın, şu göz kim görmiye veçhin:
Biri sengü biri a’ma buna natıkdürür kur’an..

Tutuptur kuyi gerdunu seraser nalei uşşak,
Çıkuptur kullei çerha feganü nalei mestan!

Senin derdindürür derman bu aşk ehlin belasına,
İlac etmez ana hergiz tabib olsa eğer Lokman!

İçenler camı aşkından geçerler kendü varından
Kim içerse bu şerbetten anın işi olur asan..

ŞARBAN AHMET

Kalbin Allah olduğiçün suretin Rahmandır;
Kim Mükevvin ismin ey meh, haliki ekvandır.

Surete nispet mugayir  görünür eşya kamu,
Lakin ol ma’ni yüzünden cümlesi bir candır..

Ayni Hak oldu vücudum, kaçma ey Hak sureti;
Hak ile Hak olagör , gel vehmi ko, Şeytandır..

Nuş kıldı çünki ruhum şol şarabı aşkını
Mest olup yitürdü kendin, baki ol sultandır.

Kim ki aşk ile vücudun bildi vü buldu bu gün
Kendü kendözün yitürmedi ; ulu sultandır.

ŞARBAN AHMET

Eyle ilmullah ile Hakka niyaz,
İlm ile ta ki sana keşf ola raz..

ŞARBAN AHMET

Ey talip olan aşık seyretmeye cananı
Dikkatla temaşa kıl her gördüğün insanı!

Ayinei insani bil sureti Rahmandır,
Bu ayineye gel bak; gör anda o sultan!

Surette görünmez can ger derse münafıklar;
Sen cana nazar kılsun görmek dileyen anı!

Mahbub Temaşasın men’eyler imiş münkir;
Kör güzlerinin yoktur nuru, göremez anı!

Sen nuri dilaradan göz yumsa nola zahit?
Huffaş gözü görmez hurşidi dirahşanı!

Ben hatemi la’linden bir zerre haber bulsam
Bir habbeye almazdım sat mülki Süleymanı..

Esrar sözün “Ahmet” keşfeyleme nidana;
Hayvana mahal görme serçeşmei hayvanı!

ŞARBAN AHMET

Görmeyen can Yusüfun ken’anı bilmez kandedir!
Öz vücudu mısrının sultanı bilmez kandedir!

Cehdedüp tavrı beşerden çıkmayan talip bu gün;
Kaldın isyan içre ol nisyanı bilmez kandedir!

Cismü canın sırrını fehmetmiyen avareler
Gerçi aşıktır veli cananı bilmez kandedir!

İçmeyen vuslet şarabın yar elinden dembedem
Benzer ol mahiye kim ummanı bilmez kandedir!

Sırrı canı bilmeyip seyreyliyen sergeşteler
Devreder dervan ile dervanı bilmez kandedir!

Mübtelayı aşk olup cananesini bilmeyen
Derd ile dermandadır dermanı bilmez kandedir!

Can kulağile işit “ Ahmet “ muhammed nutkudür:
Kendi nefsin bilmeyen Rahmanı bilmez kandedir!

ŞARBAN AHMET

* * *

 

Noldu bu gön lüm, noldu bu gönlüm?
Derdü gamile doldu bu gönlüm.
Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm;
Derdine derman buldu bu gönlüm;

Yan ey gönül yan, yan ey gönül yan;
Yanmadan oldu derdine derman;
Pervane gibi, pervane gibi
Şem’ine aşkın yandı bu gönlüm!

Gerçi ki yandı, gerçeğe yandı,
Rengine aşkın cümle boyandı.
Kendude buldu, kendude buldu,
Maksudunu hoş buldu bu gönlüm.

Sevadı azam, sevadı azam;
Belki olubtur Arşı muazzam,
Meskeni canan, meskeni canan.
Olsa acep mi şimdi bu gönlüm?

Seyri billahtır, seyri billahtır;
Fenafillâhtır, limeAllahtır;
Ayinesinde, ayinesinde
Girdi sivayı buldu bu gönlüm;

El fakru Fahri, el Fakru  Fahri;
Dimedi mi  ol alemler fahri?
Fahrini zikrin, fahrini zikrin.
Mahvü fenada buldu bu gönlüm.

Bayrami imdi, Bayrami imdi
Bayram edersin yar ile şimdi !
Hamdü senada, hamdü senada.
Bayram edüptür yar ile gönlüm.

 HACI BAYRAM VELİ

 

1|2|3|4|5|6