Aşikardır
Zat-ı Hak “BEN”liğidir
var olan, Düşünürsün
ki varsın, Zat-ı
Hak’tır varlığın, AHMED HULÛSİ * * * Bahr-i
vahdet kaplamıştır kaffe-i mahluka bak İnd-
Sani’de bütün mahluk TEK bir NOKTAdır NOKTAdan AŞK zav-ı şems -asa edüp kendin ayan Aşkıdır
insana, kamil namını tevcih eden Aşkıdır
rüsva eden nefsin tekebbür tavrını Ehl-i
aşkın gam-küsari bil ki çeşmi yaşıdır Hasret-i
maşuk, Ken’an aşıkı
giryan eden KENAN RİFAİ Sana
insan, zaman, kainat aşık Bülbül
öter, dağlar inler, su çağlar, İns-ü
can cümle mevcut, bir alettir, Bilen,
hem söyleyen, hem işleyen KENAN RİFAİ * * * Ey
mir’at-ı mücella, ben, “SEN”
imişsin; Kesret
ile vahdet dediğim hepSEN imişsin, Tam
kendimden kendime yol buldum derken, MÜBECCEL SÖNMEZ * * * Çok
basite indirip, en zoru sordun!.. CAMİ’de “saf” olup, namaza durduk... Öğretip
gösterdin, ne varsa Bizde.. AYŞEGÜL KAYTAZ * * * Aşk
imamdır bize, gönül
cemaat, Gönül
secde kılur DOST mihrabında Beş
namaz tertibi bir vakkte geldi Şeriat
der sakın şartı bırakma Doğruluk
bekleyen dost eşiğinde Bir
kimse dinine hilaf demeziz DOST yüzün görücek şirk yağmalandı Yunus
öyle esirdir DOST eşiğinde YUNUS EMRE Sensin
bize bizden yakın, görünmezsin hicap nedir... Sen
eyittin Ey Padişah,” Yehdillahu limen yeşa”... Rahimdürür
senin adın, Rahimliğin bize dedin, Kani
bu mülkün sultanı, bu ten ise, kani canı, Yunus
bu göz anı görmez, görenler hod haber vermez YUNUS EMRE İlim,
ilim bilmektir; ilim kendin bilmektir İlim
okumadan murad, kişi Hak’kı bilmektir Okudum
bildim deme, çok taat kıldım deme; Yirmi
sekiz hece, okursun uçtan uca! Yunus
Emre der, hoca, gerekse ver yüzümce YUNUS EMRE Gerçek
aşık oldun ise, cihan nakşi nendir senin?. Humhane
ile puthane, mescit olmuş gerçek cane; Sen,senliğin
terkin urgil, gel o dine gönül vergil; Yeyip,
yedir gel fakire, eksilirse Allah vere, Gör
göç yolundan kamusun, terket bu dünya kaygısın, Gel
gidelim dosttan yana nedi,r
cevabın çün bana, Yunus
Al aşk badesinden, kat’i iksir olmuş gibi YUNUS EMRE Canlar
CAN’ını buldum, bu canım yağma olsun. Ben,
benliğimden geçtim, gözüm hicabın açtım, Taalluktan
üzüştüm, ol DOST’tan
yana uçtum İKİLİKTEN usandım, BİR’lik hanına kandım, Varlık,
çün sefer kıldı, DOST
ondan bize geldi, Geçtüm
bitmez sağınçtan, usandım yazu kıştan, Yunus
ne hoş demişsin, balu şeker yemişsin, YUNUS EMRE Hakikat bir denizdir, şeriat
onda gemi, Hakikat
erenlerin şer ile bilmediler; Çoklar
gelmiş kapıya, şeriat tutmuş
durur; Dört
kitabı şerh eden, hakikatte asidir; Şeriat
oğlanları, bahsedip dava kılur; Ödünü sıdır, eğer bu yola girdin ise, Yunus
nefsin öldür, bu yola geldin ise; YUNUS EMRE İster
idim Allah’ı ,buldum ise ne oldu?.. Erenler
meclisinde, ben bir pare gül idim, Danışmentle
alimin, medresede bulduğun, Erenler
meydanında yuvarlanır top idim, İşit
Yunus’u işit, yine derviş oldu o, YUNUS EMRE Yanmayınca
AŞK od’una, kimse canan mı
bulur. Gece-gündüz
gözyaşıyla zaru giryan olmayınca “Len
tenalü birre hatta tünfiku” dedi Huda Kaali
kıylden geçmeyince, kimse hale ermedi Bu
tarikat potasından, sızuban kal olmayan, Bırakıp
davayı Yunus, aşıka mana gerek YUNUS EMRE Seversem
ben seni candan içeri Nereye
bakarsam dopdolusun O
bir dilber durur yoktur nişanı Beni
bende demem, bende değilem, Tecelliden
nasip erdi kimine Kime
didar gününden şu’le değse Şerat
tarikat yoldur varana Süleyman
kuş dilin bilir derler Unuttum
din diyanet kaldı benden Dinin
terk edenin küfürdür işi, Miskin
Yunus gözü tuş oldu sana YUNUS EMRE Şeriatın
gemidir, Hakikat deryasıdır YUNUS EMRE Behey
kardaş Hakk’ı bulam mı dersin, Tarikat sırrına
varam mı dersin, Özenirsen
gardaş, tavhide özen. Hiç kendi kendine
kaynarmı kazan Değme
kişi gönül evin düzemez Tarikat
ummandır dalıp yüzemez, Aşkım galip
geldi yüreğim harlar Behey
Yunus sana söyleme derler YUNUS EMRE Bir
kez gönül yıktın ise Yol
oldur ki doğru vara, YUNUS EMRE Bana
namaz kılmaz diyen, ben kılarım namazımı YUNUS EMRE Dervişlik
olaydı tac ile hırka YUNUS EMRE Ete
kemiğe büründüm YUNUS EMRE Aşık
kendiliğinden kıyar mı bu tatlı cana Oruç, Namaz, haccu zekat, zühd ü taat kadru berat Ar u namus verdim yele, melametlik aldım ele YUNUS EMRE
|
|