Zahidliği sanır idim hoş hüner amma.
Aşk gibi hüner yok imiş insana münasip!..

Yağmalasa hep varımı aşk, zerre komasa
Ansız olamaz çün kişi, irfana münasip

Zikreyle heman leylü nehar durma çalış ki
DOST vaslı olur zakir-i hayrana münasip

Kuddusi’ye derler ki, niçin uzlet edersin;
Oldur ki firar aşıkı canana münasip.

AHMED KUDDUSİ

Sen, sende gözet Hakk’ı heman gezme yabanda
Kendinde iken, sen onu gayride ararsın...

Na ehle sakın derdini bildirme hazer kıl,
Pes şişei esrarını destinle kılarsın.

Divane gönül kadrini var söylece bil kim
Kuddusi’i sedef, sen anın içindeki dürsün!

AHMED KUDDUSİ

Süluk ahvalini salik, yola gidip gelenden sor,
Eğer dalgıç olam dersen, bu deryaya dalandan sor!..

Tarikat sırrını sorma muheddisten, müderristen;
Hakikat ilmini dersi Huda sından alana sor!..

Bilmez ehli zahir, ehli batın bildiğin zinhar;
Sorar isen anı ayn-el yakın Hakk’ı bilenden sor!..

Bu bir ilmi ledunni kim, bilen dimez diyen bilmez,
Bilur arif bu ilmi kim, yürü anı menenden sor!..

Bu Kuddusi’leyin cahil müdai çokturur zira,
Visalin tarzını, mürşid olup, vasıl olandan sor.

AHMED KUDDUSİ

Hak ilminde bu alem, bir nüha imiş ancak;
Ol nüshada bu adem, bir nokta imiş ancak!..

Ol noktada gizlidir nice nice bin derya;
Bu alem o deryadan bir katre imiş ancak!..

Ademliğini her kim bulduysa odur Adem,
Yoksa görünen suret bir gölge imiş ancak!..

Kim ol deme buldu yol, vasletti Niyazi ol;
Naci denilen fırka, bu zümre imiş ancak;

NİYAZİ MISRİ

Derman aradım derdime, derdim bana derman imiş,
Bürhan aradım aslıma, aslım banma bürhan imiş!..

Sağı solu gözler idim, DOST yüzün görsem deyu,
Ben taşrada arar idim, ol can içinde CAN imiş!..

Öyle sanırdım, ayrıyem; DOST ayrıdır, ben gayrıyem
Benden görüp işiteni, bildim ol canan imiş!..

Savm-u salat hac ile sanma biter zahid işin,
İNSAN-I KAMİL olmaya, lazım olan İRFAN imiş...

Mürşid gerektir bildire, Hak’kı sana hakk-el yakın
Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş

Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğratır
Mürşidi, kamil olanın yolu gayet asan imiş.

İşit Niyazi’nin sözün, bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak’tan açık bir nesne yok, gözsüzlere görülmezmiş!

NİYAZİ MISRİ

Nadanı terketmeden yaranı arzularsın
Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın.

Man arefe nefsehu, fakat arefe rabbehu
Nefsini sen bilmeden, sübhanı arzularsın.

Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan 
İçindeki kenz’i biyanı arzularsın.

Taşra üfürmekle yalazlanır mı ocak?
Yüzün Hakk’a dönmeden ihsanı arzularsın.

Dağlar gibi kuşatmış BENLİK günahı seni
Günahını bilmeden, gufranı arzularsan.

Cevizin yeşil kabını yemekle tat bulunmaz
Zahir ile ey fakih Kur’anı arzularsın.

Şerbeti  sen içmeden sarhoş u mest olmadan
Nice hakkın emrine fermanı arzularsın.

Gurbetliğe düşmeden mihnete sataşmadan
Kebap olup pişmeden püryanı arzularsın.

NİYAZİ MISRİ

Canını terketmeden
Cananı arzularsın,

Zünnarını kesmeden
İymanı arzularsın.

Karıncalar gibi sen
Ufak ufak yürürsün,

Meleklerden ileri
Seyranı arzularsın.

Var Niyazi yürü,
Atma okun ileri,

Derdiyle kul olmadan,
Sultanı arzularsın.

NİYAZİ MISRİ

Zat-ı Hak’ta mahrem-i irfan olan anlar bizi,
İlm-i sırda bahri bipayan olan anlar bizi.

Bu fena gülzarına bülbül olanlar anlamaz,
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi.

Dünye-vü-ukbayı tamir eylemekten vaz geçmişiz,
Her taraftan yıkılıp viran olan anlar biz.

Biz şol abdalız, bıraktık eğnimizden şalımız
Varlığı ndan soyunup uryan olan anlar bizi.

Kahr-u lutfu şey-i vahid bilmeyen çekti azap,
Ol azaptan kurtulup Sultan olan anlar bizi.

Zahide ayık dururken anlamazsın sen bizi,
Cür’ayı safi içip mestan olan anlar bizi.

Arifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanmaki hayvan olan anlar bizi.

Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi.

NİYAZİ MISRİ

Sağ ü solu gözler idim
Dost yüzünü görsen deyü

Ben taşrada arar idim,
Ol can içinden canan imiş.

Savm-u salat-ı hac ile
Sanma biter zahid işin,

İnsan-ı kamil olmaya
Lazım olan irfan imiş.

Nerden gelir yolun senin
Ya nereye varır menzilin,

Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvan imiş.

İşit Niyazinin sözün
Bir nesne örtmez hak yüzün

Hak’tan ayan bir nesne yok,
Gözsüzlere pinhan imiş.

NİYAZİ MISRİ

Şehr-i hakikattır adı Hak sırrını anda kodu
Ol sırra vakıf olanı Hak eyledi mihman kamu.

Olmaz onlarda fest Buğz-u kibr-ü inad,
Cümle biliş, yok asla yad birbirine ihvan kamu.

Özleri canlardan aziz sözleri baldan leziz,
Yok anda sen, ben, siz, biz birlikte yeksan kamu.

Şehre mürsel gelmedi anları davet kılmadı
Anlar yolu yanılmadı evsafları Kur’an kamu.

Hak mezhebi mezhepleri, deryayı zat meşrepleri,
Hasıl kamu matlapları kadr içredir her an kamu.

Yoktur onlarda ihtilaf günden ayandır bi-hilaf,
Her işleri hakka muzaf ruh eylemiş yezdan kamu.

Terkeylemişler kıyl-ü kal lal olmuş onlara bu dil
Her halleri hakka delil hep mazhar-ı Rahman kamu.

Dünyaya anlar gelmedi geldiysede eylenmedi
Şeytan onları görmedi anda olan pinhan kamu.

Ana girerse bir kişi gider gönülden teşvisi
Başına bu devlet kuşu konar olur sultan kamu.

Her kim ki ol şehre gelir her korkudanazad olur,
Yollarda bellerde kalır dev ve peri şeytan kamu.

Dar-ül emandır ol şehir lakin girer yüz binde bir
Sanma ana dahil olur Hur-u melek rıdvan kamu.

Ehline anlar bellidir zira bilir bir ellidir,
Her birisi ahsen sıfat her müşkile bürhan kamu.

Var semme vechullahı bul ta görüne sana bu yol
Senden sana eyler sefer kim edesin seyran kamu.

Candan riyazat-ı ta’ab çeksin anı edip talep
Olur riyazatın sonu dertlerine derman kamu.

Gel tende koma canını a-laya çık bul kanını
Layık mıdır insana kim yer ola zindan kamu.

Tut Niyazi’nin sözün bunda aç gör can gözün,
Bir gün gidersin ansızın görmez seni giryan kamu.

Var ol hakikat şehrine er anda hakikat sırrına,
Dolsun senin de gönlüne derya olup irfan kamu

NİYAZİ MISRİ

Çünkü bildim mü’minin kalbinde Beytullah var
Niçin izzet etmedin ol evdeki Allah var.

Her ne var ademde var ademden iste hakkı sen,
Olma iblis-i şaki ademde sırrullah var.

Pes enel hak defterinden al sebk ey zat-ı hak,
Dem be-dem batıl tasavvur etme hakkullah var.

Yılda bir kez hac olursa Kabe’de ey hacegan,
Gir gönüller kabesine nice hacculah var.

Zahidin dilinde zikri var ise çün la ilahe
Aşıkı sadıkların kalbinde illallah var.

Pehlivandır şol kişi ki nefsini katleyledi,
Hep erenler meclisinde ana eyvallah var.

Kimseye ta’netme ey dil sırrı hakka vakıf ol,
Cümle eşya nur-u haktır sanma gayrullah var.

Kenz-i mahfidir hakikat ey Nesimi ebsem ol,
Sırrını faş etme bu yolda çok gümrah var.

NESİMİ

Dil penah-ı Kibriya’dır yıkma gönlün kimsenin,
Genç-i esrar-ı Hüda’dır yıkma gönlün kimsenin.

Zat-ı kudretle yapılmış Sun-i Mevladır gönül,
Mülk-ü Hak dar-ül bekadır yıkma gönlün kimsenin.

Kalb-i mü’min beyt-i Rahman Haccı ekber andadır,
Secdegah-ı Mustafa’dır yıkma gönlün kimsenin.

Ey Nesimi kendi vahdet-hanesidir bu gönül
Cilvegah-ı evliyadır ykma gönlün kimsenin.

NESİMİ

Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazsam;
Cevheri lamekan benem, kevnü mekana sığmazam!..

Arşı ferşi kaf’u nun, bende bulundu cümle çün;
Kes sözüni uzatma kim şerhü beyana sığmazam!..

Kevnü mekandır ayetüm, ZAT’a gider bidayetüm;
Sen bu nişan ile beni bil, ki nişana sığmazam!..

Kimse gümanu zann ile, olmadı Hak ile biliş;
Hak’kı bilen bilür ki, ben zannı gümana sığmazam!..

Surete bahu maniyi, suret içinde tanı kim;
Cism ile can BEN’em veli, cismü cana sığmazam!..

Hem sedefem hem incüyem, Haşru sırat esenciyim;
Bunca kumaşu raht ile, ben bu dükkana sığmazam!..

Genç-i nihan benem ben, uş, yani iyan benem ben uş;
Cevheri kan benem be uş, bahre ve kane sığmazam!

Gerçi muhiti a’zamem, adem adumdur ademem;
Dar ile kün fe kan benem, ben de mekana sığmazem!

Can lie hemcihan benem, dehr ile hemzaman benem;
Gör bu latifeyi kim, ben dehrü zemana sığmazam!

Encüm ile felek benem, vahyi bilen melek benem;
Çek dilünü ve ebsem ol, ben bu lisana sığmazam!

Zerre benem, güneş benem, Çar ile pencü şeş benem;
Sureti gör, beyan ile bil kim ben bu sana sığmazam!

Zat ileyem, sıfat ile, Kadr ileyem Berat ile;
Gül şekerem nebat ile, beste dehana sığmazam!

Nar benem, şecer benem, Arş’e çıkan hacer benem;
Gör bu adın zebanesin, ben bu zebana sığmazam!

Şems benem, kamer benem, şehd benem şeker benem;
Ruhi revan bağışlarım, ruhi revana sığmazam!

Gerçi bugün Nesimi’yem, Haşimiyem, Kureyşiyem;
Bundan uludur ayetim, ayetü şana sığmazam!

NESİMİ

 1|2|3|4|5|6