» 01-  50
» 51- 100
» 101-150
» 151-200
» 201-250
» 251-300

» 301-350
» 351-400
» 401-450
» 451- 500
 

Bunları Biliyor musunuz V


 201- Kanser tedavisinde yeni umut: Üzüm çekirdeği

Üzüm çekirdeği özünden elde edilen bir maddenin kansere karşı etkili olabileceği ve lösemi gibi kan kanseri türlerini tedavi edip önleyebileceği ortaya çıktı.
Amerikan Clinical Cancer Research (Klinik Kanser Araştırması) dergisinde yayınlanan raporda, laboratuvar testlerinde çekirdekteki maddenin 24 saat içerisinde sağlıklı olanlara zarar vermeden lösemi hücrelerinin yüzde 76'sını öldürdüğü açıklandı. The Australian'da yer alan bilgilere göre, yürütülen çalışma sırasında, üzüm çekirdeğinden elde edilen maddenin kanserli hücrelerin intihar etmesine yol açtığı gözlemlendi. Ayrıca bu maddeyi çekirdekten ayrıştırma yolları da belirlendi. Daha önce yapılan başka çalışmalarla da benzer sonuçlar elde edilmişti.

Kaynak; zaman.com

06/01/2009

202- Zapping yapmak epilepsiyi tetikliyor

Televizyon kanallarını sürekli değiştirmenin halk arasında sara olarak bilinen epilepsi hastalığını tetiklediği, bu nedenle hastaların zapping yapmaktan kaçınması gerektiği belirtildi.
Özel Bursa Bahar Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Turgay Göncü, bir sara hastasının iyi aydınlatılmış odada TV'yi mutlaka 2,5 metre mesafeden izlemesi gerektiğini ifade etti. TV izlerken zapping yapmanın 'beyinde fotosensitif epilepsi'ye yol açtığını söyleyen Göncü, TV ve bilgisayar başında saatlerce kalmanın psikoloji ve aile yapısını da olumsuz etkilediğini kaydetti

Kaynak: habervaktim.com

07/01/2009
 

203-Sentetik ayakkabıda kanser tehlikesi

İzmir Ayakkabıcılar Odası'nın Ege Üniversitesi'nde (EÜ) yaptırdığı analiz, deri görünümlü sentetik ayakkabıların akciğer, karaciğer ve böbrekte tümöre yol açtığını ortaya çıkardı.
Sentetik ayakkabıların, kimyasal zararlarının yanı sıra ortopedik uyumsuzluk gösterdiği belirtildi. Ayakkabıcılar Odası, deri görünümlü sentetik ayakkabıları EÜ Mühendislik Fakültesi Deri Mühendisliği Bölümü'nde giyim hijyeni ve konforu açısından analiz ettirdi. Bu tür ayakkabıların tüm parçalarının sentetik materyallerden üretildiği ve bazılarında ise PVC kullanıldığı tespit edildi. Ayakkabıların analizini yapan Deri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özcan Sarı'nın hazırladığı raporda şu ifadeler yer aldı: "Bu kimyasalların çoğunun nihai sonucu akciğer, karaciğer ve böbrek gibi hayati organlarda tümör oluşumu ve kanserdir."
Türkiye'de insanların yüzde 80'inin 10 yıl sonra mantar sorunuyla karşılaşacağını iddia etti. Tahlile giden ayakkabıların tamamının ithal ve imitasyon olduğunu kaydeden Güzel, hammaddesi belli olmayan ayakkabıların ayak yoluyla vücudu çürüttüğünü savundu. Hava almayan, ayağı terleten bu ayakkabıların Türkiye'de 'deri' diye satıldığını söyleyen Güzel, şöyle konuştu: "Şehir merkezlerinde, hiper ve gross-marketlerde satılıyor. Vatandaş aldatılıyor. Vatandaşın sağlığıyla oynanıyor. 'Deri ayakkabı 30-40 lira' diye yazıyorlar ama tamamı imitasyon." Deri ayakkabı 40 TL'den aşağı üretilemez" dedi.

Kaynak: zaman.com

10/01/2009

 

204-Oyun oynamayan çocuk, başarısız oluyor

Oyun oynayamayan çocuklar inatçı ve mutsuz oluyor. Son yıllarda oyun dönemini tamamlayamamış çok fazla sayıda çocukla karşılaştıklarını dile getiren uzmanlara göre, dışarıda oyun oynamamış içeri tıkılı kalmış bir çocuk paylaşmayı bilmiyor, saldırgan oluyor.
Halbuki 3 ile 6 yaş arası oyun dönemidir. Oyun döneminde paylaşmayı, sıra beklemeyi, kazanmayı, kaybetmeyi öğrenir ve dünyanın kendi etrafında dönmediğini görür. Oyun döneminde yeteri kadar oyun oynayamayan, enerjisini harcayamayan çocuk inat döneminden çıkamaz.


Kaynak: zaman.com

12/01/2009
www.sufizmveinsan.com

 

205-Kan şekeri hafızayı etkiliyor

Amerika'daki Columbia Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, kan şekeri yani glikoz seviyesinde artışların, beynin hafızayı oluşturan hipokampüs bölgesine etki ederek, hafızayı olumsuz bir şekilde etkileyebildiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, kan şekeri, yani glikoz seviyesinde orta seviyede bir yükselme olması halinde bile etkilerin ortaya çıktığını belirtti. The New York Times'da yer alan bilgilere göre, 240 yaşlı üzerinde yapılan inceleme sonucunda, artan glikoz seviyesinin, hafıza ile ilgili bölgedeki beyinsel kan hacmi veya akışını azalttığını ortaya çıkardı. Bu bulgunun yaşa bağlı idrak ve zihinsel gerilemesinin sebebine de açıklık getirdiği söyleniyor, çünkü yaş ilerledikçe glikoz düzenlemesi kötüye gidiyor. Araştırmanın dışında yer alan başka uzmanlar da sonuçların sadece yaşlılar için önemli olmadığını ve aşırı kilolu veya diyabet hastası genç ve çocukların da risk altında olduğunu gösterdiğini söyledi. Bu görüş daha önce yapılan başka araştırma sonuçlarını da destekler nitelikte. Uzmanlar fiziksel aktivitenin glikoz düzenlemesine yardımcı ve diyabete engel olması sebebiyle egzersiz tavsiyesinde bulunuyor.

Kaynak; zaman.com

14/01/2009

206- Çocuğunuzun miyop olmaması için, bırakın dışarıda oynasın

Yapılan bir araştırmaya göre, dışarıda, açık havada oynamak çocuklarda miyop (uzağı görememe) oluşma riskini azaltıyor. Her gün dışarıda geçirilen iki-üç saat miyop riskini yarıya indiriyor.
Elde edilen bulgular, miyopun kısık ışıkta bilgisayar kullanmak, televizyon izlemek veya kitap okumaktan kaynaklandığı teorisine zıtlık gösteriyor ve açık havada geçirilen zamanın daha mühim bir faktör olduğunu öne sürüyor. Miyop genelde çocuklukta ortaya çıkıyor, ancak pek çok yetişkinin göz sağlığı ofis ortamında çalışmaya başladıktan sonra bozulmaya başlıyor.
Daily Mail'de yer alan bilgilere göre, Avustralyalı uzmanlar güneş ışığının gözün bozulmasına engel olan bir çeşit kimyasal salınımını harekete geçirdiğini öne sürüyor. Avustralyalı uzmanlar farklı etnik kökenlerden gelen çocuklar üzerinde yaptıkları inceleme neticesinde, göz bozukluğu oranının en düşük olduğu Avustralyalı çocuk grubunun, dışarıda en fazla vakit geçiren grup olduğunu belirledi. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Prof. Ian Morgan, şehirlerde yaşayan çocuklarda görülen miyop vakalarının hızla arttığını ve en önemli etkenin açık havada geçirilen zamanın azalması ile ilgili olduğunu vurguladı. Ayrıca açık havadaki daha parlak ışığın dopamin salgısını harekete geçirdiğini ve bu hormonun göz şekli bozukluğu ve miyop oluşumuna engel olduğunu da sözlerine ekledi. Amerika ve Hindistan'da yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar gösterdi.


Kaynak; zaman.com

16/01/2009

207- ilginç sorular

1) Zamanın Gavsı olarak gösterilen Hz. Mevlâna’ nın “Bugün Ahmed benim ama dünkü Ahmet değil” sözü açıkça “gaflet” içinde söylenmiş denilmektedir.
Bu kelâm acaba ne gibi mantıksal bir bütünlük içeriyor?

2) Kevser Suresinde 'ebter' kelimesi direkt olarak 'Hû' ya bağlanmaktadır. Neden ki?

3) “Kur’an’ın sırrı Fatiha’da, Fatiha’nın sırrı başındaki 'B' dedir.” Hz.Ali' ye ait bu söz esasen her şeyi açıklamaktadır. Bunun 'İyyake nabüdü' ayeti ile bir bağlantısı var mıdır?.
 

17/01/2009

 

208-Öksürük şekli kişinin hangi hastalığa yakalandığını ele veriyor.

Dahiliye uzmanı Dr.Serdar Altın, öksürüğün basit bir soğuk algınlığının habercisi olabileceği gibi astım, boğmaca ve krupta gibi hastalıklarında belirtisi olabileceğini kaydetti. Öksürüğün boğazı ve solunum yollarını temizleyen bir refleks olduğunu ifade eden Altın, "Basit soğuk algınlığına bağlı öksürükler bir kaç gün içinde kesilir. Ancak uzun sürek öksürük bronşit, zatürre, astım ve krupta gibi hastalıklarda görülülür. Eğer öksürüğünüz ara arada olsa 1 aydan fazla sürüyorsa ihmal edilmemeli mutlaka uzman bir hekime başvurulmalıdır" dedi.
Öksürük şekillerinin kişinin hangi hastalığa yakalandığını ele verdiğini dile getiren Altın "Hastalığa bağlı olarak çeşitlii öksürük şekilleri vardır. Ancak en sık görülen öksürük şekilleri havlama tarzı, iç çeker gibi ve göğüste ötme şeklinde görülen öksürüklerdir. Bu öksürük tarzları ciddi hastalıkların belirtisi sayılır. Havlama tarzı şeklindeki öksürük krupta, iç çeker gibi öksürük boğmaca, göğüste ötmeyle birlikte görülen öksürük ise astımın habercisi olarak kabul edilir." şeklinde konuştu.
Çocuklarda öksürüğün ihmal edilmemesi gerektiğini kaydeden Altın şu uyarılarda bulundu: "Çocuklarda sık görülen ve bir nefes borusu iltihabı olan kruptaya dikkat edilmemeli. Çoğunlakla virüslerin neden olduğu soğuk algınlığının ses kutusu ve nefes borusan indiği taktirde yetişkinlerde ses kısıklığı, gıcık ve öksürüğe yol açıyor. Çocuklarda ise nefes borularının daha dar olması nedeniyle ödem, iltihap ve daralmaya sebep oluyor. Bu sebeple çocukların bir an önce tedavilerinin yapılması ve ihmal edilmemesi çok önemlidir."

Kaynak; cihan haber
 

19/01/2009

 

209- Hangi bitki yağı neye iyi geliyor?

Çörekotu yağı: Antioksidan ve iltihabı önleyici özelliği var.
Üzüm çekirdeği yağı: Omega-6 yağ asidi olan linoleik asit bakımından zengindir. Yağ en az yüzde 69 oranında vücuda yararlı linoleik asit taşımaktadır.
Ceviz yağı: Bu yağı tüketen 793 kişi üzerinde Fransa'da yapılan bir çalışmada bu kişilerde kalp sağlığını koruyan HDL kolesterol düzeylerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Omega-3 yağ asitlerinin kalp ve damar sağlığının korunmasında ve iltihaplarda pozitif etkiler oluşturduğu görülmüştür.
Aspir tohumu: Vücuttaki yağ oranını azaltarak, daha küçük yağ moleküllerine dönüştürmektedir. Metabolizmayı hızlandırarak, yağ ve kas dengesini düzenleyip zayıflamaya yardımcı olur.
Keten tohumu yağı: İçerdiği Omega-3 yağ asidi olan alfa linolenik aside bağlı olarak kalp sağlığını koruyucu, koroner kalp hastalıklarını önleyici etki gösterir. Ülseratif kolit gibi iltihaplı hastalıkları önlemede de yardımcıdır. Keten tohumunun vücutta kolesterolün oluşmasını engellediği, kolesterolü düşürdüğü ve yüksek tansiyonu düşürmede yardımcı olduğu belirlenmiştir. Yorgunluğa, halsizliğe karşı enerji ve güç verir, bağışıklık sistemini güçlendirir.
Nar çekirdeği yağı: Güçlü antioksidan etkiye sahip olan nar çekirdeği yağı kalp sağlığını korumada yardımcıdır. Vücut direncini artırır. Sindirim sistemini koruyucu etkileri ortaya konulmuştur.
Kabak çekirdeği yağı: Prostat ve idrar kesesi şikayetlerinin azaltılmasında yardımcı olduğu pek çok araştırmayla gösterilmiştir.

Kaynak; zaman.com
 

22/01/2009

210-Zayıfı olan çocuğu bir başkasıyla kıyaslamayın

Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Üre, karne alan öğrencilerden bazılarının ergenlik döneminde olduğunu hatırlatarak, bu dönemdeki öğrencilerin derslerdeki başarısızlığının normal karşılanması gerektiğini kaydetti.
Ailelerin çok büyük beklentiler içine girmemesini isteyen Prof. Üre, "Birçok ailenin yaptığı en büyük yanlış çocuğunun zayıf getirmesini kendisinde bir eksiklik olarak görüyor. 'Benim ailemde zayıf alan yoktur. Bizim sülale çok başarılıdır.' gibi sözler çocukları olumsuzluklara iter. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar zayıf notlar yüzünden ailesini küçük düşürdüğü hissine kapılır. Evden kaçmalar ve intiharlar gibi istenmeyen hadiseler yaşanabilir." dedi.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden çocuk psikoloğu Aynur Sayım da karne nasıl olursa olsun ebeveynlerin çocuklarını sevdiklerini gösteren tepkiler vermesini önerdi.


Kaynak; zaman.com
 

24/01/2009


211- İlginç Sorular

1 - Gerçekte zerre ve kül var mıdır. Yoksa bir figür müdür?
2 - "Keşke anam beni hiç doğurmasaydı."
"Keşke Muhammedin Rabbi Muhammedi yaratmasaydı."
Bu iki hadisi nasıl değerlendirebilirsiniz?
Kaynak: Mevlâna' nın Fîhî Ma-fîh isimli eseri.

3 - Her Rasul Nebidir. Her Nebi Rasul değildir. Bu noktaları nasıl algılıyorsunuz..?

 

212-Demirin Vücuttaki Fonksiyonları

Demirin vücuttaki en önemli görevi hemoglobin yapımıdır. Vücuttaki demirin yaklaşık üçte ikisini barındıran hemoglobin kırmızı kan hücrelerinde bulunur ve vücudumuz için hayati olan oksijeni taşır. Ayrıca myoglobin yapımında rol oynayarak kaslarda kısa süreli oksijen depolanmasını sağlar.
Enerji üretimi ve protein metabolizmasına etkili bir çok enzim için demir gereklidir. Enerji üretimi hücrelerde mitokondri denilen bölümde yapılır. Bununla ilişkili olan sitokrom sistemi de demirli enzimlere ihtiyaç gösterir. Katalaz ve peroksidaz içlerinde en önemli olanlardır.
Demirin vücuttaki bir başka görevi de antioksidasyondur. Yani zararlı veya toksik olabilecek maddelerin zararsız hale dönüştürülmesi de demir yardımıyla olur.
DNA sentezi de demire bağımlı bir olaydır. Bu nedenle demir büyüme, üreme, yara iyileşmesi ve bağışıklık gibi pek çok olayda kilit fonksiyonlara sahiptir.
 

27/01/2009
 

213-Aspirin, karaciğeri ilaçların zararından koruyor

ABD'de "Clinical Investigation" adlı derginin son sayısında yayınlanan araştırmaya göre, Yale üniversitesinden uzmanlar, düzenli şekilde kullanılan aspirinin, alkol ve bazı ilaçların karaciğere ciddi zarar vermesini önleyebildiğini tespit etti.
Araştırmaya göre, karaciğerde tahribata yol açabilen mekanizma, aspirin tarafından engelleniyor. Araştırmayı fareler üzerinde yürüten uzmanlar, karaciğeri korumak için günlük doz gerektiği görüşünü ileri sürüyor. Uzmanlar, bu keşfin, çeşitli hastalıkların tedavisi için geliştirilmek istenen, ancak karaciğere zarar verdiği için deneme aşamasında terk edilen tedavi yöntemlerinin aspirinle karıştırılarak yeniden denenebilmesine kapı aralayacağını düşünüyor. Aspirinin kalp-damar rahatsızlıklarıyla bazı kanser türlerine karşı önleyici özellik taşıdığı doktorlarca kabul ediliyor.

Kaynak; aa.com
 

28/01/2009

214- KAYISI KANSERİ ÖNLÜYOR
İnönü Üniversitesinde yapılan araştırma, kayısının kanseri, karaciğer yetmezliğini ve kalp krizini önlediğini, alkolün olumsuz etkilerini ortadan kaldırdığı ortaya çıkardı.
Sindirim sistemi kanserlerinde kayısının çok önemli önleyici etkisi olduğunu gözlemlediklerini kaydeden Otlu, ''Deney hayvanlarına kayısı yedirdik. Kanser ilacı verdik. Kayısı ile beslenen grubunun diğer gruplara göre daha az zarar gördüğünü gözlemledik. Bu araştırmamız ABD'de önemli bir bilimsel dergide İngilizce yayınlandı'' dedi.
Karaciğer hastalıklarında kayısının olası etkileriyle ilgili de deney yaptıklarını belirten Otlu, ''Karaciğer hastalıklarında da kayısının çok önemli faydası olduğunu gözlemledik. Karaciğer yağlanmasını önlüyor'' diye konuştu.
Kayısının alkolün zararlarına etkilerini de araştırdıklarını ifade eden Otlu, ''Deney hayvanlarına alkol verdik. Bunun sonuçlarına baktık. Kayısıyla beslenenlerde üreme işlemlerinin alkolden dolayı zarar görmediğini gözlemledik'' dedi.

Kaynak; aa.com
 

30/01/2009

215-  İlginç Sorular

1. Gayet  yaşlı iki kişi birbirine rastlar. Biri diğerine sen ne zaman doğdun dediğinde, "Benim ailem bana güneşin batıdan doğduğu gün doğduğumu  söylediler" der.
(Hadis)
Bu hadisi nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

2. Güneşin batıdan dogması hadislerde sondan bir önceki alamet olarak anlatılıyor. Konu hakkındaki düşüceniz ne olabilir?

 

3. Bir ve çok aynı şeymidir?

31/01/2009

 

216- Gripken araba kullanmak, alkollü kullanmak kadar tehlikeli

Gripken araba kullanmanın, iki kadeh alkol aldıktan sonra direksiyon başına geçmek kadar tehlikeli olduğu bildirildi. Daily Telegraph gazetesindeki habere göre, İngiltere'de simülatör kullanılarak yapılan araştırmada, ağır soğuk algınlığı veya grip geçirirken araba kullananların tepki gösterme yeteneğinin, sağlıklı sürücülere oranla yüzde 10 daha az olduğu belirlendi.
Bu durumun, saatte 60 kilometre hızla giden bir hasta sürücünün fren yapmadan önce fazladan 2 metre daha gitmesine yol açtığı gözlendi. Araştırmada, gripken sürücülerin tehlikeleri de daha az algıladıkları belirtildi. Avustralya'da yapılan bir başka araştırmada iki kadeh alkolün tepki gösterme süresini yüzde 10 azalttığı saptanmıştı.

Kaynak; zaman.com

02/02/2009

217- Danimarka'da yapılan araştırma: Sağlıklı ömrün sırrı dindar olmak

İnancın sağlık üzerindeki etkisini araştıran bilim adamları, bir yaratıcıya inanan kişilerin hastalıkla mücadelede daha başarılı olduklarını ve daha uzun yaşadıklarını ortaya koydu. Aralarında tıp, psikoloji ve teologların da bulunduğu 30 Danimarkalı araştırmacı, yaptıkları çalışma sonucunda inanç ile sağlık arasındaki bağlantı şu sözlerle özetledi: Dindarlar, uzun ve sağlıklı bir hayat sürüyor.
Araştırma grubu üyelerinden Kopenhag Üniversitesi öğretim üyesi teolog Hans Raun İversen, ruh ve vücudun birbirlerini etkileyen iki varlık olduğunu ve bunun hayat sürelerine yansıdığını belirtti. İnsanın içinde yaşadığı bazı duyguları tam olarak ortaya koyamadıklarını ifade eden İversen, "Ancak din bu tür sorulara cevap vererek, ceset-ruh bağını kurmamıza yardımcı oluyor." dedi. Dindarların uzun hayat sırrını 'hayatı güzel görme ve olaylara pozitif bakmada' bulan İversen, "İnsanlar, inanç sayesinde karşılaştıkları bir zorluk ve hastalıkta yalnız olmadığını düşünerek güç alıyor. Bir atasözünde bu durum, 'umut varsa hayat vardır' olarak anlatılıyor. Son araştırmalar bu gerçeği bir kez daha gösterdi." diye konuştu.
Arhus Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Dr. Bobby Zachariae de uzun yıllar kanser hastalarının tedavilerinde psikolojik etkileri araştırdığını ve sağlam bir inanca sahip kişilerin hastalığın üstesinden geldiğini tespit ettiğini söyledi. Dindarlardan oluşan geniş bir sosyal çevresi olan kişilerin hastalık sırasında büyük destek aldığına işaret eden Zachariae, "Bu çevre sayesinde insan moral bulup daha sağlıklı ve uzun bir hayat yaşıyor. Optimist (iyimser) ve mutlu insanların sosyal çevreleri daha geniş oluyor. Hayata bakışta din önemli bir etken." dedi.
Kanserle Mücadele Merkezi'nden Christoffer Johansen ise dindar insanların alkol, uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklardan uzak durarak sağlıklı yaşama konusunda daha başarılı olduklarını dile getirdi. Johansen, inanç yönünden zayıf kişilerin alkol başta olmak birçok kötü alışkanlığa daha kolay bağımlı hale geldiğini sözlerine ekledi.

Kaynak; zaman.com

03/02/2009

218- Sanal âlemin kullanıcı sayısı 1 milyarı geçti

İnternet ölçüm firması comScore, dünya çapında internet kullanıcı sayısının bir milyarı geçtiğini duyurdu. Web'i en çok kullanan ülke sıralamasında Asya yüzde 41 ile birinci gelirken, Kuzey Amerika yüzde 28 ve Avrupa yüzde 18 ile ikinci ve üçüncü sırada yer aldı. PC Magazine'deki bilgilere göre, Avrupa'nın çoğunluğu nette İngilizce
konuşuyor olsa da en yaygın iletişim dili Çince. İnternet erişimi olan ülkeler arasında 179 milyon kullanıcı ile Çin birinci sırada. Onu
163 milyon kullanıcı ile Amerika takip etti. Japonya, Almanya ve Birleşik Krallık, ilk beşe giren diğer ülkeler oldu. Latin ülkelerinin
kullanıcı azlığı ise İspanyolcanın listede hayli gerilere düşmesine yol açtı. En çok ziyaret edilen siteler listesinde Google yüzde 77 ile
başı çekti. Onu yüzde 64,2 ile Microsoft, 55,8 ile Yahoo ve 27,1 ile Wikipedia da dahil olmak üzere tüm Wikimedia siteleri takip etti.

Kaynak; zaman.com

05/02/2009

219-İnternet oyunları artık Türkçe olacak

Türkiye'de sadece çocukları ve gençleri değil her yaştan insanı kendine bağlayan internet oyunları artık Türkçe dublajlı olacak. Tüm dünyaya oyun pazarlayan ve sektörün yüzde 65'ini elinde bulunduran Güney Kore menşeli K2 Network firması, Türkiye pazarına sürülecek yeni oyunlarda Türkçe dublaj kullanılacağını açıkladı.
Şirketin Türkiye müdürü Gülümser Baran, dublajın yanı sıra yeni oyunlarda Türk kültürüne ait lokal tema ve objelerin de kullanılacağını söyledi. Bugüne kadar dublajın eksikliğini hissetmediklerini söyleyen Baran, "Ancak Knight Online'ın çok ciddi bir kitlesi var. Bu kişiler oyuna girdiklerinde yabancı bir server'a bağlandıklarını unutarak Türkçe yazışmaya başlıyor. Ayrıca İngilizce olan oyunlarda çıkan sorunların oyuncuları zor duruma düşürdüğünü de biliyoruz. Bu sorunu çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Kaynak; zaman.com

06/02/2009
 

219- İlginç Sorular

1- Şehiterin ruhları arşın altında asılı nurdan kandillere sığınırlar. (Hadis)
Bu mübarek sözü nasıl değerlendiriyorsunuz?
2- Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.” Buhari Tıp5/1, Hanbel
Bu Hadisi şerif e göre Hz. Rasulûllahın ahlâkının beşeri bir ahlâka dayanmadığı ortaya çıkıyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

07/02/2009

220- Yarın ''Dünya Sigarayı Boykot Günü''

'Depresyon, anksiyete bozuklukları gibi ruhsal sorunların sigara bağımlıları arasında görülme sıklığının toplum genelinde göre daha yüksek'', ''sigara içme oranlarının, şizofreni hastalarında yüzde 90, bipolar bozukluk hastalarında yüzde 70, başka psikiyatrik bozukluğu olanlarda ise yüzde 45-70 arasında olduğu'' bildirildi. Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Dr. Şeref Özer, ''9 Şubat Dünya Sigarayı Boykot Günü'' dolayısıyla yaptığı açıklamada, dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon kişinin sigara ve tütün kullanımına bağlı hastalıklardan yaşamını yitirdiğini söyledi.

Kaynak; aa.com.tr

09/02/2009

 220-  Dikkat Ay tutulumu

Bugün 14.38 ay tutulumu var. Ay ve güneş tutulumları normaldir. Bu anlarda bir ibadet yapılması söz konusu değildir..
Ay tutulumları bir çok konuda duraklama getirir. Eski bir takım sıkıntıların geri gelmesine neden olabilir. Bunalım ve kriz vs gibi. Ay Aslanda tutuluma giriyor ancak bütün burçları etkileyebilir diyebiliriz. Sadece güneş tutulumu sırasında idrak artımı için dua edilir..Zira güneş bilindiği gibi idrak ve mantığı temsil eder.

 09/02/2009

221- Hücrelerin kanserle mücadele sırrı

Hücrelerin, tümör gelişimini engelleyen p53 isimli geni nasıl değiştirdiklerini keşfeden uzmanlar elde edilen bulgunun kanser tanı ve tedavisinde önemli bir gelişme olduğunu kaydetti. Singapur Dundee Üniversitesi tarafından yürütülen çalışma "Genes and Development (Genler ve Gelişim)" dergisinde yayınlandı. BBC'de yer alan bilgilere göre, otuz yıl önce keşfedilen p53 geni vücudun sağlığını korumada çok önemli bir role sahip ve (kanserden) zarar görmüş hücrelere kendilerini yok etmelerini emrediyor veya tedavi süresince çoğalmalarına engel oluyor. Kanser hastalarının yarısında bu gen ya zarar görmüş ya da pasif durumda oluyor; dolayısıyla kanserli hücreler serbestçe bölünüp çoğalabiliyor.
İnsanlar gibi p53 genine sahip olan zebra balığı üzerinde yapılan araştırmada p53 geninin sadece p53 proteini salgılamadığı; aynı zamanda bu proteinin bir başka türü olan ve "izoform" olarak da bilinen bir çeşit kontrol anahtarı oluşturduğu da ortaya çıktı. Söz konusu inceleme bu kontrol anahtarının p53 geninin kanser mücadelesine başlamasında mühim bir rol oynadığını gösterdi. Bu gen kanser tedavisinde hastalıklı hücrelerin yok edilmesinde önemli bir yere sahip, çünkü radyoterapi ve kemoterapi gibi yöntemler de kanserli hücreleri intihara teşvik etmek suretiyle işe yarıyor.
 

10/02/2009

222- Kontak Lens'de TV keyfi

Gelecek bilimcilerin tahminine göre,10 yıl içinde kontakt lens gibi göze takılan televizyonlar hayatımıza girecek. Teknoloji şirketlerine danışmanlık yapan “gelecek bilimcisi” Ian Pearson’ın öngörüsüne göre, 10 yıl içinde izlenebilecek olan “kontakt lens TV” vücut ısısıyla çalışacak. Kanal değiştirmek içinse sesli komut vermek ya da bir el işareti yapmak yeterli olacak. Pearson, “Bu televizyonu sabah gözünüze takacak, günün sonunda çıkaracaksınız” dedi. Future Laboratory (gelecek laboratuvarı) tarafından hazırlanan rapora göre, kontakt lens TV’de hangi programın izlendiği dışarıdan görülemeyecek.
LENS TV’nin yanı sıra, tele-vizyonda izlenen kişilerin duygularını izleyiciye ulaştıracak “dijital dövme”ler de 10 yıl içinde hazır olacak. Bu sayede macera filmi izleyenler oyuncularla aynı heyecanı duyacak, spor müsabakaları da daha interaktif şekilde takip edilebilecek.

 

12/02/2009

223- İlginç Sorular

1- Yeryüzü balığın sırtındadır cennete girecekler ilk olarak bu balığın ciğerinden yiyeceklerdir. (Buhari 3/51)

Efendimiz (sas) bu sözüyle neyi kast etmektedir?

2- Besmele ile bismillahiAllahuekber sözü arasında nasıl bir fark vardır?

3- Rüya içinde kan görülürse o rüya geçerli olmaz. Neden Acaba?

4- Ta ha suresinin 67 ayetinde der ki; ”Musa bilincinde korkuyu “ hissetti!
İlahi manadaki kitabı okuyan ulul aziym vasfında ki bir nebi-rasul’un sizce bu şekilde bir hisse kapılması mümkün mü?
Yoksa mecazen söylenmiş, farklı bir şey mi anlatılmak istenilmektedir?

14/02/2009
 

224- Gözyaşınızın kıymetini bilin!

Gözyaşı, gözün sağlıklı kalmasını ve göz kırpma hareketini yaparken rahat hissetmemizi sağlar. Bazı insanlarda gözyaşı üretimi azalır veya üretilen gözyaşı kalitesinde bozulma meydana gelir. Bu durumda ortaya çıkan rahatsızlık 'kuru göz' olarak bilinir. Yaygın olmasına karşın, kronik göz kuruluğu, çok sayıda insanı etkileyen fakat az bilinen göz rahatsızlıklarındandır. Birçok kişi, göz kuruluğu semptomlarını yanlış olarak alerjilerle, iklim şartlarıyla ve basitçe göz zorlanmasıyla açıklar. Bunların hepsi kronik göz kuruluğu semptomlarını şiddetlendirebilmekle birlikte, asıl sebep değildir. Ciddi göz kuruluğunun zaman içinde tedavi edilmediği vakalarda, enfeksiyon riski ve görmede ciddi bozulma meydana getirir. Kuru gözde yanma, batma, kızarıklık, gözde ağırlık hissi, karıncalanma ve gözde yabancı cisim hissi gibi şikâyetler olur.

17/02/2009


 

225-Cep Telefonlarındaki ''MİKROBİK'' Tehlike
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meral Sönmezoğlu, cep telefonlarının, mikrobik hastalıklardan korunmak için her gün dezenfekte edilmesi gerektiğini belirtti. Doç. Dr. Sönmezoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, sürekli elle temas edilen cep telefonlarının temizlenmemesi halinde hastalık bulaştırdığını belirtti.

Kaynak; aa.com.tr

18/02/2009

226 -"SALİSİLİK ASİT KOLON KANSERİ DÜŞMANI"

Bugüne kadar birçok faydası olduğu belirlenen aspirinin etken maddesi olan salisilik asitin kolon kanserini önlediği, bu asitin yeşil sebzelerin içinde de bol miktartarda bulunduğu bildirildi.
Türk Gastroenteroloji Derneği Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, kolon (kalın bağırsak) kanserinin sindirim sistemi kanserleri arasında batı ülkelerinde birinci, Türkiye'de ise mide kanserinden sonra ikinci en sık görülen kanser türü olduğunu söyledi. Prof. Dr. Memik, son yıllarda hem hayvan hem de insan deneylerinde, kalın bağırsak kanserinden korunmak için bazı anti romatizmal ilaçların kansere karşı bir koruyucu etkisinin olduğunun tespit edildiğini vurguladı.
Özellikle kolondaki ''Poliplerin'' azaltılmasında, günlük olarak aspirin kullanımının faydalı olduğunu bildirdi. ''Son çalışmalar gösterdi ki bitkiler, bazı böcekler, mantarlar ve mikrobik hastalıklardan kendilerini korumak için aspirinin etken maddesi olan salisilik asit üretiyorlar. Yeterli derecede sebze yiyen kişilerin vücutlarındaki salisilik asit oranının belirli bir doza yükseldiği görülmüş. Bu demek oluyor ki bitki yiyerek, kansere karşı bir koruyuculuk kazanmış oluyoruz.''

Kaynak; aa.com.tr

19/02/2009

227- AİDS:

Bir virüsün sebep olduğu, vücudun enfeksiyonlara karşı tabii direncinin yıkılışı ile  belirgin sendrom. Sonradan gelişen direnç eksikliği sendromu. AİDS hastalığı;  Hastalık virüsü cinsel temasla, virüs bulaşmış iğnelerle ve transfüzyonla geçer.  Hastalarda ateş, kilo kaybı, lenf bezlerinde şişme, diyare ve bitkinlik başlıca belirtilerini oluşturur. Bu zemin üzerinde gelişen herhangi bir enfeksiyon –vücut direncinin yıkılışı nedeni ile- kısa sürede ölüme uzanır.

www.sufizmveinsan.com

20/02/2009

 

228- İlginç sorular

1- Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: İmamlar sizin için namaz kılarlar; eğer eksiksiz kıldırırlarsa hem size hem de onlara sevabı vardır; şayet hata ederlerse, size sevap, onlara da ceza vardır Buhârî, Ezân 55. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 355, 537.

Nedenini bulabilirmisiniz?

2- Toprak yemek her müslümana haramdır. (Hadis)

 Niçin?

3- insanların en kötüsü hayatta iken başına kıyamet kopandır. (Hadis)

Bu sözü nasıl değerlendiriyorsunuz?

4- Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurur:

Müslüman bir kimse öldü mü, Allah ona bedel bir Yahudi veya Hıristiyanı cehenneme koyar.  (Kütüb-i Sitte - 13–75 / 4514)

Bakalım bu hadisi nasıl değerlendireceksiniz?

www.sufizmveinsan.com

21/02/2009

 

229 -Erkek ve kadınların günah eğilimleri farklı
Vatikan'ın yaptırdığı bir araştırma, günah işleme eğilimleri açısından erkeklerle kadınların birbirinden farklı olduğunu ortaya çıkardı. Kiliselerdeki günah çıkarma kulübelerinde papazlara yapılan itiraflardaki verilerden yola çıkan araştırma, erkeklerin işlediği günahlarda liste başında şehvet düşkünlüğünün, kadınlarınkilerde ise kibrin yer aldığını gösterdi.
Cizvit rahip Roberto Busa'nın yaptığı araştırmanın sonuçları, Vatikan'ın resmî yayın organı L'Osservatore Romano gazetesinde yayımlandı.

Kaynak;zaman.com

26/02/2009

230 -ATOM:

Element’in en küçük parçası, atom( Atom, proton ve nötronları içeren bir çekirdek ile onu çevreleyen elektronlardan oluşur. Atom çekirdeğindeki  pozitif elektrik yüklü proton sayısı , çekirdek çevresindeki negatif elektrik yüklü  elektron sayısına eşittir. Nötronlar, elektrik yükü taşımazlar. Proton ve elektron sayısı eşit olan atoma “nötral atom” adı verilir.

27/02/2009

231- İLGİNÇ SORULAR
1-Ebu Hureyre 'den nakledildigine göre, Ebu Hureyre mescidde abdest alırken yanına Abdullah İbnu Kariz gelir. Ona, Ebu Hureyre şu açıklamayı yapar: "Bir keş (kurumuş çökelek) parçası yedim, bu sebeple abdest alıyorum. Çünkü ben Resulallah aleyhissalatu vesselam'ın "Ateşte pişen şeyler yiyince abdest alın" dediğini işittim. Muslim, Hayz 90, (352) ; Nesai, Taharet 122, (1, 105, 106) ; Tırmızi, Taharet 58, (79) ; Ebu Davud, Taharet 76, (194.

Bu hadisi nasıl anlamalıyız?

2-“Yangın gördüğünüzde tekbir getiriniz, zira tekbir (Allahuekber demek) onu söndürür. (Hadis):
Burada acaba ne anlatılmak isteniyor. Yangını söndürmenin Allahu ekber sözü ile ne gibi bir bağlantısı bulunuyor?
3-
İnsanların hepsi ölüdür ancak alimler, alimlerde hepsi helak olmuştur ancak amel edenler, amele edenlerin hepsi boğulmuştur, ancak ihlaslı olanlar, ihlaslı olanlarda büyük tehlike üzerinedir. (Elhadis el mevdua)

Bu hadisi nasıl çözebilirsiniz. Bahsedilen konu nedir?

4- Ruh bedenle yapılan tayyi-mekan ile astral-seyahat arasında bir fark varmıdır.

Varsa nedir?

www.sufizmveinsan.com

28/02/2009

232- Güçlü hafıza için, yeterli uyku gerekiyor

Uykusuz kalındığında bellek, dil becerileri, soyut düşünme ve değerlendirme gibi bilişsel fonksiyonların işlevlerinde bozulma meydana geliyor...
Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz, tıp adamlarının uykuyla ilgili henüz bilmediği çok şey bulunmasına rağmen bedenin onarımı, çeşitli madde ve hormonların sentezi, hafızanın yapılandırılması ve psikolojik dinlenmenin, uykunun belirli dönemlerinde gerçekleştiğinin bilindiğini söyledi.

Kaynak:aa.com

02/03/2009

233-

Şizofrenlerin Beyinlerinde Farklı Çalışan Genler

Bilim adamları, şizofrenlerin beyinlerinde farklı çalışan onlarca gen buldular. Imperial College London'dan bilim adamları, şizofrenlerden alınan örneklerde farklı çalışan 49 gen tespit edildi. Bu genlerin çoğunun, hücrelerin birbirleriyle iletişim biçimini kontrol ettiklerinden yola çıkılarak, hücreler arasındaki hatalı iletişimin, hastalığa yol açabileceği sonucuna varıldı.

Kaynak:aa.com

04/03/2009

234-Yumurta, Kas Gelişimi ve  Enerji İçin Birebir

ABD'de yapılan bir araştırma, yumurtada bulunan yüksek kalitedeki proteinin kas gelişimi ile enerji ve tokluk hissine önemli katkıda bulunduğunu gösterdi.
Illinois Üniversitesi araştırmacıları, 25'ten fazla protein araştırmasını gözden geçirdiklerinde, yumurtadaki proteinin düzenli ve sürdürebilir enerji sağlamasının yanı sıra düzeyi düştüğünde verim veya enerji azalmasına yol açan kan şekeri veya ensülin seviyesinde dalgalanma yaratmadığını belirledi.
Yumurtadaki proteinin ayrıca her yaştaki insanda kas kütlesinin korunması, gelişimi ve çalışmasını doğrudan etkilediğini gören araştırmacılar, yüksek kalitedeki bu proteinin insan vücudunun gereksinim duyduğu kas kütlesini inşa ve korumak için tüm temel amino asitleri sağladığını ortaya çıkardı.
Araştırmanın başında yer alan Donald K. Layman, bir yumurtanın günlük tavsiye edilen yüksek kalite proteinin yüzde 13'ünü sağladığını ve yüksek kalite proteinin yetişkinlerde kas kütlesini korumaya yardımcı olduğunu belirtti.

Kaynak:aa.com

05/03/2009

235- BİLİM ADAMLARI, İKİLİ KARADELİK SİSTEMİ KEŞFETTİ

Amerikan Nature dergisi, astrofizikçilerin, birbirine çok yakın ikili karadelik sistemini keşfettiklerini bildirdi. Dünyadan 5 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir galakside keşfedilen ikili karadelik sistemi, aynı merkez çevresinde dönüyor ve merkezden sadece bir ışık yılının üçte biri uzaklığında (100 yıl) bulunuyor. Bilim adamlarının bu keşfi, "galaksilerin büyümesi ve gelişmesi sonucunda merkezlerinde kara delikler oluşmaktadır" varsayımını destekliyor.

Kaynak:aa.com

06/03/2009

236-


1- ''Kabe'nin kapısı kıble olmasaydı, kabe dışındaki dört taraf da kıble olmazdı.'' Şems-i Tebrizi Makalat (konuşmalar) kitabından..

Tebrizi acaba bu sözü ile bizlere neyi anlatmak istiyor?

2- Katil maktulun üzerinde hiç bir günah bırakmamıştır.
Ebû Dâvut, 1/230; et-Tirmizî, 4/277-278;  İbn Hibbân, 2330
Bu hadise göre tüm öldürülenler günahsızdır anlamına gelir mi?

3- Deniz yoluyla ancak hac yapan, umre yapan veya Allah yolundaki gazi gider. Çünkü denizin altında ateş, ateşin altında deniz vardır.
Ebû Dâvud, 1/389 ; el-Hatîb, et-Telhîs, 1/78.
Söz konusu hadis ile acaba ne anlatılıyor?

4- Kim zamanının imamını bilmeden ölürse, câhiliyye ölümüyle ölür. (Hadis)
Bu hadisi nasıl anlamalıyız?

www.sufizmveinsan.com

07/03/2009

 

237-Ne  Tarafa Yatıyoruz?

Bir tarafa yatarak uyuma durumunda, yatılan yöne bağlı olarak burun deliklerimizin birisinin tıkanırken, diğerinin açıldığı ve solunumun açık olan burun deliğinden yapıldığı araştırmalarla belirlenmiştir.
Ayrıca nefes alınan burun deliği ile beynin yarımküreleri ve sempatik-parasempatik sinir sistemleri arasında da bir münasebet olduğu, çalışmalarla gösterilmiştir.
Sağ tarafa yatılması durumunda; sağ burun deliği tıkanmakta, sol burun deliği açılmaktadır. Sol burundan yapılan nefes alma ile sağ beyin yarımküresinin aktivitesi artar. Sağ beyin yarımküresinin uyarılması, parasempatik sinir sistemimizin faaliyetlerini artırmasına, kalp hızımızın yavaşlamasına, tansiyonumuzun düşmesine ve mide-bağırsak faaliyetlerimizin yavaşlamasına neden olur. Dolayısıyla kalbimiz daha az yorulur, uykuya dalmamız daha kolaylaşır, bu da istirahatımızın daha iyi olmasına imkân sağlar.

09/03/2009

238-Sol tarafa yatılırsa ne olur?

Sol burun deliğinin tıkanması ile birlikte sağ burun deliğinden nefes alınması, sempatik sinir sisteminin faaliyetlerinde artışa yol açar; bu durumda kişi heyecanlanmış gibi olur ve kalp atışlarındaki hızlanma ile kalp daha da yorulur. Bu yüzden uykuya dalma zorlaşır.
Çünkü kalp atım hızının, tansiyonun, heyecan ve dikkatin artması uykuya engel olabilir. Sol tarafımız üzerine uyumada ise vücudumuz daha çok yıpranacaktır.

www.sufizmveinsan.com

10/03/2009

239- Sırtüstü veya yüzüstü yatınca durum ne olacaktır?

Yüzüstü yatmak zaten uzun süre mümkün olmadığı gibi, kalp, akciğerler ve mide bu durumda baskı altında olduğu için, ciğerlerimiz ve midemiz sıkışıp rahatsızlık verebilir. Sırtüstü yatıldığında ise bu rahatsızlıklar olmayabilir. Ancak uykuya dalmada gecikme olabilir. Bu durum da vücudun tam dinlendirici bir uykuya geçmesine ve dinlenmesine engel olabilir. Çünkü bu durumda gündüz olduğu gibi iki burun açık olacak ve parasempatik sistem uyarılamayacaktır. Ayrıca sırtüstü yatılması durumunda mide ve bağırsakların fonksiyonlarını gerçekleştirmesi biraz daha zorlaşacaktır.

www.sufizmveinsan.com

11/03/2009

240-En Faydalı Yatış Şekli

En faydalı ve belki de en az zarar görebileceğimiz yatış pozisyonun:
"Sağ yana yatarak ve ayakları vücuda doğru çekerek uyuma" şeklinde olduğu, yapılan araştırmalarla ancak bugün doğrulanabilmektedir.
Bu yatış seklinde hem mide ve bağırsaklar korunmakta, hem de sindirimin daha kolayca tamamlanması mümkün kılınmaktadır.

www.sufizmveinsan.com

12/03/2009

241- İlginç Sorular

HUD SURESİ BENI İHTİYARLATTI hadisine istinaden .... 112. ayet EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL; daki mana  efendimizi ihtiyarlatmıştır (kendi açıklaması)...
Zaten istikamet Üzere olan Rasulûllah; kendinden açığa çıkan bu hİtapla neden ihtiyarlasın?...

Bit, pire, çekirge, at, katır, sığır vs. gibi bütün hayvanların ecelleri tesbihlerine bağlıdır. Tesbihleri bitince Allah (z.c.hz.) onların ruhunu kabzeder. Azrail (a.s.)'ın bu kabzla alakası yoktur
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Efendimiz bu sözü ile bizlere ne anlatmak istemektedir?

Beyaz horoz edininiz. Zira kendisinde beyaz horoz olan eve şeytan ve büyücü yaklaşamaz. Ve o evin etrafındaki evlere de.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Efendimiz söylediğine göre, bu mübarek söz nasıl bir anlam taşıyor?

Evlerinizde kanatları kesilmiş güvercin bulundurunuz.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Kanatları kesilmiş bir güvercin bulundurmak acaba nasıl bir fayda sağlayacaktır?

14/03/2009

 

242- Allah'a inanmak beyni olumlu etkiliyor

Kanada'nın Toronto şehrinden bir grup bilim adamı Allah'a inanmanın, inanan bir kişinin beyninde meydana getirdiği [olumlu] etkileri keşfetti.
Toronto ve York Üniversitesi'nden profesörler, kendilerini dindar olarak tanımlayan kişilerin, baskı ve sıkıntıya sebep olan herhangi bir iş veya görev yaparken Allah'a inanmayanlara göre, daha az stres ve endişe yaşadığını belirtti. Uzmanlar, stresin az olması sebebiyle, inançlı kişilerin mantıksal ve zihinsel testlerde de daha başarılı olduğunu söyledi. Deneklerin beyin aktiviteleri elektrotlar aracılığıyla kaydedildi ve zayıf dini duygular taşıyan kişilerde bile, beynin endişe ve davranış değişikliğini etkileyen bölümünün daha az aktif olduğu belirlendi.
Araştırmada yer alan Doç. Dr. Psikolog Michael Inzlicht "Dindar kişiler bir hata yaptıklarında daha az strese giriyor. Bunun dini tutuculukla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum; bundan çok daha derin bir mevzu. Din insanların hayatına bir mana kazandırıyor," dedi. Öte yandan, "endişenin az olması performansı artırabilir ancak dikkatli olunması da gerekiyor; çünkü bu durum hataları düzeltme yeteneğini de köreltebilir. İnanç kuvveti arttıkça, beynin hatalara tepki veren kısmındaki hareketlilik azalıyor," diye de sözlerine ekledi.

Kaynak; zaman.com

16/03/2009

243-Cep telefonunu, çalar çalmaz kulağa götürmeyin

Ege Üniversitesi Temel Tıp Bilimleri öğretim üyelerinden Doç. Dr. Murat Pehlivan, bebekler ve çocukların cep telefonlarından uzakta tutulması ve uzun süreli telefon görüşmesi yapılmaması gerektiğini söyledi.  Cep telefonlarının yaydığı birtakım sinyallerin ve gürültülerin etkileşimlere sebep olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Pehlivan, bir çalışmada yaklaşık 250 farklı model telefondan yüzde 30'unun, 10-15 santimetreden kalp pillerini etkilediğinin saptandığını aktardı.
Doç. Dr. Pehlivan, cep telefonunun anten kısmının üzerine parmağın koyulmamasını, nazikçe tutulmasını, kulağa daha az yaklaştırılmasını öneriyor. Tuşlar içe değil, dışa doğru bakacak şekilde kılıfa konulmasını, kısa konuşmalar yapılmasını, mümkün olduğunca kulaklık kullanılmasını, çalmadan önce baz istasyonları şiddet ayarı ve kanal belirleme yaptığından, ilk birkaç saniyede hemen kulağa götürülmemesini tavsiye ediyor. Ayrıca pantolonun ön cebinde cinsel organlara yakın tutulmaması, çalar saat amacıyla yastığın altına konulmaması da önerilen diğer tedbirler.
Pehlivan şunları söyledi: "Termal kamerayla yapılan ölçümlerde, 20 dakikalık cep telefonu konuşmasının yaklaşık 2 derece ısı artışına sebep olduğu saptanmış. Bu ısı kulağın dokularına ve iç yapılarına zarar verebilir. Cep telefonu kullanıcılarında bir mikrodalga sendromu söz konusu."

Kaynak; zaman.com

17/03/2009

 

244-Bilim adamları sesi ışığa dönüştürdü

Amerikalı bilim adamları, elektrik sinyallerini sese dönüştüren bir prosesi tersine çevirerek ilk kez yüksek frekanslı sesleri ışığa çevirmeyi başardıklarını açıkladılar. 
Nature Physics dergisinde yayımlanan makalede, Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'ndan araştırmacılar, geliştirdikleri yeni teknolojinin, bilgisayar yongaları, LED'ler ve transistörlerin daha da geliştirilmesini sağlayacağını belirttiler.  Cep telefonları gibi cihazlarda bulunan piezo-elektrikli hoparlörlerin insan kulağının duyabileceği düşük frekanslarda çalıştığını kaydeden araştırmacılar, bu prosesi tersine çevirerek, ışığı üretmek için, insan kulağının duyabileceğinden 100 milyon kez daha yüksek frekanslı ses dalgaları kullandıklarını ifade ettiler.
Bu karmaşık araştırmanın başında yer alan Michael Armstrong, geliştirdikleri prosesin, yüksek frekanslı seslerin ışığa çevrilmesini çok doğru bir şekilde görmeyi sağladığını söyledi.

Kaynak; aa.com

18/03/2009

 

245-Gribe karşı sarımsak

Mısır'da, 7 bin yıl önce piramitlerin yapımında çalışanlara sağlıklarını korumak için verildiği bilinen sarmısağın, özellikle nezle, grip, boğaz ağrısı ve burun iltihabına iyi geldiği, zencefilin ise kansere karşı koruyucu etkisinin bulunduğu bildirildi.
Uludağ Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mihriban Korukluoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda antimikrobiyal özellikler taşıyan baharat ve tıbbi bitkilerin üretimlerinin arttığını söyledi.
''Sarmısağın antimikrobiyal özelliği eskiden bu yana bilinmektedir. 7 bin yıl önce Mısır piramitlerinin yapımında çalışanların sağlıklarını korumaları için her gün sarımsak verildiği bilinmektedir. Orta çağda salgın hastalıklardan korunma amacıyla kullanılan sarmısağın, ezilerek 2. Dünya Savaşı'nda Rus askerlerinin yaralarına konması bu ürünün tarihi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Antimikrobiyal, antiviral ve antiparazit etkisi bulunan sarmısağın, nezle, grip, boğaz ağrısı ve burun iltihabına iyi geldiği bilinmektedir.''

Kaynak; aa.com

19/03/2009


246-Bilim adamları, karbonhidradları yağa dönüştüren geni buldu

Kaliforniya Üniversitesi'nden bilim adamlarının Cell dergisinde yayımlanan araştırmasında, DNA-PK denilen genin, karaciğerde karbonhidratlarının yağa dönüşmesi sürecini düzenlediği bildirildi.
Araştırmada çalışan Roger Wong, araştırmalarının sonucunda, bir gün insanların şişmanlama korkusu olmadan ekmek, pasta ve pirinç yiyeceklerini umut ettiğini söyledi.
Wong, yaptıkları araştırmada, DNA-PK geni bulunmayan farelerin genin bulunduğu normal farelere göre daha ince ve yüzde 40 oranında daha zayıf olduğunu belirlediklerini kaydetti.
Genden yoksun olan farelerin yüksek karbon içeren gıdaları yediklerinde kilo almadıklarını, ayrıca kanlarındaki kolestrol düzeylerinin daha düşük olduğunu vurgulayan Wong, kolestrolün düşük olmasının kalp krizi riskini azalttığına dikkati çekti.
İnsanın da aynı gene sahip olduğunu vurgulayan bilim adamları, DNA-PK geninin ilaçlarda ve obeziteyi önlemede kullanılabileceğini bildirdiler.

Kaynak; aa.com

20/03/2009

247-

1- Yarın dünyayı terk edecek bir insanın bu dünyadan beklediği ne olabilir ki? İşte her zaman bu hal ile, dünyevi değerlerin hiçbirine bağlanmadan adeta “ölmeden evvel ölmek” tarzıyla yaşamak şarttır. İşte yaşam budur.
Şimdi kendinize bir sorun bakalım bu denilen haldemisiniz, yaşıyormusunuz?

2- Rüzgârlar çeşit çeşittir. Bunlardan dördü rahmet dördü de azabtır. Rahmet olanlar; yayıcı, müjdeleyici, birbiri ardınca gönderilen, esip savuran rüzgârlardır. Azab olan rüzgârlar ise; akîm denilen kısır ve aşılama yapmayan rüzgâr ile sarsar adı verilen soğuk yeldir. Bu ikisi karadadır.  Bir de Âsıf ve Kâsıf adı verilen, şiddetle esen fırtına şeklinde iki tür rüzgâr daha vardır ki bu ikisi denizde olur.
Bu Hadis-i Şeriften ne anlıyorsunuz?

3- Kertenkeleyi, Kabenin içinde de olsa öldürün.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Haram bölge ilan edilen bir yerde dahi bu uyarı altında yatan sebep nedir?

4- Beyt (Kâbe), mescid ehlinin kıblesidir. Mescidi Haram da, Harem ehlinin (Mekke ahalisinin) kıblesidir. Harem (Mekke) ise ümmetimden şark ve garbtaki arz ehlinin kıblesidir.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma) ramuz el hadis.
Bu çok karışık bir hadisi çözmek size düşüyor. Acaba ne anlatılmak isteniyor?

www.sufizmveinsan.com

20/03/2009

248-  Aşırı kırmızı et, görme kaybına sebep olabilir

Avustralya Melbourne Üniversitesi'nde yapılan araştırma, haftada 10 kez kırmızı et yiyenlerin daha az yiyenlerden iki kat daha fazla görme bozukluğu yaşadığını ortaya çıkardı. Amerikan Epidemiyoloji (salgın hastalıklar) Bülteni'nde yayınlanan bulgular, tüketilen yiyecekler ile yaşa bağlı görme kaybı arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor.

Kaynak;zaman.com

23/03/2009

 

249- Sağlık için burundan nefes alın

Ağızdan nefes alıyorum, ne zararı olabilir ki!" demeyin. Uzmanlar, burun solunumunun aktif, ağız solunumunun ise pasif solunum olduğuna belirterek, kanın, burun yoluyla nefes alındığında, ağıza oranla 3 kat daha hızlı temizlendiğini dikkat çekiyor.
Burun, içindeki 'radyatöre' benzeyen sistemle solunan havayı ısıtarak, nemlendirerek ve yabancı maddeleri süzerek akciğerlere hazır hale getiriyor. Ağızda böyle bir sistem olmadığı için tahrişler ve faranjit gibi rahatsızlıklar oluşuyor. Aile-Sağlık
 

Kaynak;zaman.com

24/03/2009


250- Marifetname'den

"Bu şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki, onların başlangıcı kaygan çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ta iş ve surette insana benzeyen nesnas ve maymun mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi yükselip insan suretine gelmiştir"

www.sufizmveinsan.com

25/03/2009

 


Üst Ana sayfa e-mail