201-
Kanser tedavisinde yeni umut:
Üzüm çekirdeği
Üzüm çekirdeği özünden elde edilen bir maddenin
kansere karşı etkili olabileceği ve lösemi gibi kan
kanseri türlerini tedavi edip önleyebileceği ortaya
çıktı.
Amerikan Clinical Cancer Research (Klinik Kanser
Araştırması) dergisinde yayınlanan raporda, laboratuvar testlerinde çekirdekteki maddenin 24
saat içerisinde sağlıklı olanlara zarar vermeden
lösemi hücrelerinin yüzde 76'sını öldürdüğü
açıklandı. The Australian'da yer alan bilgilere
göre, yürütülen çalışma sırasında, üzüm
çekirdeğinden elde edilen maddenin kanserli
hücrelerin intihar etmesine yol açtığı gözlemlendi.
Ayrıca bu maddeyi çekirdekten ayrıştırma yolları da
belirlendi. Daha önce yapılan başka çalışmalarla da
benzer sonuçlar elde edilmişti.
Kaynak; zaman.com
06/01/2009
202-
Zapping yapmak epilepsiyi tetikliyor
Televizyon kanallarını sürekli
değiştirmenin halk arasında sara olarak bilinen
epilepsi hastalığını tetiklediği, bu nedenle
hastaların zapping yapmaktan kaçınması gerektiği
belirtildi.
Özel Bursa Bahar Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr.
Turgay Göncü, bir sara hastasının iyi aydınlatılmış
odada TV'yi mutlaka 2,5 metre mesafeden izlemesi
gerektiğini ifade etti. TV izlerken zapping yapmanın
'beyinde fotosensitif epilepsi'ye yol açtığını
söyleyen Göncü, TV ve bilgisayar başında saatlerce
kalmanın psikoloji ve aile yapısını da olumsuz
etkilediğini kaydetti
Kaynak: habervaktim.com
07/01/2009
203-Sentetik ayakkabıda kanser tehlikesi
İzmir Ayakkabıcılar Odası'nın Ege
Üniversitesi'nde (EÜ) yaptırdığı analiz, deri
görünümlü sentetik ayakkabıların akciğer, karaciğer
ve böbrekte tümöre yol açtığını ortaya çıkardı.
Sentetik ayakkabıların, kimyasal zararlarının yanı
sıra ortopedik uyumsuzluk gösterdiği belirtildi.
Ayakkabıcılar Odası, deri görünümlü sentetik
ayakkabıları EÜ Mühendislik Fakültesi Deri
Mühendisliği Bölümü'nde giyim hijyeni ve konforu
açısından analiz ettirdi. Bu tür ayakkabıların tüm
parçalarının sentetik materyallerden üretildiği ve
bazılarında ise PVC kullanıldığı tespit edildi.
Ayakkabıların analizini yapan Deri Mühendisliği
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özcan Sarı'nın hazırladığı
raporda şu ifadeler yer aldı: "Bu kimyasalların
çoğunun nihai sonucu akciğer, karaciğer ve böbrek
gibi hayati organlarda tümör oluşumu ve kanserdir."
Türkiye'de insanların yüzde 80'inin 10 yıl sonra
mantar sorunuyla karşılaşacağını iddia etti. Tahlile
giden ayakkabıların tamamının ithal ve imitasyon
olduğunu kaydeden Güzel, hammaddesi belli olmayan
ayakkabıların ayak yoluyla vücudu çürüttüğünü
savundu. Hava almayan, ayağı terleten bu
ayakkabıların Türkiye'de 'deri' diye satıldığını
söyleyen Güzel, şöyle konuştu: "Şehir merkezlerinde,
hiper ve gross-marketlerde satılıyor. Vatandaş
aldatılıyor. Vatandaşın sağlığıyla oynanıyor. 'Deri
ayakkabı 30-40 lira' diye yazıyorlar ama tamamı
imitasyon." Deri ayakkabı 40 TL'den aşağı
üretilemez" dedi.
Kaynak:
zaman.com
10/01/2009
204-Oyun
oynamayan çocuk, başarısız oluyor
Oyun oynayamayan çocuklar inatçı ve
mutsuz oluyor. Son yıllarda oyun dönemini
tamamlayamamış çok fazla sayıda çocukla
karşılaştıklarını dile getiren uzmanlara göre,
dışarıda oyun oynamamış içeri tıkılı kalmış bir
çocuk paylaşmayı bilmiyor, saldırgan oluyor.
Halbuki 3 ile 6 yaş arası oyun dönemidir. Oyun
döneminde paylaşmayı, sıra beklemeyi, kazanmayı,
kaybetmeyi öğrenir ve dünyanın kendi etrafında
dönmediğini görür. Oyun döneminde yeteri kadar oyun
oynayamayan, enerjisini harcayamayan çocuk inat
döneminden çıkamaz.
Kaynak:
zaman.com
12/01/2009
www.sufizmveinsan.com
205-Kan
şekeri hafızayı etkiliyor
Amerika'daki Columbia
Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir araştırma, kan şekeri
yani glikoz seviyesinde artışların, beynin hafızayı oluşturan
hipokampüs bölgesine etki ederek, hafızayı olumsuz bir şekilde
etkileyebildiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, kan şekeri, yani
glikoz seviyesinde orta seviyede bir yükselme olması halinde
bile etkilerin ortaya çıktığını belirtti. The New York Times'da
yer alan bilgilere göre, 240 yaşlı üzerinde yapılan inceleme
sonucunda, artan glikoz seviyesinin, hafıza ile ilgili bölgedeki
beyinsel kan hacmi veya akışını azalttığını ortaya çıkardı. Bu
bulgunun yaşa bağlı idrak ve zihinsel gerilemesinin sebebine de
açıklık getirdiği söyleniyor, çünkü yaş ilerledikçe glikoz
düzenlemesi kötüye gidiyor. Araştırmanın dışında yer alan başka
uzmanlar da sonuçların sadece yaşlılar için önemli olmadığını ve
aşırı kilolu veya diyabet hastası genç ve çocukların da risk
altında olduğunu gösterdiğini söyledi. Bu görüş daha önce
yapılan başka araştırma sonuçlarını da destekler nitelikte.
Uzmanlar fiziksel aktivitenin glikoz düzenlemesine yardımcı ve
diyabete engel olması sebebiyle egzersiz tavsiyesinde bulunuyor.
Kaynak;
zaman.com
14/01/2009
206-
Çocuğunuzun miyop olmaması için, bırakın dışarıda oynasın
Yapılan bir araştırmaya göre, dışarıda, açık havada oynamak
çocuklarda miyop (uzağı görememe) oluşma riskini azaltıyor. Her
gün dışarıda geçirilen iki-üç saat miyop riskini yarıya
indiriyor.
Elde edilen bulgular, miyopun kısık ışıkta bilgisayar kullanmak,
televizyon izlemek veya kitap okumaktan kaynaklandığı teorisine
zıtlık gösteriyor ve açık havada geçirilen zamanın daha mühim
bir faktör olduğunu öne sürüyor. Miyop genelde çocuklukta ortaya
çıkıyor, ancak pek çok yetişkinin göz sağlığı ofis ortamında
çalışmaya başladıktan sonra bozulmaya başlıyor.
Daily Mail'de yer alan bilgilere göre, Avustralyalı uzmanlar
güneş ışığının gözün bozulmasına engel olan bir çeşit kimyasal
salınımını harekete geçirdiğini öne sürüyor. Avustralyalı
uzmanlar farklı etnik kökenlerden gelen çocuklar üzerinde
yaptıkları inceleme neticesinde, göz bozukluğu oranının en düşük
olduğu Avustralyalı çocuk grubunun, dışarıda en fazla vakit
geçiren grup olduğunu belirledi. Araştırmayı yürüten uzmanlardan
Prof. Ian Morgan, şehirlerde yaşayan çocuklarda görülen miyop
vakalarının hızla arttığını ve en önemli etkenin açık havada
geçirilen zamanın azalması ile ilgili olduğunu vurguladı. Ayrıca
açık havadaki daha parlak ışığın dopamin salgısını harekete
geçirdiğini ve bu hormonun göz şekli bozukluğu ve miyop
oluşumuna engel olduğunu da sözlerine ekledi. Amerika ve
Hindistan'da yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar gösterdi.
Kaynak; zaman.com
16/01/2009
207-
ilginç sorular
1) Zamanın Gavsı olarak gösterilen Hz. Mevlâna’ nın “Bugün Ahmed
benim ama dünkü Ahmet değil” sözü açıkça “gaflet” içinde
söylenmiş denilmektedir.
Bu kelâm acaba ne gibi mantıksal bir bütünlük içeriyor?
2) Kevser Suresinde 'ebter' kelimesi direkt olarak 'Hû' ya
bağlanmaktadır. Neden ki?
3) “Kur’an’ın sırrı Fatiha’da, Fatiha’nın sırrı başındaki 'B'
dedir.” Hz.Ali' ye ait bu söz esasen her şeyi açıklamaktadır.
Bunun 'İyyake nabüdü' ayeti ile bir bağlantısı var mıdır?.
17/01/2009
208-Öksürük
şekli kişinin hangi hastalığa yakalandığını ele
veriyor.
Dahiliye
uzmanı Dr.Serdar Altın, öksürüğün basit bir soğuk
algınlığının habercisi olabileceği gibi astım,
boğmaca ve krupta gibi hastalıklarında belirtisi
olabileceğini kaydetti. Öksürüğün boğazı ve solunum
yollarını temizleyen bir refleks olduğunu ifade eden
Altın, "Basit soğuk algınlığına bağlı öksürükler bir
kaç gün içinde kesilir. Ancak uzun sürek öksürük
bronşit, zatürre, astım ve krupta gibi hastalıklarda
görülülür. Eğer öksürüğünüz ara arada olsa 1 aydan
fazla sürüyorsa ihmal edilmemeli mutlaka uzman bir
hekime başvurulmalıdır" dedi.
Öksürük şekillerinin kişinin hangi hastalığa
yakalandığını ele verdiğini dile getiren Altın
"Hastalığa bağlı olarak çeşitlii öksürük şekilleri
vardır. Ancak en sık görülen öksürük şekilleri
havlama tarzı, iç çeker gibi ve göğüste ötme
şeklinde görülen öksürüklerdir. Bu öksürük tarzları
ciddi hastalıkların belirtisi sayılır. Havlama tarzı
şeklindeki öksürük krupta, iç çeker gibi öksürük
boğmaca, göğüste ötmeyle birlikte görülen öksürük
ise astımın habercisi olarak kabul edilir." şeklinde
konuştu.
Çocuklarda öksürüğün ihmal edilmemesi gerektiğini
kaydeden Altın şu uyarılarda bulundu: "Çocuklarda
sık görülen ve bir nefes borusu iltihabı olan
kruptaya dikkat edilmemeli. Çoğunlakla virüslerin
neden olduğu soğuk algınlığının ses kutusu ve nefes
borusan indiği taktirde yetişkinlerde ses kısıklığı,
gıcık ve öksürüğe yol açıyor. Çocuklarda ise nefes
borularının daha dar olması nedeniyle ödem, iltihap
ve daralmaya sebep oluyor. Bu sebeple çocukların bir
an önce tedavilerinin yapılması ve ihmal edilmemesi
çok önemlidir."
Kaynak;
cihan haber
19/01/2009
209-
Hangi
bitki yağı neye iyi geliyor?
Çörekotu yağı:
Antioksidan ve iltihabı önleyici özelliği var.
Üzüm çekirdeği yağı: Omega-6 yağ asidi olan linoleik
asit bakımından zengindir. Yağ en az yüzde 69
oranında vücuda yararlı linoleik asit taşımaktadır.
Ceviz yağı: Bu yağı tüketen 793 kişi üzerinde
Fransa'da yapılan bir çalışmada bu kişilerde kalp
sağlığını koruyan HDL kolesterol düzeylerinin yüksek
olduğu saptanmıştır. Omega-3 yağ asitlerinin kalp ve
damar sağlığının korunmasında ve iltihaplarda
pozitif etkiler oluşturduğu görülmüştür.
Aspir tohumu: Vücuttaki yağ oranını azaltarak, daha
küçük yağ moleküllerine dönüştürmektedir.
Metabolizmayı hızlandırarak, yağ ve kas dengesini
düzenleyip zayıflamaya yardımcı olur.
Keten tohumu yağı: İçerdiği Omega-3 yağ asidi olan
alfa linolenik aside bağlı olarak kalp sağlığını
koruyucu, koroner kalp hastalıklarını önleyici etki
gösterir. Ülseratif kolit gibi iltihaplı
hastalıkları önlemede de yardımcıdır. Keten
tohumunun vücutta kolesterolün oluşmasını
engellediği, kolesterolü düşürdüğü ve yüksek
tansiyonu düşürmede yardımcı olduğu belirlenmiştir.
Yorgunluğa, halsizliğe karşı enerji ve güç verir,
bağışıklık sistemini güçlendirir.
Nar çekirdeği yağı: Güçlü antioksidan etkiye sahip
olan nar çekirdeği yağı kalp sağlığını korumada
yardımcıdır. Vücut direncini artırır. Sindirim
sistemini koruyucu etkileri ortaya konulmuştur.
Kabak çekirdeği yağı: Prostat ve idrar kesesi
şikayetlerinin azaltılmasında yardımcı olduğu pek
çok araştırmayla gösterilmiştir.
Kaynak;
zaman.com
22/01/2009
210-Zayıfı
olan çocuğu bir başkasıyla kıyaslamayın
Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer
Üre, karne alan öğrencilerden bazılarının ergenlik
döneminde olduğunu hatırlatarak, bu dönemdeki
öğrencilerin derslerdeki başarısızlığının normal
karşılanması gerektiğini kaydetti.
Ailelerin çok büyük beklentiler içine girmemesini
isteyen Prof. Üre, "Birçok ailenin yaptığı en büyük
yanlış çocuğunun zayıf getirmesini kendisinde bir
eksiklik olarak görüyor. 'Benim ailemde zayıf alan
yoktur. Bizim sülale çok başarılıdır.' gibi sözler
çocukları olumsuzluklara iter. Özellikle ergenlik
dönemindeki çocuklar zayıf notlar yüzünden ailesini
küçük düşürdüğü hissine kapılır. Evden kaçmalar ve
intiharlar gibi istenmeyen hadiseler yaşanabilir."
dedi.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden çocuk
psikoloğu Aynur Sayım da karne nasıl olursa olsun
ebeveynlerin çocuklarını sevdiklerini gösteren
tepkiler vermesini önerdi.
Kaynak;
zaman.com
24/01/2009
211- İlginç Sorular
1 - Gerçekte zerre ve kül var mıdır. Yoksa bir figür müdür?
2 - "Keşke anam beni hiç doğurmasaydı."
"Keşke Muhammedin Rabbi Muhammedi yaratmasaydı."
Bu iki hadisi nasıl değerlendirebilirsiniz?
Kaynak: Mevlâna' nın Fîhî Ma-fîh isimli eseri.
3 - Her Rasul Nebidir. Her Nebi Rasul değildir. Bu noktaları
nasıl algılıyorsunuz..?
212- Demirin
Vücuttaki Fonksiyonları
Demirin vücuttaki en önemli görevi hemoglobin
yapımıdır. Vücuttaki demirin yaklaşık üçte ikisini
barındıran hemoglobin kırmızı kan hücrelerinde
bulunur ve vücudumuz için hayati olan oksijeni
taşır. Ayrıca myoglobin yapımında rol oynayarak
kaslarda kısa süreli oksijen depolanmasını sağlar.
Enerji üretimi ve protein metabolizmasına etkili bir
çok enzim için demir gereklidir. Enerji üretimi
hücrelerde mitokondri denilen bölümde yapılır.
Bununla ilişkili olan sitokrom sistemi de demirli
enzimlere ihtiyaç gösterir. Katalaz ve peroksidaz
içlerinde en önemli olanlardır.
Demirin vücuttaki bir başka görevi de
antioksidasyondur. Yani zararlı veya toksik
olabilecek maddelerin zararsız hale dönüştürülmesi
de demir yardımıyla olur.
DNA sentezi de demire bağımlı bir olaydır. Bu
nedenle demir büyüme, üreme, yara iyileşmesi ve
bağışıklık gibi pek çok olayda kilit fonksiyonlara
sahiptir.
27/01/2009
213-Aspirin,
karaciğeri ilaçların zararından koruyor
ABD'de "Clinical Investigation"
adlı derginin son sayısında yayınlanan araştırmaya
göre, Yale üniversitesinden uzmanlar, düzenli
şekilde kullanılan aspirinin, alkol ve bazı
ilaçların karaciğere ciddi zarar vermesini
önleyebildiğini tespit etti.
Araştırmaya göre, karaciğerde tahribata yol açabilen
mekanizma, aspirin tarafından engelleniyor.
Araştırmayı fareler üzerinde yürüten uzmanlar,
karaciğeri korumak için günlük doz gerektiği
görüşünü ileri sürüyor. Uzmanlar, bu keşfin, çeşitli
hastalıkların tedavisi için geliştirilmek istenen,
ancak karaciğere zarar verdiği için deneme
aşamasında terk edilen tedavi yöntemlerinin
aspirinle karıştırılarak yeniden denenebilmesine
kapı aralayacağını düşünüyor. Aspirinin kalp-damar
rahatsızlıklarıyla bazı kanser türlerine karşı
önleyici özellik taşıdığı doktorlarca kabul
ediliyor.
Kaynak; aa.com
28/01/2009
214-
KAYISI KANSERİ ÖNLÜYOR
İnönü Üniversitesinde yapılan araştırma, kayısının
kanseri, karaciğer yetmezliğini ve kalp krizini
önlediğini, alkolün olumsuz etkilerini ortadan
kaldırdığı ortaya çıkardı.
Sindirim sistemi kanserlerinde kayısının çok önemli
önleyici etkisi olduğunu gözlemlediklerini kaydeden
Otlu, ''Deney hayvanlarına kayısı yedirdik. Kanser
ilacı verdik. Kayısı ile beslenen grubunun diğer
gruplara göre daha az zarar gördüğünü gözlemledik.
Bu araştırmamız ABD'de önemli bir bilimsel dergide
İngilizce yayınlandı'' dedi.
Karaciğer hastalıklarında kayısının olası
etkileriyle ilgili de deney yaptıklarını belirten
Otlu, ''Karaciğer hastalıklarında da kayısının çok
önemli faydası olduğunu gözlemledik. Karaciğer
yağlanmasını önlüyor'' diye konuştu.
Kayısının alkolün zararlarına etkilerini de
araştırdıklarını ifade eden Otlu, ''Deney
hayvanlarına alkol verdik. Bunun sonuçlarına baktık.
Kayısıyla beslenenlerde üreme işlemlerinin alkolden
dolayı zarar görmediğini gözlemledik'' dedi.
Kaynak; aa.com
30/01/2009
215-
İlginç Sorular
1.
Gayet yaşlı iki kişi birbirine rastlar. Biri
diğerine sen ne zaman doğdun dediğinde, "Benim ailem
bana güneşin batıdan doğduğu gün doğduğumu
söylediler" der.
(Hadis)
Bu hadisi nasıl değerlendiriyorsunuz?
2. Güneşin batıdan dogması hadislerde sondan
bir önceki alamet olarak anlatılıyor. Konu
hakkındaki düşüceniz ne olabilir?
3. Bir ve çok aynı şeymidir?
31/01/2009
216-
Gripken araba kullanmak, alkollü kullanmak kadar
tehlikeli
Gripken
araba kullanmanın, iki kadeh alkol aldıktan sonra
direksiyon başına geçmek kadar tehlikeli olduğu
bildirildi. Daily Telegraph gazetesindeki habere
göre, İngiltere'de simülatör kullanılarak yapılan
araştırmada, ağır soğuk algınlığı veya grip
geçirirken araba kullananların tepki gösterme
yeteneğinin, sağlıklı sürücülere oranla yüzde 10
daha az olduğu belirlendi.
Bu durumun, saatte 60 kilometre hızla giden bir
hasta sürücünün fren yapmadan önce fazladan 2 metre
daha gitmesine yol açtığı gözlendi. Araştırmada,
gripken sürücülerin tehlikeleri de daha az
algıladıkları belirtildi. Avustralya'da yapılan bir
başka araştırmada iki kadeh alkolün tepki gösterme
süresini yüzde 10 azalttığı saptanmıştı.
Kaynak;
zaman.com
02/02/2009
217-
Danimarka'da yapılan araştırma: Sağlıklı ömrün sırrı
dindar olmak
İnancın sağlık üzerindeki
etkisini araştıran bilim adamları, bir yaratıcıya inanan
kişilerin hastalıkla mücadelede daha başarılı olduklarını ve
daha uzun yaşadıklarını ortaya koydu. Aralarında tıp, psikoloji
ve teologların da bulunduğu 30 Danimarkalı araştırmacı,
yaptıkları çalışma sonucunda inanç ile sağlık arasındaki
bağlantı şu sözlerle özetledi: Dindarlar, uzun ve sağlıklı bir
hayat sürüyor.
Araştırma grubu üyelerinden Kopenhag Üniversitesi öğretim üyesi
teolog Hans Raun İversen, ruh ve vücudun birbirlerini etkileyen
iki varlık olduğunu ve bunun hayat sürelerine yansıdığını
belirtti. İnsanın içinde yaşadığı bazı duyguları tam olarak
ortaya koyamadıklarını ifade eden İversen, "Ancak din bu tür
sorulara cevap vererek, ceset-ruh bağını kurmamıza yardımcı
oluyor." dedi. Dindarların uzun hayat sırrını 'hayatı güzel
görme ve olaylara pozitif bakmada' bulan İversen, "İnsanlar,
inanç sayesinde karşılaştıkları bir zorluk ve hastalıkta yalnız
olmadığını düşünerek güç alıyor. Bir atasözünde bu durum, 'umut
varsa hayat vardır' olarak anlatılıyor. Son araştırmalar bu
gerçeği bir kez daha gösterdi." diye konuştu.
Arhus Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Dr. Bobby Zachariae de
uzun yıllar kanser hastalarının tedavilerinde psikolojik
etkileri araştırdığını ve sağlam bir inanca sahip kişilerin
hastalığın üstesinden geldiğini tespit ettiğini söyledi.
Dindarlardan oluşan geniş bir sosyal çevresi olan kişilerin
hastalık sırasında büyük destek aldığına işaret eden Zachariae,
"Bu çevre sayesinde insan moral bulup daha sağlıklı ve uzun bir
hayat yaşıyor. Optimist (iyimser) ve mutlu insanların sosyal
çevreleri daha geniş oluyor. Hayata bakışta din önemli bir
etken." dedi.
Kanserle Mücadele Merkezi'nden Christoffer Johansen ise dindar
insanların alkol, uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklardan
uzak durarak sağlıklı yaşama konusunda daha başarılı olduklarını
dile getirdi. Johansen, inanç yönünden zayıf kişilerin alkol
başta olmak birçok kötü alışkanlığa daha kolay bağımlı hale
geldiğini sözlerine ekledi.
Kaynak;
zaman.com
03/02/2009
218-
Sanal âlemin kullanıcı sayısı 1 milyarı geçti
İnternet
ölçüm firması comScore, dünya çapında internet kullanıcı
sayısının bir milyarı geçtiğini duyurdu. Web'i en çok kullanan
ülke sıralamasında Asya yüzde 41 ile birinci gelirken, Kuzey
Amerika yüzde 28 ve Avrupa yüzde 18 ile ikinci ve üçüncü sırada
yer aldı. PC Magazine'deki bilgilere göre, Avrupa'nın çoğunluğu
nette İngilizce
konuşuyor olsa da en yaygın iletişim dili Çince. İnternet
erişimi olan ülkeler arasında 179 milyon kullanıcı ile Çin
birinci sırada. Onu
163 milyon kullanıcı ile Amerika takip etti. Japonya, Almanya ve
Birleşik Krallık, ilk beşe giren diğer ülkeler oldu. Latin
ülkelerinin
kullanıcı azlığı ise İspanyolcanın listede hayli gerilere
düşmesine yol açtı. En çok ziyaret edilen siteler listesinde
Google yüzde 77 ile
başı çekti. Onu yüzde 64,2 ile Microsoft, 55,8 ile Yahoo ve 27,1
ile Wikipedia da dahil olmak üzere tüm Wikimedia siteleri takip
etti.
Kaynak;
zaman.com
05/02/2009
219-İnternet
oyunları artık Türkçe olacak
Türkiye'de sadece çocukları ve
gençleri değil her yaştan insanı kendine bağlayan
internet oyunları artık Türkçe dublajlı olacak. Tüm
dünyaya oyun pazarlayan ve sektörün yüzde 65'ini
elinde bulunduran Güney Kore menşeli K2 Network
firması, Türkiye pazarına sürülecek yeni oyunlarda
Türkçe dublaj kullanılacağını açıkladı.
Şirketin Türkiye müdürü Gülümser Baran, dublajın
yanı sıra yeni oyunlarda Türk kültürüne ait lokal
tema ve objelerin de kullanılacağını söyledi. Bugüne
kadar dublajın eksikliğini hissetmediklerini
söyleyen Baran, "Ancak Knight Online'ın çok ciddi
bir kitlesi var. Bu kişiler oyuna girdiklerinde
yabancı bir server'a bağlandıklarını unutarak Türkçe
yazışmaya başlıyor. Ayrıca İngilizce olan oyunlarda
çıkan sorunların oyuncuları zor duruma düşürdüğünü
de biliyoruz. Bu sorunu çözeceğiz." ifadelerini
kullandı.
Kaynak;
zaman.com
06/02/2009
219-
İlginç Sorular
1- Şehiterin ruhları arşın altında asılı nurdan
kandillere sığınırlar. (Hadis)
Bu mübarek sözü nasıl değerlendiriyorsunuz?
2- Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup
Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin
havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği
içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve
çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı,
ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde
susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek
isteyince, Peygamber bizi engelledi.” Buhari Tıp5/1,
Hanbel
Bu Hadisi şerif e göre Hz. Rasulûllahın ahlâkının
beşeri bir ahlâka dayanmadığı ortaya çıkıyor. Siz
nasıl değerlendiriyorsunuz?
07/02/2009
220-
Yarın
''Dünya Sigarayı Boykot Günü''
'Depresyon,
anksiyete bozuklukları gibi ruhsal sorunların sigara
bağımlıları arasında görülme sıklığının toplum
genelinde göre daha yüksek'', ''sigara içme
oranlarının, şizofreni hastalarında yüzde 90,
bipolar bozukluk hastalarında yüzde 70, başka
psikiyatrik bozukluğu olanlarda ise yüzde 45-70
arasında olduğu'' bildirildi. Türkiye Psikiyatri
Derneği Genel Başkanı Dr. Şeref Özer, ''9 Şubat
Dünya Sigarayı Boykot Günü'' dolayısıyla yaptığı
açıklamada, dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon
kişinin sigara ve tütün kullanımına bağlı
hastalıklardan yaşamını yitirdiğini söyledi.
Kaynak; aa.com.tr
09/02/2009
220-
Dikkat Ay tutulumu
Bugün 14.38 ay tutulumu var. Ay ve güneş
tutulumları normaldir. Bu anlarda bir ibadet
yapılması söz konusu değildir..
Ay tutulumları bir çok konuda duraklama getirir.
Eski bir takım sıkıntıların geri gelmesine neden
olabilir. Bunalım ve kriz vs gibi. Ay Aslanda
tutuluma giriyor ancak bütün burçları etkileyebilir
diyebiliriz. Sadece güneş tutulumu sırasında idrak
artımı için dua edilir..Zira güneş bilindiği gibi
idrak ve mantığı temsil eder.
09/02/2009
221-
Hücrelerin kanserle mücadele sırrı
Hücrelerin, tümör gelişimini engelleyen p53 isimli geni nasıl
değiştirdiklerini keşfeden uzmanlar elde edilen bulgunun kanser
tanı ve tedavisinde önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.
Singapur Dundee Üniversitesi tarafından yürütülen çalışma "Genes
and Development (Genler ve Gelişim)" dergisinde yayınlandı.
BBC'de yer alan bilgilere göre, otuz yıl önce keşfedilen p53
geni vücudun sağlığını korumada çok önemli bir role sahip ve
(kanserden) zarar görmüş hücrelere kendilerini yok etmelerini
emrediyor veya tedavi süresince çoğalmalarına engel oluyor.
Kanser hastalarının yarısında bu gen ya zarar görmüş ya da pasif
durumda oluyor; dolayısıyla kanserli hücreler serbestçe bölünüp
çoğalabiliyor.
İnsanlar gibi p53 genine sahip olan zebra balığı üzerinde
yapılan araştırmada p53 geninin sadece p53 proteini
salgılamadığı; aynı zamanda bu proteinin bir başka türü olan ve
"izoform" olarak da bilinen bir çeşit kontrol anahtarı
oluşturduğu da ortaya çıktı. Söz konusu inceleme bu kontrol
anahtarının p53 geninin kanser mücadelesine başlamasında mühim
bir rol oynadığını gösterdi. Bu gen kanser tedavisinde
hastalıklı hücrelerin yok edilmesinde önemli bir yere sahip,
çünkü radyoterapi ve kemoterapi gibi yöntemler de kanserli
hücreleri intihara teşvik etmek suretiyle işe yarıyor.
10/02/2009
222-
Kontak Lens'de TV keyfi
Gelecek bilimcilerin tahminine göre,10 yıl içinde kontakt lens
gibi göze takılan televizyonlar hayatımıza girecek. Teknoloji
şirketlerine danışmanlık yapan “gelecek bilimcisi” Ian
Pearson’ın öngörüsüne göre, 10 yıl içinde izlenebilecek olan
“kontakt lens TV” vücut ısısıyla çalışacak. Kanal değiştirmek
içinse sesli komut vermek ya da bir el işareti yapmak yeterli
olacak. Pearson, “Bu televizyonu sabah gözünüze takacak, günün
sonunda çıkaracaksınız” dedi. Future Laboratory (gelecek
laboratuvarı) tarafından hazırlanan rapora göre, kontakt lens
TV’de hangi programın izlendiği dışarıdan görülemeyecek.
LENS TV’nin yanı sıra, tele-vizyonda izlenen kişilerin
duygularını izleyiciye ulaştıracak “dijital dövme”ler de 10 yıl
içinde hazır olacak. Bu sayede macera filmi izleyenler
oyuncularla aynı heyecanı duyacak, spor müsabakaları da daha
interaktif şekilde takip edilebilecek.
12/02/2009
223-
İlginç Sorular
1-
Yeryüzü balığın sırtındadır cennete girecekler ilk
olarak bu balığın ciğerinden yiyeceklerdir. (Buhari
3/51)
Efendimiz (sas) bu sözüyle neyi kast etmektedir?
2- Besmele ile bismillahiAllahuekber sözü arasında
nasıl bir fark vardır?
3- Rüya içinde kan görülürse o rüya geçerli olmaz.
Neden Acaba?
4- Ta ha suresinin 67 ayetinde der ki; ”Musa
bilincinde korkuyu “ hissetti!
İlahi manadaki kitabı okuyan ulul aziym vasfında ki
bir nebi-rasul’un sizce bu şekilde bir hisse
kapılması mümkün mü?
Yoksa mecazen söylenmiş, farklı bir şey mi
anlatılmak istenilmektedir?
14/02/2009
224-
Gözyaşınızın kıymetini bilin!
Gözyaşı, gözün
sağlıklı kalmasını ve göz kırpma hareketini yaparken
rahat hissetmemizi sağlar. Bazı insanlarda gözyaşı
üretimi azalır veya üretilen gözyaşı kalitesinde
bozulma meydana gelir. Bu durumda ortaya çıkan
rahatsızlık 'kuru göz' olarak bilinir. Yaygın
olmasına karşın, kronik göz kuruluğu, çok sayıda
insanı etkileyen fakat az bilinen göz
rahatsızlıklarındandır. Birçok kişi, göz kuruluğu
semptomlarını yanlış olarak alerjilerle, iklim
şartlarıyla ve basitçe göz zorlanmasıyla açıklar.
Bunların hepsi kronik göz kuruluğu semptomlarını
şiddetlendirebilmekle birlikte, asıl sebep değildir.
Ciddi göz kuruluğunun zaman içinde tedavi edilmediği
vakalarda, enfeksiyon riski ve görmede ciddi bozulma
meydana getirir. Kuru gözde yanma, batma,
kızarıklık, gözde ağırlık hissi, karıncalanma ve
gözde yabancı cisim hissi gibi şikâyetler olur.
225-Cep
Telefonlarındaki ''MİKROBİK'' Tehlike
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon
Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meral Sönmezoğlu,
cep telefonlarının, mikrobik hastalıklardan
korunmak için her gün dezenfekte edilmesi
gerektiğini belirtti. Doç. Dr. Sönmezoğlu,
yaptığı yazılı açıklamada, sürekli elle temas
edilen cep telefonlarının temizlenmemesi halinde
hastalık bulaştırdığını belirtti.
Kaynak; aa.com.tr
226 -"SALİSİLİK
ASİT KOLON KANSERİ DÜŞMANI"
Bugüne kadar
birçok faydası olduğu belirlenen aspirinin etken
maddesi olan salisilik asitin kolon kanserini
önlediği, bu asitin yeşil sebzelerin içinde de
bol miktartarda bulunduğu bildirildi.
Türk Gastroenteroloji Derneği Bursa Şubesi
Başkanı Prof. Dr. Faruk Memik, kolon (kalın
bağırsak) kanserinin sindirim sistemi kanserleri
arasında batı ülkelerinde birinci, Türkiye'de
ise mide kanserinden sonra ikinci en sık görülen
kanser türü olduğunu söyledi. Prof. Dr. Memik,
son yıllarda hem hayvan hem de insan
deneylerinde, kalın bağırsak kanserinden
korunmak için bazı anti romatizmal ilaçların
kansere karşı bir koruyucu etkisinin olduğunun
tespit edildiğini vurguladı.
Özellikle kolondaki ''Poliplerin''
azaltılmasında, günlük olarak aspirin
kullanımının faydalı olduğunu bildirdi. ''Son
çalışmalar gösterdi ki bitkiler, bazı böcekler,
mantarlar ve mikrobik hastalıklardan kendilerini
korumak için aspirinin etken maddesi olan
salisilik asit üretiyorlar. Yeterli derecede
sebze yiyen kişilerin vücutlarındaki salisilik
asit oranının belirli bir doza yükseldiği
görülmüş. Bu demek oluyor ki bitki yiyerek,
kansere karşı bir koruyuculuk kazanmış
oluyoruz.''
Kaynak; aa.com.tr
227-
AİDS:
Bir
virüsün sebep olduğu, vücudun enfeksiyonlara
karşı tabii direncinin yıkılışı ile belirgin
sendrom. Sonradan gelişen direnç eksikliği
sendromu. AİDS hastalığı; Hastalık virüsü
cinsel temasla, virüs bulaşmış iğnelerle ve
transfüzyonla geçer. Hastalarda ateş, kilo
kaybı, lenf bezlerinde şişme, diyare ve
bitkinlik başlıca belirtilerini oluşturur. Bu
zemin üzerinde gelişen herhangi bir enfeksiyon
–vücut direncinin yıkılışı nedeni ile- kısa
sürede ölüme uzanır.
www.sufizmveinsan.com
228- İlginç
sorular
1-
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet
edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“İmamlar
sizin için namaz kılarlar; eğer eksiksiz
kıldırırlarsa hem size hem de onlara sevabı
vardır; şayet hata ederlerse, size sevap, onlara
da ceza vardır Buhârî, Ezân 55. Ayrıca bk. Ahmed
İbni Hanbel, Müsned, II, 355, 537.
Nedenini
bulabilirmisiniz?
2- Toprak yemek
her müslümana haramdır. (Hadis)
Niçin?
3- insanların en
kötüsü hayatta iken başına kıyamet kopandır.
(Hadis)
Bu sözü
nasıl değerlendiriyorsunuz?
4-
Efendimiz
(s.a.v.) bir Hadis-i
Şeriflerinde şöyle buyurur:
Müslüman bir kimse
öldü mü, Allah ona bedel bir Yahudi veya
Hıristiyanı cehenneme koyar.
(Kütüb-i
Sitte -
13–75 / 4514)
Bakalım
bu hadisi nasıl değerlendireceksiniz?
www.sufizmveinsan.com
229 -Erkek ve kadınların günah eğilimleri farklı
Vatikan'ın yaptırdığı bir araştırma, günah
işleme eğilimleri açısından erkeklerle
kadınların birbirinden farklı olduğunu ortaya
çıkardı. Kiliselerdeki günah çıkarma
kulübelerinde papazlara yapılan itiraflardaki
verilerden yola çıkan araştırma, erkeklerin
işlediği günahlarda liste başında şehvet
düşkünlüğünün, kadınlarınkilerde ise kibrin yer
aldığını gösterdi.
Cizvit rahip Roberto Busa'nın yaptığı
araştırmanın sonuçları, Vatikan'ın resmî yayın
organı L'Osservatore Romano gazetesinde
yayımlandı.
Kaynak;zaman.com
26 /02/2009
230 -ATOM:
Element’in en küçük parçası, atom( Atom, proton
ve nötronları içeren bir çekirdek ile onu
çevreleyen elektronlardan oluşur. Atom
çekirdeğindeki pozitif elektrik yüklü proton
sayısı , çekirdek çevresindeki negatif elektrik
yüklü elektron sayısına eşittir. Nötronlar,
elektrik yükü taşımazlar. Proton ve elektron
sayısı eşit olan atoma “nötral atom” adı
verilir.
231- İLGİNÇ SORULAR
1-Ebu Hureyre 'den nakledildigine
göre, Ebu Hureyre mescidde abdest alırken yanına
Abdullah İbnu Kariz gelir. Ona, Ebu Hureyre şu
açıklamayı yapar: "Bir keş (kurumuş çökelek)
parçası yedim, bu sebeple abdest alıyorum. Çünkü
ben Resulallah aleyhissalatu vesselam'ın
"Ateşte pişen şeyler yiyince
abdest alın" dediğini
işittim.
Muslim, Hayz 90, (352) ; Nesai, Taharet 122, (1,
105, 106) ; Tırmızi, Taharet 58, (79) ; Ebu
Davud, Taharet 76, (194.
Bu hadisi nasıl anlamalıyız?
2-“Yangın gördüğünüzde tekbir getiriniz, zira
tekbir (Allahuekber demek)
onu
söndürür.
(Hadis):
Burada acaba ne anlatılmak isteniyor. Yangını
söndürmenin Allahu ekber sözü ile ne gibi bir
bağlantısı bulunuyor?
3-İnsanların
hepsi ölüdür ancak alimler, alimlerde hepsi
helak olmuştur ancak amel edenler, amele
edenlerin hepsi boğulmuştur, ancak ihlaslı
olanlar, ihlaslı olanlarda büyük tehlike
üzerinedir.
(Elhadis el mevdua)
Bu hadisi nasıl çözebilirsiniz. Bahsedilen konu
nedir?
4- Ruh bedenle yapılan tayyi-mekan
ile astral-seyahat arasında bir fark varmıdır.
Varsa nedir?
www.sufizmveinsan.com
232-
Güçlü hafıza için, yeterli uyku gerekiyor
Uykusuz
kalındığında bellek, dil becerileri, soyut
düşünme ve değerlendirme gibi bilişsel
fonksiyonların işlevlerinde bozulma meydana
geliyor...
Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz, tıp
adamlarının uykuyla ilgili henüz bilmediği çok
şey bulunmasına rağmen bedenin onarımı, çeşitli
madde ve hormonların sentezi, hafızanın
yapılandırılması ve psikolojik dinlenmenin,
uykunun belirli dönemlerinde gerçekleştiğinin
bilindiğini söyledi.
Kaynak:aa.com
233-
Şizofrenlerin Beyinlerinde Farklı Çalışan Genler
Bilim adamları, şizofrenlerin beyinlerinde
farklı çalışan onlarca gen buldular. Imperial
College London'dan bilim adamları,
şizofrenlerden alınan örneklerde farklı çalışan
49 gen tespit edildi. Bu genlerin çoğunun,
hücrelerin birbirleriyle iletişim biçimini
kontrol ettiklerinden yola çıkılarak, hücreler
arasındaki hatalı iletişimin, hastalığa yol
açabileceği sonucuna varıldı.
Kaynak:aa.com
04/03/2009
234-Yumurta,
Kas Gelişimi ve Enerji İçin Birebir
ABD'de
yapılan bir araştırma, yumurtada bulunan yüksek
kalitedeki proteinin kas gelişimi ile enerji ve
tokluk hissine önemli katkıda bulunduğunu
gösterdi.
Illinois Üniversitesi araştırmacıları, 25'ten
fazla protein araştırmasını gözden
geçirdiklerinde, yumurtadaki proteinin düzenli
ve sürdürebilir enerji sağlamasının yanı sıra
düzeyi düştüğünde verim veya enerji azalmasına
yol açan kan şekeri veya ensülin seviyesinde
dalgalanma yaratmadığını belirledi.
Yumurtadaki proteinin ayrıca her yaştaki insanda
kas kütlesinin korunması, gelişimi ve
çalışmasını doğrudan etkilediğini gören
araştırmacılar, yüksek kalitedeki bu proteinin
insan vücudunun gereksinim duyduğu kas kütlesini
inşa ve korumak için tüm temel amino asitleri
sağladığını ortaya çıkardı.
Araştırmanın başında yer alan Donald K. Layman,
bir yumurtanın günlük tavsiye edilen yüksek
kalite proteinin yüzde 13'ünü sağladığını ve
yüksek kalite proteinin yetişkinlerde kas
kütlesini korumaya yardımcı olduğunu belirtti.
Kaynak:aa.com
235-
BİLİM ADAMLARI, İKİLİ KARADELİK SİSTEMİ KEŞFETTİ
Amerikan
Nature dergisi, astrofizikçilerin, birbirine çok
yakın ikili karadelik sistemini keşfettiklerini
bildirdi. Dünyadan 5 milyar ışık yılı
uzaklıktaki bir galakside keşfedilen ikili
karadelik sistemi, aynı merkez çevresinde
dönüyor ve merkezden sadece bir ışık yılının
üçte biri uzaklığında (100 yıl) bulunuyor. Bilim
adamlarının bu keşfi, "galaksilerin büyümesi ve
gelişmesi sonucunda merkezlerinde kara delikler
oluşmaktadır" varsayımını destekliyor.
Kaynak:aa.com
236-
1- ''Kabe'nin kapısı kıble
olmasaydı, kabe dışındaki dört taraf da kıble
olmazdı.'' Şems-i Tebrizi Makalat (konuşmalar)
kitabından..
Tebrizi acaba bu sözü ile bizlere neyi anlatmak
istiyor?
2- Katil maktulun üzerinde hiç bir günah
bırakmamıştır.
Ebû Dâvut, 1/230; et-Tirmizî, 4/277-278; İbn
Hibbân, 2330
Bu hadise göre tüm öldürülenler günahsızdır
anlamına gelir mi?
3- Deniz yoluyla ancak hac yapan, umre yapan
veya Allah yolundaki gazi gider. Çünkü denizin
altında ateş, ateşin altında deniz vardır.
Ebû Dâvud, 1/389 ; el-Hatîb, et-Telhîs, 1/78.
Söz konusu hadis ile acaba ne anlatılıyor?
4- Kim zamanının imamını bilmeden
ölürse, câhiliyye ölümüyle ölür. (Hadis)
Bu hadisi nasıl anlamalıyız?
www.sufizmveinsan.com
237-Ne
Tarafa Yatıyoruz?
Bir
tarafa yatarak uyuma durumunda, yatılan yöne bağlı olarak burun
deliklerimizin birisinin tıkanırken, diğerinin açıldığı ve
solunumun açık olan burun deliğinden yapıldığı araştırmalarla
belirlenmiştir.
Ayrıca nefes alınan burun deliği ile beynin yarımküreleri ve
sempatik-parasempatik sinir sistemleri arasında da bir münasebet
olduğu, çalışmalarla gösterilmiştir.
Sağ tarafa yatılması durumunda; sağ burun deliği
tıkanmakta, sol burun deliği açılmaktadır. Sol burundan yapılan
nefes alma ile sağ beyin yarımküresinin aktivitesi artar. Sağ
beyin yarımküresinin uyarılması, parasempatik sinir sistemimizin
faaliyetlerini artırmasına, kalp hızımızın yavaşlamasına,
tansiyonumuzun düşmesine ve mide-bağırsak faaliyetlerimizin
yavaşlamasına neden olur. Dolayısıyla kalbimiz daha az yorulur,
uykuya dalmamız daha kolaylaşır, bu da istirahatımızın daha iyi
olmasına imkân sağlar.
09/03/2009
238-Sol
tarafa yatılırsa ne olur?
Sol
burun deliğinin tıkanması ile birlikte sağ burun
deliğinden nefes alınması, sempatik sinir
sisteminin faaliyetlerinde artışa yol açar; bu
durumda kişi heyecanlanmış gibi olur ve kalp
atışlarındaki hızlanma ile kalp daha da yorulur.
Bu yüzden uykuya dalma zorlaşır.
Çünkü kalp atım hızının, tansiyonun, heyecan ve
dikkatin artması uykuya engel olabilir. Sol
tarafımız üzerine uyumada ise vücudumuz daha çok
yıpranacaktır.
www.sufizmveinsan.com
10/03/2009
239-
Sırtüstü veya yüzüstü yatınca durum ne
olacaktır?
Yüzüstü
yatmak zaten uzun süre mümkün olmadığı gibi,
kalp, akciğerler ve mide bu durumda baskı
altında olduğu için, ciğerlerimiz ve midemiz
sıkışıp rahatsızlık verebilir. Sırtüstü
yatıldığında ise bu rahatsızlıklar olmayabilir.
Ancak uykuya dalmada gecikme olabilir. Bu durum
da vücudun tam dinlendirici bir uykuya geçmesine
ve dinlenmesine engel olabilir. Çünkü bu durumda
gündüz olduğu gibi iki burun açık olacak ve
parasempatik sistem uyarılamayacaktır. Ayrıca
sırtüstü yatılması durumunda mide ve
bağırsakların fonksiyonlarını gerçekleştirmesi
biraz daha zorlaşacaktır.
www.sufizmveinsan.com
240-En Faydalı Yatış Şekli
En faydalı ve belki de en az zarar
görebileceğimiz yatış pozisyonun:
"Sağ yana yatarak ve ayakları vücuda doğru
çekerek uyuma" şeklinde olduğu, yapılan
araştırmalarla ancak bugün doğrulanabilmektedir.
Bu yatış seklinde hem mide ve bağırsaklar
korunmakta, hem de sindirimin daha kolayca
tamamlanması mümkün kılınmaktadır.
www.sufizmveinsan.com
241- İlginç Sorular
HUD SURESİ BENI İHTİYARLATTI hadisine istinaden
.... 112. ayet EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL;
daki mana efendimizi ihtiyarlatmıştır (kendi
açıklaması)...
Zaten istikamet Üzere olan Rasulûllah; kendinden
açığa çıkan bu hİtapla neden ihtiyarlasın?...
Bit,
pire, çekirge, at, katır, sığır vs. gibi bütün
hayvanların ecelleri tesbihlerine bağlıdır.
Tesbihleri bitince Allah (z.c.hz.) onların
ruhunu kabzeder. Azrail (a.s.)'ın bu kabzla
alakası yoktur
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Efendimiz bu sözü ile bizlere ne anlatmak
istemektedir?
Beyaz
horoz edininiz. Zira kendisinde beyaz horoz olan
eve şeytan ve büyücü yaklaşamaz. Ve o evin
etrafındaki evlere de.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Efendimiz söylediğine göre, bu mübarek söz nasıl
bir anlam taşıyor?
Evlerinizde kanatları kesilmiş güvercin
bulundurunuz.
Ravi: Hz. Enes (r.a.)
Kanatları kesilmiş bir güvercin bulundurmak
acaba nasıl bir fayda sağlayacaktır?
242-
Allah'a inanmak beyni olumlu etkiliyor
Kanada'nın
Toronto şehrinden bir grup bilim adamı Allah'a
inanmanın, inanan bir kişinin beyninde meydana
getirdiği [olumlu] etkileri keşfetti.
Toronto ve York Üniversitesi'nden profesörler,
kendilerini dindar olarak tanımlayan kişilerin,
baskı ve sıkıntıya sebep olan herhangi bir iş
veya görev yaparken Allah'a inanmayanlara göre,
daha az stres ve endişe yaşadığını belirtti.
Uzmanlar, stresin az olması sebebiyle, inançlı
kişilerin mantıksal ve zihinsel testlerde de
daha başarılı olduğunu söyledi. Deneklerin beyin
aktiviteleri elektrotlar aracılığıyla kaydedildi
ve zayıf dini duygular taşıyan kişilerde bile,
beynin endişe ve davranış değişikliğini
etkileyen bölümünün daha az aktif olduğu
belirlendi.
Araştırmada yer alan Doç. Dr. Psikolog Michael
Inzlicht "Dindar kişiler bir hata yaptıklarında
daha az strese giriyor. Bunun dini tutuculukla
bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum; bundan çok
daha derin bir mevzu. Din insanların hayatına
bir mana kazandırıyor," dedi. Öte yandan,
"endişenin az olması performansı artırabilir
ancak dikkatli olunması da gerekiyor; çünkü bu
durum hataları düzeltme yeteneğini de
köreltebilir. İnanç kuvveti arttıkça,
beynin hatalara tepki veren kısmındaki
hareketlilik azalıyor," diye de
sözlerine ekledi.
Kaynak;
zaman.com
243-Cep telefonunu, çalar çalmaz kulağa götürmeyin
Ege
Üniversitesi Temel Tıp Bilimleri öğretim
üyelerinden Doç. Dr. Murat Pehlivan, bebekler ve
çocukların cep telefonlarından uzakta tutulması
ve uzun süreli telefon görüşmesi yapılmaması
gerektiğini söyledi. Cep telefonlarının
yaydığı birtakım sinyallerin ve gürültülerin
etkileşimlere sebep olduğuna dikkat çeken Doç.
Dr. Pehlivan, bir çalışmada yaklaşık 250 farklı
model telefondan yüzde 30'unun, 10-15
santimetreden kalp pillerini etkilediğinin
saptandığını aktardı.
Doç. Dr. Pehlivan, cep telefonunun anten
kısmının üzerine parmağın koyulmamasını, nazikçe
tutulmasını, kulağa daha az yaklaştırılmasını
öneriyor. Tuşlar içe değil, dışa doğru bakacak
şekilde kılıfa konulmasını, kısa konuşmalar
yapılmasını, mümkün olduğunca kulaklık
kullanılmasını, çalmadan önce baz istasyonları
şiddet ayarı ve kanal belirleme yaptığından, ilk
birkaç saniyede hemen kulağa götürülmemesini
tavsiye ediyor. Ayrıca pantolonun ön cebinde
cinsel organlara yakın tutulmaması, çalar saat
amacıyla yastığın altına konulmaması da önerilen
diğer tedbirler.
Pehlivan şunları söyledi: "Termal kamerayla
yapılan ölçümlerde, 20 dakikalık cep telefonu
konuşmasının yaklaşık 2 derece ısı artışına
sebep olduğu saptanmış. Bu ısı kulağın
dokularına ve iç yapılarına zarar verebilir. Cep
telefonu kullanıcılarında bir mikrodalga
sendromu söz konusu."
Kaynak;
zaman.com
244-Bilim
adamları sesi ışığa dönüştürdü
Amerikalı
bilim adamları, elektrik sinyallerini sese
dönüştüren bir prosesi tersine çevirerek ilk kez
yüksek frekanslı sesleri ışığa çevirmeyi
başardıklarını açıkladılar.
Nature Physics dergisinde yayımlanan makalede,
Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'ndan
araştırmacılar, geliştirdikleri yeni
teknolojinin, bilgisayar yongaları, LED'ler ve
transistörlerin daha da geliştirilmesini
sağlayacağını belirttiler. Cep telefonları
gibi cihazlarda bulunan piezo-elektrikli
hoparlörlerin insan kulağının duyabileceği düşük
frekanslarda çalıştığını kaydeden
araştırmacılar, bu prosesi tersine çevirerek,
ışığı üretmek için, insan kulağının
duyabileceğinden 100 milyon kez daha yüksek
frekanslı ses dalgaları kullandıklarını ifade
ettiler.
Bu karmaşık araştırmanın başında yer alan
Michael Armstrong, geliştirdikleri prosesin,
yüksek frekanslı seslerin ışığa çevrilmesini çok
doğru bir şekilde görmeyi sağladığını söyledi.
Kaynak;
aa.com
245-Gribe
karşı sarımsak
Mısır'da,
7 bin yıl önce piramitlerin yapımında
çalışanlara sağlıklarını korumak için verildiği
bilinen sarmısağın, özellikle nezle, grip, boğaz
ağrısı ve burun iltihabına iyi geldiği,
zencefilin ise kansere karşı koruyucu etkisinin
bulunduğu bildirildi.
Uludağ Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mihriban Korukluoğlu, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda
antimikrobiyal özellikler taşıyan baharat ve
tıbbi bitkilerin üretimlerinin arttığını
söyledi.
''Sarmısağın antimikrobiyal özelliği eskiden bu
yana bilinmektedir. 7 bin yıl önce Mısır
piramitlerinin yapımında çalışanların
sağlıklarını korumaları için her gün sarımsak
verildiği bilinmektedir. Orta çağda salgın
hastalıklardan korunma amacıyla kullanılan
sarmısağın, ezilerek 2. Dünya Savaşı'nda Rus
askerlerinin yaralarına konması bu ürünün tarihi
hakkında önemli bilgiler vermektedir.
Antimikrobiyal, antiviral ve antiparazit etkisi
bulunan sarmısağın, nezle, grip, boğaz ağrısı ve
burun iltihabına iyi geldiği bilinmektedir.''
Kaynak;
aa.com
246-Bilim
adamları, karbonhidradları yağa dönüştüren geni
buldu
Kaliforniya
Üniversitesi'nden bilim adamlarının Cell
dergisinde yayımlanan araştırmasında, DNA-PK
denilen genin, karaciğerde karbonhidratlarının
yağa dönüşmesi sürecini düzenlediği bildirildi.
Araştırmada çalışan Roger Wong, araştırmalarının
sonucunda, bir gün insanların şişmanlama korkusu
olmadan ekmek, pasta ve pirinç yiyeceklerini
umut ettiğini söyledi.
Wong, yaptıkları araştırmada, DNA-PK geni
bulunmayan farelerin genin bulunduğu normal
farelere göre daha ince ve yüzde 40 oranında
daha zayıf olduğunu belirlediklerini kaydetti.
Genden yoksun olan farelerin yüksek karbon
içeren gıdaları yediklerinde kilo almadıklarını,
ayrıca kanlarındaki kolestrol düzeylerinin daha
düşük olduğunu vurgulayan Wong, kolestrolün
düşük olmasının kalp krizi riskini azalttığına
dikkati çekti.
İnsanın da aynı gene sahip olduğunu vurgulayan
bilim adamları, DNA-PK geninin ilaçlarda ve
obeziteyi önlemede kullanılabileceğini
bildirdiler.
Kaynak;
aa.com
247-
1- Yarın dünyayı terk edecek bir insanın bu
dünyadan beklediği ne olabilir ki? İşte her
zaman bu hal ile, dünyevi değerlerin hiçbirine
bağlanmadan adeta “ölmeden evvel ölmek”
tarzıyla yaşamak şarttır. İşte yaşam budur.
Şimdi kendinize bir sorun bakalım bu denilen
haldemisiniz, yaşıyormusunuz?
2- Rüzgârlar çeşit çeşittir. Bunlardan dördü rahmet
dördü de azabtır. Rahmet olanlar; yayıcı,
müjdeleyici, birbiri ardınca gönderilen, esip
savuran rüzgârlardır. Azab olan rüzgârlar ise; akîm
denilen kısır ve aşılama yapmayan rüzgâr ile sarsar
adı verilen soğuk yeldir. Bu ikisi karadadır. Bir
de Âsıf ve Kâsıf adı verilen, şiddetle esen fırtına
şeklinde iki tür rüzgâr daha vardır ki bu ikisi
denizde olur.
Bu Hadis-i Şeriften ne anlıyorsunuz?
3- Kertenkeleyi, Kabenin içinde de olsa öldürün.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)
Haram bölge ilan edilen bir yerde dahi bu uyarı
altında yatan sebep nedir?
4- Beyt (Kâbe), mescid ehlinin kıblesidir. Mescidi
Haram da, Harem ehlinin (Mekke ahalisinin)
kıblesidir. Harem (Mekke) ise ümmetimden şark ve
garbtaki arz ehlinin kıblesidir.
Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma) ramuz el
hadis.
Bu çok karışık bir hadisi çözmek size düşüyor. Acaba
ne anlatılmak isteniyor?
www.sufizmveinsan.com
20/03/2009
248-
Aşırı kırmızı et, görme kaybına sebep olabilir
Avustralya
Melbourne Üniversitesi'nde yapılan araştırma,
haftada 10 kez kırmızı et yiyenlerin daha az
yiyenlerden iki kat daha fazla görme bozukluğu
yaşadığını ortaya çıkardı. Amerikan
Epidemiyoloji (salgın hastalıklar) Bülteni'nde
yayınlanan bulgular, tüketilen yiyecekler ile
yaşa bağlı görme kaybı arasında kuvvetli bir
ilişki olduğunu ortaya koyuyor.
Kaynak;zaman.com
249- Sağlık
için burundan nefes alın
Ağızdan
nefes alıyorum, ne zararı olabilir ki!" demeyin.
Uzmanlar, burun solunumunun aktif, ağız solunumunun
ise pasif solunum olduğuna belirterek, kanın, burun
yoluyla nefes alındığında, ağıza oranla 3 kat daha
hızlı temizlendiğini dikkat çekiyor.
Burun, içindeki 'radyatöre' benzeyen sistemle
solunan havayı ısıtarak, nemlendirerek ve yabancı
maddeleri süzerek akciğerlere hazır hale getiriyor.
Ağızda böyle bir sistem olmadığı için tahrişler ve
faranjit gibi rahatsızlıklar oluşuyor. Aile-Sağlık
Kaynak;zaman.com
24/03/2009
250- Marifetname'den
"Bu
şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler
olmuştur ki, onların başlangıcı kaygan çamurdur.
Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. Ta
iş ve surette insana benzeyen nesnas ve maymun
mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi
yükselip insan suretine gelmiştir"
www.sufizmveinsan.com
|