313-
Ter bezleri, kanı temizliyor ve ısı dengesini sağlıyor
Sıcak
havalarda en çok şikâyet edilen konulardan biri olan terlemenin,
normal oranlarda gerçekleşmesinin insan sağlığı açısından
oldukça faydalı olduğu ve kanı temizlediği belirtiliyor.
Ter bezlerinin böbrek gibi çalıştığı ifade edilirken, vücuttaki
üre, ürik asit, tuz ve diğer zararlı maddelerin terleme yoluyla
dışarı atıldığı kaydediliyor. Uzmanlar, terlemenin
engellenmesinden çok, terlemeyle oluşabilecek kötü kokuların
önüne geçilmesini öneriyor. Yetişkin bir insan vücudunda
yaklaşık bir milyon ter bezi bulunuyor ve bu bezlerin hepsi de
vücuttaki zararlı maddeleri dışarı atmak için görevli. Terleme
ve sonrasında terin buharlaşmasıyla vücudun ısı dengesi de
sağlanıyor.
Kaynak;www.zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
20/06/2009
314-
BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
``En
son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim``...
Can Yücel
www.sufizmveinsan.com
21/06/2009
315-
Kumanda artık sizsiniz
Geliştirilen
yeni "kumandasız" kontrol sistemi, yüz tanıma ve harekete
duyarlı sensörlerle oyun oynama imkanı sağlıyor.Microsoft, "Xbox
360" oyun konsolu için geliştirilen yeni "kumandasız" kontrol
sistemi, yüz tanıma ve harekete duyarlı sensörlerle oyun oynama
imkanı sağlıyor.
Project Natal adlı yeni kontrol sisteminde kullanıcı joystick
veya kumanda aleti gibi hiçbir şeyi tutmuyor. Joystick'in bizzat
oyunu oynayan kişi olduğu sistemde, televizyonun altına
yerleştirilen oyun konsolu kullanıcının yaptığı her hareketi,
her mimiği ve her sesi algılıyor.
Kullanıcı menülerde dolaşırken, girmek istediği menüyü eliyle
iter veya aşağı-yukarı çeker gibi hareket ettiriyor.
Kaynak;haber10.com
www.sufizmveinsan.com
22/06/2009
316-
RAHMET MEVSİMİ ÜÇ AYLAR YARIN BAŞLIYOR
İslâm
dininin mübarek saydığı ve milyonlarca Müslüman’ın hasretle
beklediği Üç Aylar, yarın günü başlıyor.
Oruç tutmak isteyen Müslümanlar, bu gece sahura kalkacaklar.
Recep, Şaban ve Ramazan aylarından oluşan Üç Aylar'ın İslâm
Dünyası'ndaki önemini Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Recep,
Allah'ın (c.c.) ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin
ayıdır” şeklindeki hadis-i şerifiyle ortaya koyuyor. Üç aylar,
dinî duyguların yoğunluk kazandığı, merhamet, şefkat,
yardımlaşma ve dayanışma hislerinin doruk noktaya ulaştığı,
hayır ve iyiliklerin arttığı bir mevsim olarak tanımlanıyor.
Sevgili Peygamberimiz, bu aylarda her zamankinden daha çok
ibadet ederdi.
www.sufizmveinsan.com
23/06/2009
317-
Gün boyu tok hissetmenin sırrı bir bardak sütte
Bir
bardak süt içmek sizi tok tutarak öğle yemeklerinde daha az
yemenizi sağlıyor...Kahvaltılarda doyana kadar yemek yemektense,
meyve suyu veya çay yerine bir bardak süt içmek sizi tok tutarak
öğle yemeklerinde daha az yemenizi sağlıyor...
Amerikan Klinik Beslenme Dergisi'nde yer alan çalışma süresince,
Avustralyalı araştırmacılar, sabahları meyve suyu yerine yağsız
süt içmenin tokluk hissi verdiğini ve böylece bir sonraki öğünde
kalori alımının azaldığını belirlediler. Süt içenlerin öğle
yemeklerinde yaklaşık 50 kalori (yüzde 9) daha az yemek
yediklerini belirten araştırmacılar, çalışmaya katılan aşırı
kilolu ancak sağlıklı 34 kadın ve erkeği iki gruba ayırıp,
birincisine 570 gram yağsız süt; ikinci gruba ise aynı miktarda
meyve suyu verdiler.
Kahvaltı ile öğle yemeği arasındaki 4 saat boyunca, erkekler ve
kadınlar tokluk duygularını ölçtüler ve öğle yemeğinde doyana
kadar yemelerine izin verildi. Süt içen yetişkinler daha çabuk
doyduklarını ve öğle yemeğinde daha az yediklerini bildirdiler.
Kaynak;bugün.com.tr
www.sufizmveinsan.com
24/06/2009
318-
Bu gece mübarek Regâib Gecesi
Receb’in
ilk cuma gecesine Regaib gecesi denir. Bu geceye Regaib gecesi
ismini melekler vermişlerdir. Regâib, arapça bir kelimedir ve "reğa-be"
kökünden gelmektedir. "Reğa-be", kelime olarak, herhangi bir
şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek
için çaba sarf etmek demektir. "Reğîb" kelimesi ise, "reğabe"'den
türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan,
taleb edilen şey demektir. Müennesi, "reğîbe"dir. "Reğîbe"nin
çoğulu da "reğâib" dir. Kelime olarak "Regâib"in aslı budur.
www.sufizmveinsan.com
25/06/2009
319-İsteklerinizi
sağ kulağa söyleyin yerine gelsin...
İtalyan
bilim adamları, `isteklerin yerine getirilmesi için sağ kulağa
konuşulmasının` gerektiğini ortaya koydu.
İtalyan bilim adamları, `isteklerin yerine getirilmesi için sağ
kulağa konuşulmasının` gerektiğini ortaya koydu.
İtalyan araştırmacılar, yaptıkları 3 ayrı deneyde kişilerin, sağ
kulaklarına söylenilenleri yerine getirmede daha iyi olduklarını
gösterdi. Bilim adamları, bilgiyi işlemede daha iyi olduğu
bilinen beynin sol tarafının, sağ kulaktan gelen bilgileri
değerlendirdiğine işaret ediyor.
Bilim adamları, araştırmaları için yaptıkları ilk deneyde, arka
fonda yüksek desibelli müzik çalarken konuşan 286 deneği izledi.
Bu kişilerin yüzde 72`sinde etkileşimin dinleyenin sağ tarafında
olduğu tespit edildi.
Deneylerin sonunda sağ kulaktan giren kelimelerin beynin sol
kesiminde daha iyi işlem gördüğüne karar verildi.
Araştırmacılar, insanların telefonla konuşurken ahizeyi sağ
kulaklarına tuttuklarına da dikkati çekti.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
26/06/2009
320-Migrenin
şifresi çözülüyor
Türk
bilim adamları, toplumda yüzde 20 görülen migreni tetikleyen çok
önemli bir nedeni ilk kez ortaya koydu. Harvard'da araştırmalar
yapan Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay ile Prof. Dr. Cemal Saydam
rüzgârla taşınan atmosfer, su ve güneşle değişime uğrayan Sahra
çölü tozlarının migreni tetiklediğini ortaya çıkardı.
Bu tozlardan verilen deney hayvanlarının beyinlerinin ağrı
merkezinin aktif hale geçtiğini keşfeden araştırmacılar,
bunların alerji, astım gibi hastalıkları da tetiklediğini
öngörüyor. Prof. Dr. Bolay, bahar dönemlerinde lodosun
artmasıyla birlikte baş ağrısı, yüksek tansiyon, astım ve
halsizlik gibi yakınmalarda artış gözlendiğini anlattı. Bolay,
Sahra çölü tozlarının ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde artış
gösterdiğini vurguladı.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
28/06/2009
321-Evleri,
alevlerden su perdesi koruyacak
Türkiye,
orman yangınlarında hemen her yıl binlerce hektarlık yeşil
alanını kaybediyor. Orman Genel Müdürlüğü, havaların ısınmasıyla
artan yangınları önlemek için yeni bir yöntemi hayata geçiriyor.
Yeşillik alan içinde bulunan tarihi yapı, yaşam alanı ve
korunması gereken bölgeler için 'su perdesi' adı verilen bir
tekniği kullanmaya hazırlanıyor.
Söz konusu yerlerin alevlerden zarar görmemesi için fıskiyelerle
bir set oluşturuluyor. 25 metreye kadar çıkabilen su perdesi,
yapıların kül olmasını engelliyor.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
29/06/2009
322-Çalışma
masasında tasarruflu ampul kullanmayın
Sakarya
Üniversitesi (SAÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, elektronik cihazların
yaydığı elektromanyetik radyasyona bazı teknikler kullanarak en
az seviyede maruz kalmanın mümkün olabileceğini belirtti.
Arabada cep telefonuyla konuşulmamalı. Görüşme sırasında araçta
elektromanyetik dalgalar dolaşıyor. Kafesin içine girdiği için
cep telefonu yüksek güçte çalışıyor.
Öğrencilerin çalışma masalarında tasarruflu ampul kullanmamak
lazım. Neden? Çünkü tasarruflu ampullere yakın duruyorsanız çok
şiddetli bir radyasyonla baş başa kalırsınız. Bunun için baz
istasyonunun yanına gitmeye gerek yok.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
30/06/2009
323 -Elektromanyetik
etkiyi azaltın
Elektronik
cihazların yaydığı elektromanyetik radyasyona bazı teknikler
kullanarak en az seviyede maruz kalmanın mümkün olabileceği
açıklandı.Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Elektrik Elektronik
Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çerezci, ''Cep
telefonları, yüksek gerilim hatları, radyo televizyon kuleleri
ciddi şekilde elektromanyetik radyasyon yayıyor. Yüksek gerilim
hatları ve radyo televizyon kulelerinin 500 metre yakınında ev
bulunmaması lazım'' diye konuştu. Çerezci radyasyon saçan
ürünlerden teknik olarak nasıl korunabilindiğini de anlattı.
İşte o yollar...
Araçlar radyasyonu resmen hapsediyor
Ceple az ve öz konuşun.
Araçta mümkün olduğunca cep telefonuyla görüşmeyin. Görüşme
sırasında araçta elektromanyetik dalgalar dolaşıyor. Kafesin
içine girdiği için cep yüksek güçte çalışıyor.
Kulağımızı pencereye çevirerek görüşme yapmak lazım. Başımızı
pencereye çevirip ceple konuştuğumuz sol kulağımız pencere
yönünde olmalı.
Ceplerin antenleri arka kısmında olduğu için taşırken ekranı
vücudumuza, anteni dışa bakacak şekilde taşımak gerek.
Şarjı uzun süre giden cep telefonların tercih edin.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
01/07/2009
324 -İlaç
niyetine kiraz!
Yaz
meyvesi kiraz, antioksidan etkisi, bağışıklık sistemini
güçlendirmesi ve kanı sulandıran özelliğiyle sofradaki yerini
aldı. Kaynatılan sapı, idrar söktürücü olarak kullanılan
meyvenin, B ve C vitamini zengini olduğunu belirten uzmanlar,
kirazın aynı zamanda kansere karşı direnç sağladığını söyledi.
Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Diyetisyeni Özgen Arı,
kirazın meyve ve sapının ayrı ayrı yararlı olduğunu belirtti.
Sapının kurutulduktan sonra kaynatılmasıyla elde edilen çayın da
idrar söktürücü ve bağırsak düzenleyici olduğunu dile getiren
Arı bir de uyarıda bulundu: "Bu çay ilaçlarda olduğu gibi uygun
dozlarda tüketilmeli. Aksi halde fayda yerine zarar verir."
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
02/07/2009
325 -Kablosuz
modem bebeklere zararlı mı?
Cep
telefonu baz istasyonlarının insan sağlığına zararlı olup
olmadığı tartışmalarından sonra yeni bir polemik daha başladı.
Bu kez de Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, kablosuz modemin yaydığı
manyetik dalgaların hamile ve 2 yaş altındaki bebekler için
zararlı olduğunu iddia etti. . Cep telefonu kullanımının
ilerleyen zamanlarda sigara gibi yasaklanacağını belirten
Müftüoğlu, kablosuz internet ortamının da özellikle küçük
yaştaki çocuklar ve hamile kadınlar üzerinde zararlı etkilerinin
olduğu yönünde ciddi bulguların olduğunu kaydetti.
Uzmanlar, kablosuz internet ağı olan yerlerde 1,5-2 yaşından
küçük çocukları, hamileleri etkilediği konusunda hemfikir.
Memorial Suadiye Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
bölümünden Uzman Dr. Murat Yıldırım'a göre Yapılan
araştırmalarda yüksek gerilim hatlarına yakınlık arttıkça
çocuklarda lösemi sıklığında artış olduğu görülmüştür." diyor.
Başka çalışmalarda da diğer çocukluk çağı kanserlerinde artış
olabileceğine dair veriler elde edilmiş olsa bile bu konunun
kesinlik kazanmadığını söyleyen Yıldırım, "Yapılan çalışmalar
günlük hayatta kullandığımız televizyon, bilgisayar ve cep
telefonları başta olmak üzere birçok elektronik aletin yaydığı
radyasyonun boğazda kuruluk, gözlerde ağrı ve görme bozukluğu,
baş ağrısı, alerji, uykusuzluk, seslere karşı hassasiyet, işitme
zorluğu ve yorgunluk haline yol açabildiğini göstermektedir."
şeklinde konuşuyor.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
03/07/2009
326 -Yemekten
hemen sonra çay içmeyin. Peki neden?
Çünkü
yemekten hemen sonra içilen çay, demir içeren besin
tüketildiyse, yemekle birlikte alınan demir (Fe) mineralinin
vücut tarafından kullanımını sınırlar. 'Bu ne demektir?'
Örneğin; yemekte kırmızı et yemiş olun (kırmızı ette yüksek
oranda demir bulunur). Yemeğin hemen ardından çay içtiğinizde
vücudunuz, köfteden gelen demirden tam olarak
faydalanamayacaktır; çünkü çayda bulunan 'tanen', demirle
bağlanarak demir emilimini azaltıcı etki gösterir. Kahve için de
aynı şey geçerlidir.
Çayı yemekten en az 1 saat sonra için
Yemekten en az 1 saat sonra tüketilen çay ve kahvenin demir
emilimini etkilemediği biliniyor. Peki demir yeteri kadar
alınamaz veya vücut tarafından kullanılamazsa ne olur? Demir
eksikliğinde anemi dediğimiz kansızlık oluşur. Anemi, ülkemizde
çok sık görülen bir sağlık sorunudur. Demir eksikliğine
dayalı kansızlıkta, renk solukluğu, halsizlik, yürüyüş ve
hareketlerde isteksizlik, efora tahammülsüzlük görülür.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
04/07/2009
327 -Kırmızı biberin şaşırtan özelliği
Yıllardır
sofralarımızda tükettiğimiz kırmızı biberin bu özelliği herkesi
çok şaşırtacak...İngiltere'de yapılan araştırma her zaman C
vitamini açısından en zengin yiyeceklerin başında gösterilen
portakaldan daha faydalı sebzeler olduğunu ortaya çıkardı.
Kırmızı biber portakaldan 3 kat daha fazla C vitamini içeriyor.
Kırmızı biber, C vitamini açısından da toplumda bilinenin
aksine, limondakinden daha çok C vitamini içeriyor.
Özellikle taze kırmızı biber, C vitamini açısından limondan
yaklaşık 7 kat daha zengin bir ürün. London Üniversitesi
tarafından yapılan araştırmaya göre bir kupa bardağı kırmızı
biber günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacını karşılıyor.
Ayrıca kırmızı biberde bulunan E ve C vitamini, kötü kolesterolü
düşürüyor.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
06/07/2009
328 -Güneş'te
son bir yılın en şiddetli patlaması
Rusya'nın
"Koronas-Foton" uydusunun "Tesis" gözlemevi Güneş'te 4 Temmuzda
son bir yılın en büyük patlamasını tespit etti.
Ria Novosti haber ajansına göre, 2008 yılı mart ayından bu yana
Güneş'te meydana gelen en büyük patlama 11 dakika sürdü. Patlama
sonucunda yayılan röntgen ışınlarının GOES ölçeğine göre C 2,7
şiddetinde olduğu bildirildi.
Güneş'te meydana gelen patlamalar yaydıkları röntgen ışığı
şiddetine göre A, B, C, M ve X Latin harfleriyle belirtilen 5
sınıfa ayrılıyor. A 0.0 olarak belirtilen en düşük şiddetli
patlama, Yer yörüngesinde 1 metre kareye düşen 10 nanovat ışına
karşılık geliyor. Patlamanın şiddetine göre belirlenen her bir
kademe artışında metre kareye düşen ışın miktarı 10 kat artıyor.
Güneş etkinliğinin yoğun olduğu 2003 yılı ekim ayında X 17
olarak belirtilen 1 milyon nanovat şiddetinde patlamalar
kaydedildi.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
07/07/2009
329 -Kromozomlardaki
farklılıklar kanser riskini arttırıyor
Özellikle
9p21 kromozomundaki farklılıkların beyin ve cilt kanserlerine
yakalanma riskini artırdığı belirlendi.
Özellikle 9p21 kromozomundaki farklılıkların beyin ve cilt
kanserlerine yakalanma riskini artırdığı belirlendi. ABD`nin
Teksas Üniversitesi`ne bağlı M.D.Anderson Merkezi ve Londra`daki
Kanser Araştırmaları Kurumundan bilim adamlarının yaptığı
araştırma, 9. kromozomda yer alan 5 gende gözlemlenen
farklılıklar ile beyin tümörü riskinin artması arasında bağlantı
olduğunu gösterdi.
Kaliforniya Üniversitesi ve Mayo Clinic`ten bilim adamlarının
yaptığı araştırma da aynı sonucu verdi ve 9. kromozomdaki
farklılıklar ile glioblastoma (beyin tümörünün habis türü) riski
arasında ilişki olduğunu ortaya koydu.
Yapılan iki araştırmada ayrıca, 9p21 kromozomundaki
farklılıkların melanom (cilt kanserinin habis türü) riskini de
artırdığı ortaya çıktı.
Nature Genetics dergisinde yayımlanan araştırmalarda, biri 9p21
kromozomunda olmak üzere genlerdeki bazı farklılıklar ile en sık
rastlanan cilt kanseri türü bazosellüler karsinom riskinin
artması arasında bağlantı olduğu da belirtildi.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
08/07/2009
330 -Dünyanın
en sağlam telefonu
Piyasaya
müthiş bir telefon sürüldü.Şarjı 1500 saat sürüyor. Ve dünyanın
en dayanıklı telefonu...
Arazi aracı üreticisi Land Rover, özel likle inşaatta çalışan
ların, dağcıların ve adrenalin tutkunu maceracıların ilgisini
çekecek cep telefonunu piyasaya sürdü. Yeni telefon yüksek bir
binanın tepesinden atıldı, filin altında ezildi, hatta fırında
kızartıldı. Buna rağmen tek parça kalmayı başardı.
150 DERECEDE ISITILDI
Fırında 150 derece sıcaklığa maruz bırakılan, yarım litrelik
suyun içinde bekletilen cep telefonunda hiçbir arıza meydana
gelmedi. Bütün bu badirelerden tek parça çıkmayı başarabilen cep
telefonunu 415 dolardan satışa sunulacak.
Dünyanın en dayanıklı telefonu olarak piyasaya sürülen cihazın 3
yıl garantisi var. Cep telefonunun bataryası bin 500 saate kadar
dayanabiliyor. Ürünün ayrıca 2.0 megapixel kamerası var.
Kaynak;aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
10/07/200
331 -'Beynin müziği' dinlendi
ABD'deki
Hartford Üniversitesi'nden felsefe profesörü Dan Lloyd, MR
görüntüleri ile müziği birleştiren bir bilgisayar programı
tasarladı.
Lloyd, bilgisayar oyunu oynarken, oyundaki manzarayı izlerken ve
dinlenirken MR ile beyninin görüntülerini aldı.
Aynı zamanda etkin hale gelen bölgeleri belirleyen bilim adamı,
bu bölgelerin her birine bir ton verdi. Sesin kuvveti bu
bölgelerin faaliyet yoğunluğuyla bağlantılıydı.
Sonuç olarak, bilim adamının hareketlerinin değişmesiyle ilginç
bir melodi ortaya çıktı.
Bununla da yetinmeyen Lloyd, aynı deneyi başka sağlıklı kişiler
ve şizofreni hastaları üzerinde de yaptı. Şizofreni hastalarında
müzikal değişimlerin daha belirgin olduğu görüldü.
Konuya ilişkin makale, Le Monde gazetesinin internet sitesinde
yayımlandı. "Beynin melodisi" internetten dinlenebiliyor.
Kaynak;aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
12/07/2009
332 -'Yazın su yerine 'maden suyu'
için yorgunluktan kurtulun!
Prof.
Dr. Süleyman Türk, yaz aylarında kendilerini yorgun ve güçsüz
hissetmek istemeyenlerin, su yerine maden suyu içmesini önerdi.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve
Nefroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Türk,
yaz aylarında kendilerini yorgun ve güçsüz hissetmek
istemeyenlerin, su yerine maden suyu içmesini önerdi. Terle
birlikte vücudun kaybettiği mineraller maden suyu ile vücuda
alındığı için, kişi kendisini yorgun ve güçsüz hissetmeyecektir.
Çünkü maden suyunun içinde sodyum, potasyum, magnezyum gibi,
vücudu dinç tutan ve zindelik veren mineraller mevcuttur.
Terlemeyle vücuttan hızla atılan bu mineraller, maden suyu
içilmesiyle büyük ölçüde geri kazanılabilir, böylece vücut
normale döner.''
Aşırı sıcaklar nedeniyle oluşan su kaybının, kan basıncını
azaltığını, azalan kan basıncının ise özellikle çocuklar ve
yaşlılarda bilinç kaybına bile neden olabildiğini bildiren Prof.
Dr. Türk, bu nedenle yaz aylarında bol sıvı alınması, karpuz
gibi bol sulu meyve ve sebzelerin tüketilmesi gerektiğini ifade
etti.
Kaynak;www.internethaber.com
www.sufizmveinsan.com
13/07/200
333 -Kediler
sahiplerini yönetiyormuş
İnsanların
en eski dostlarından biri olan kedilerin özel bir mırlama
biçimiyle sahiplerini "yönettiği" ortaya çıktı.
Sussex Üniversitesinde görevli araştırmacılar, kedilerin "talepkar"
bir mırlama sesi sayesinde insanların dikkatlerini çekmeyi
başardıklarını ve sahiplerini yemek vermeye ikna ettiklerini
ortaya koydu.
Araştırmacılar, bebek "ağlamasını" çağrıştıran, olağandan farklı
bu mırlama biçimiyle kedilerin, insanların duymazdan gelmeyi
başaramadıkları bir ses çıkardıklarını belirtti.
Sonuçları Current Biology dergisinde yayımlanan araştırmayı
yapan ekibin başkanı Karen McComb, BBC News'e yaptığı
açıklamada, sabahları onu oldukça rahatsız edici ve ısrarcı bir
mırlama ile uyandıran kedisinin esin kaynağı olduğu araştırmada,
kedi sahiplerinden kedilerinin sesini kaydetmesini istediklerini
söyledi.
McComb, kayıtları araştırmaya katılanlara dinlettiklerinde, kedi
beslemeyen kişilerin dahi çok dikkat çekici ve nahoş buldukları
"talepkar mırlamayı" ayırt ettiklerini bildirdi.
Doktor McComb, mırlamanın ne kadar ısrarcı ve rahatsız edici
olduğunun, kedilerin bu sesi çıkarırken harcadıkları enerji
miktarına bağlı olduğunun görüldüğünü de belirtti. McComb,
kedinin mırlamasındaki frekans yükseldikçe, durumun "aciliyetinin"
de arttığını kaydetti.
Kaynak;www.zaman.com
www.sufizmveinsan.com
15/07/2009
334 -Gözünüzü
seviyorsanız televizyonu karanlıkta izlemeyin
Günlük
hayatımızın parçası ışığın fazlasının gözlerimize uzun vadede
zararlara neden olabileceği pek bilinmemektedir. Evimiz ya da
ofisimizi aydınlatmalar ile güzelleştirmek için çalışırken acaba
sağlığımızdan ödün veriyor olabilir miyiz?
Dünyagöz Hastanesi doktorlarından Op. Dr. Haluk Talu, "Işığın
gözünüze direkt olarak gelmesinden kaçınmalısınız." diyor.
Özellikle gelişim çağındaki çocuklarımızın çalışma ortamlarının
aydınlatılması büyük önem taşıyor. Talu, gün ışığında olduğu
gibi tüm renkleri doğru haliyle gösteren lambaların tercih
edilmesini öneriyor. Çocukların göz sağlıklarını korumak için,
çalışma masalarının aydınlık olmasına ve ışığın gözlerine
yansımamasına dikkat edilmesi gerekiyor.
Op. Dr. Haluk Talu, Sadece televizyon ışığında oturarak
televizyon izlenmemesi gerektiğini belirterek şunları söylüyor:
"Göz sağlığımız için televizyonların izlenmesi sırasındaki
aydınlık çok önemli. Televizyonun karanlıkta izlenmemesi
gerekir. Çünkü TV ekranı çok ışıklı, çevre karanlık olduğu zaman
göz yorulur. Özellikle ışığın dengelenmesi açısından
televizyonun bulunduğu bölümün aydınlatmasının iyi olması
gereklidir."
Kaynak; www.zaman.com
www.sufizmveinsan.com
16/07/2009
335 -Hücrelerin
DNA'ları farklı olabilir
Kanada'da
yapılan bir araştırma, vücudun her hücresinin DNA'larının aynı
olduğuna ilişkin varsayıma gölge düşürdü.
Montreal Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı, 'Abdominal Aort
Anevrizması' (AAA) hastalığının genetik nedenlerini
araştırırken, kan ve doku hücrelerinin DNA'sının aynı olmadığı
sonucuna vardı.
Araştırmacılar önce, hücrenin ölümünde rol oynayan BAK genini
inceledi. Hastalardan alınan kan hücrelerindeki BAK genleri ile
doku hücrelerinde BAK genleri arasında büyük fark olduğu ve
hastalığı tetiklediği sanılan genin sadece doku hücrelerinde
bulunduğu görüldü. Aynı farklılıkların sağlıklı kişilerden
alınan örneklerde de olduğu fark edildi.
Araştırmacılar, kanser dışında, birçok küçük etkili genin
çevreyle etkileşmeleri sonucu yaşamın herhangi bir döneminde
ortaya çıkan hastalıklarda sadece kanın incelendiğini, genetik
risk etkeni araştırıldığında kanın, dokularda ne olduğunu
gösterdiğinin varsayıldığını ancak durumun böyle olmadığını
belirttiler.
Büyük çaplı araştırmalarda kullanılan genetik örneklerin büyük
kısmı kan hücresi halinde. Kan ve doku hücrelerinin genetik
olarak farklı olması, gen haritasıyla ilgili bu araştırmaların
baştan beri temelde hatalı olabileceği anlamına geliyor.
Kaynak;www.aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
17/07/2009
336 -Hararetinizi
gidermek için vişne, limon, elma ve nar suyu için
Yaz
sıcaklarıyla baş etmede dengeli beslenmenin rolü büyük. Günde 5
porsiyon meyve ve sebze ya da bunların suyunun tüketimini öneren
uzmanlar, sıcaklarla artan hararetin meyve sularıyla
ferahlatılabileceğini belirtiyor.
Vişne yemek ve suyunu içmek, vücutta biriken fazla suyun
kolaylıkla atılmasına yardımcı oluyor. Elma suyu, kan şekerini
koruyarak leziz ve ferahlatıcı bir seçenek sunuyor. Antioksidan
yönünden son derece zengin olan narın mevsimi dışında da suyunu
içerek faydalanılması öneriliyor. Demir eksikliği yaşayanlara
limon serinliği, vücudu toksinlerden arındırmak için üzüm
tavsiye ediliyor.
Kaynak;www.zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
18/07/2009
337 -Miraç Geceniz Mübarek Olsun
Bu
gece idrak edeceğimiz Miraç gecenizi tebrik eder gönüllerimizin
gerçek miraçı yaşamasını Rabbimizin muvaffak etmesini niyaz
ederiz.
Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi Kur`ân-ı
Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir
şekilde ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan
Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur`ân`da şöyle anlatılır:
`Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece
Mescid-i Haram`dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i
Aks`ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir.
Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla
görendir.` (İsra Suresi, 1)
Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın
bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha
da Necm Sûresinde şöyle` anlatılır:
`O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet
kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da
vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O`nun gördüğünü kalbi
yalanlamadı. Şimdi O`nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi
edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde
gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me`vâ Cenneti
vardır. O zaman Sidre`yi Allah`ın nuru kaplamıştı. Gözü ne
şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin
âyetlerinden en büyüklerini gördü.` (Necm Suresi, 7-18.)
www.sufizmveinsan.com
19/07/2009
338 -DİŞ ÇÜRÜĞÜ KALP KRİZİNE NEDEN OLABİLİR
Diş çürüğünün insanlarda kalp krizine bile yol açabileceği bildirildi.
Almanya'da yayımlanan Bild am Sonntag gazetesinde yer alan haberde, ''Kötü bir diş, birçok rahatsızlığın kaynağı olabilir. Kalbi, kasları ve bağışıklık sistemini zayıflatabilir'' denildi.
Hamburg kentindeki bir klinikte diş uzmanı olan Dr. Jürgen Reitz, Almanya'daki yetişkinlerin yüzde 45 ila 60'ında diş eti iltihabı bulunduğunu belirterek, bakterilerin çene kemiğine ve diş köklerine saldırdıklarını, bunun sonucunda dişlerin döküldüğünü, bağışıklık sisteminin de böylece zayıfladığını ifade etti.
Reitz, ''Bakteriler kan dolaşımıyla vücudun her bir yanına ulaşır. Zatürreye ve kalp krizine de neden olabilirler. Hamile kadınlarda erken doğumlar gerçekleşebilir. Şeker hastalarında da kan şekeri değerleri bozulabilir'' dedi.
Stresten kaynaklanan diş gıcırdatmalarının da ense, sırt ve baş ağrılarına yol açabileceği uyarısında bulunan Reitz, bu nedenle spor ve çeşitli gevşeme yöntemleriyle stresin atılması tavsiyesinde bulundu.
Kaynak;aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
20/07/2009
339 -112`nci
elementin adı belli oldu
13
yıl önce keşfedilen ve periyodik tabloya birkaç hafta önce giren
`112`nci elementin` adı nihayet konuldu.
Yeni elemente gökbilimci Kopernik(Nicolaus Copernicus) anısına `kopernikyum`
adı verildi.
Kopernikyum elementinin simgesi ise Cp olacak.
Yeni elementi keşfeden bilim insanları `dünya görüşümüzü
değiştiren` Kopernik`in onuruna yeni keşfe bu ismi uygun
gördüklerini açıkladı.
Kısa adı IUPAC olan Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya
Birliği, `bilim dünyasının bu isim önerisini tartışması için
zaman tanımak amacıyla` yeni elementin adını altı ay sonra
onaylaması bekleniyor.
Almanya`daki Ağır İyon Araştırma Merkezi`nde Prof. Sigurd
Hofmann öncülüğündeki bilim insanları kopernikumu 1996 yılındaki
füzyon deneyleri sırasında bulmuşlardı.
Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği ise bir süre önce
bu keşfi resmen tanıdığını açıklamıştı.
Kaynak;aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
22/07/2009
340 -Ekmeğin faydası kabuğunda
Bilim
adamları ekmeğin kenarlarının yemenin bağırsak kanserine karşı
koruduğunu ortaya koydu.Hindistanídaki Annamalai Üniversitesi
tarafından yürütülen araştırmalara göre ekmeğin pişirilmesi
sırasında ortaya çıkan antioksidanlar vücutta bağırsak kanserine
götürebilen değişimlerin ortaya çıkmasına engel oluyor. Pronyl-lysine
isimli bu antioksidan özellikle de ekmeğin kenarlarında 8 kat
daha fazla bulunuyor.
Bu antioksidan ekmek kenarından her gün alındığında vücutta
ileride bağırsak kanserine yol açabilen kitlelerin oluşumu yüzde
72'ye kadar önlenmiş oluyor. Bilim adamlarına göre tam tahıllı
ekmeğin kenarlarındaki anti-kanser özellik, ekmekteki liflerden
bile daha fazla olabilir.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
24/07/2009
341-
Böğürtlenin faydaları saymakla bitmiyor
İçeriğinde
bulunan ellagik asit antikanserojen madde olarak biliniyor. Bu
madde kanser hücrelerinin ve tümörün büyümesini engelliyor.
Göğüs ve rahim tümörünün büyümesini engellediği Amerika'da Kuzey
Carolina'daki Clemson Üniversitesi'nde yapılan araştırmalarda
tespit edilmiş.
Hafızaya iyi geliyor.
Yaprağından yapılan çay, ağız yaralarını iyileştiriyor.
Kanı temizliyor.
Cildi güzelleştiriyor. Bu sebeple kozmetikte de çok
kullanılıyor.
Böğürtlen suyu kan şekerini dengeliyor.
Bol vitamin içeriyor. Özellikle içeriğindeki B grubu vitaminler
çocukların gelişimini olumlu yönde etkiliyor.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
25/07/2009
342-Vişne,
vücuttaki fazla suyu atıyor
Bol miktarda A ve C
vitamini içeren vişne, meyvenin özünde bulunan ferahlatıcı ve
serinletici etkisi sayesinde susuzluğu gideriyor. Ateşli
hastalıklardan sonra asitleşen kanı temizlemeye yardımcı olan
vişne, vücutta biriken fazla suyun dışarı atılması ve mide ile
karaciğerin düzenli olarak çalışmasında etkin rol oynuyor.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
26/07/2009
343-Parmak
izi yerine koku izi
Bilim
adamları, havadaki kokuyu algılayabilen elektronik burun sistemi
geliştirdi.
Projenin bir sonraki aşamasında sistem sayesinde suçlular parmak
izi yerine koku izi ile yakalanabilecek, patlayıcıların yeri
tespit edilebilecek.
İnsan vücudundan yayılan kokunun, ağırlıklı olarak yağ
asitlerinden kaynaklandığından hareket eden bilim adamları, bu
kokuyu algılayabilen bir elektronik burun sistemi yaptı. Sistem,
elektrosprey ile buharın iyonlaştırılması ve bunun tayf ölçer
ile incelenmesi ile çalışıyor. Elektronik burun, hemen hemen hiç
uçucu olmayan en az 18 karbon atomlu yağ asitlerine rağmen
kokuyu anında tespit edebiliyor.
Şimdilik hacim olarak büyük yer kaplayan sistem, bir sonraki
aşamasında el izinin bıraktığı bileşiklerin incelenmesi için de
kullanılabilecek. Böylece suçluların yakalanmasında parmak izi
yerine koku izi kullanılabilecek. Cihazın, küçük bir parça
patlayıcının bile kokusunu alarak yerine sesli ya da görsel
olarak belirleyebildiği de ifade ediliyor.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
27/07/2009
344-
Havadaki nem oranı nedir? Nasıl ölçülür?
Örneğin;
nem oranı bu gün %80 diyelim bize geriye solumak için %20 hava
mı kalıyor? yoksa bu televizyonlar bizi kandırıyor mu?
Havadaki nem oranı, havadaki su veya su buharı miktarının bir
ölçüsü değildir. Havadaki nem miktarı bir metreküp havanın yüzde
4'ünü de geçmez. Bağıl nem, o sıcaklıktaki havada buharlaşma ile
yoğuşmanın nekadar dengede olduğunu gösterir. Diğer bir deyişle,
bağıl nem oranı yüzde 100 olduğunda hava ile su yüzeyi arasında
buharlaşma ve yoğuşma ile olan su molekülü transferi dengededir
demektir. Bağıl nem yüzde 100'den küçük olduğunda ise, su vb
yüzeylerden yoğuşmadan daha çok buharlaşma ile havaya su
molekülü transfer edilir. Bağıl nem ne kadar küçükse havaya
buharlaşma ile olan su buharı transferi o kadar hızlı ve
fazladır. Bu nedenle bağıl nemin düşük olduğu günlerde cildimiz
cabuk kurur ve parkelerin araları açılır... TV'lerde verilen nem
oranları, cildimizden olan buharlaşma ile vücudumuzun soğuyarak
sıcaklığını ne kadar başarılı bir şekilde dengeleyebileceğine,
yani hissedilen sıcaklığa dair bir fikir verir. Çok sıcak
günlerde, yüksek bağıl nem olduğunda vücütumuzdan olan
buharlaşma yavaşlar ve bunalmaya başlarız...
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
28/07/2009
345-
Güneşlenirken
morötesi ışınlara dikkat!
Güneş
ışığı insan sağlığı için son derece gerekli, ancak özellikle yaz
döneminde güneşlenmek isteyen kişilerin bazı konulara özellikle
dikkat etmesi gerekiyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi
Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Anadolu,
deri kanserlerinin yüzde 90 oranında ultraviyole/morötesi (UV)
ışınları hasarına bağlı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Anadolu,
özellikle kemik erimesi sorunu yaşayan kişilerin güneşten
mutlaka faydalanması gerektiğini belirterek, "Gün içerisinde
herkes için 10-15 dakika doğrudan ya da sabah ve akşam
saatlerinde alınan UV ışınları, tüm ihtiyacı fazlası ile
karşılamaktadır." dedi. Uzun süreli UV ışınlarına maruz kalan
kişilerde, erken yaşlanma, ciltte deformasyon, leke ve cilt
kanseri riskinin arttığını belirten Anadolu, "Deri kanserleri
yüzde 90 oranında UV ışın hasarına bağlıdır." dedi. Anadolu,
güneş ışınlarının zararlı etkilerini en aza indirmek için
koruyucu ürünler kullanılması ve bunların mutlaka kuralına uygun
şekilde tüketilmesi gerektiğini ifade ederek, "Etkinliğin
sağlanabilmesi için erişkinler, güneş gören tüm kısma en az bir
kahve fincanı dolusu koruyucu krem veya losyon kullanmalı. Daha
az kullanıldığında koruma gerçekleşmeyebilir." uyarısında
bulundu.
Kaynak; aa.com.tr
www.sufizmveinsan.com
29/07/2009
346-
Soğan, kemik erimesini engelliyor
Özellikle
hanımlarda menopoz sonrası ortaya çıkan kemik erimesi
(osteoporoz) hastalığına karşı en etkin ilacın soğan olduğu
bildirildi.
The Journal of Agriculture and Food Chemistry (Tarım ve Gıda
Kimyası) isimli Amerikan dergisinde yer alan bir araştırmanın
sonuçlarına göre, fareler üzerinde yapılan deneyler, beyaz kuru
soğanda bulunan bir bileşimin kemikleri güçlendirdiğini ve kemik
erimesini önlemede faydalı olduğunu ortaya koydu.
Kemikleri sağlam ve sağlıklı tutmanın başlıca yolunun sağlıklı
beslenme, içki ve sigaradan uzak durma ve şişmanlığı önleyecek
ölçüde egzersiz yapmak olduğunu söyleyen araştırmacılar, kuru
beyaz soğanda bulunan ve GPCS adını verdikleri bir bileşimin
kemik erimesine karşı son derece etkin olduğunu kaydettiler.
Kadınlarda menopoz, erkeklerde ise özellikle 65 yaş sonrası
ortaya çıkan kemik erimesine karşı beyaz kuru soğanın iyi
geldiğini ifade eden araştırmacıların yaptıkları deneylerde,
kuru beyaz soğanla beslenen farelerin kemiklerindeki
zayıflamanın diğer farelere göre çok daha yavaş olduğunu
gördükleri bildirildi. Araştırmacılar, kemik erimesine yol açan
paratiroid hormonunu uyguladıkları fareleri beyaz kuru soğanla
beslediklerinde de bu hormondan etkilenen hücrelerin bir
kısmının tedavi olduğunu gözlemlediklerini ifade ettiler.
Kaynak;
zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
30/07/2009
347-
Saat telefon hayalleri gerçeğe dönüşüyor
LG
Electronics dokunmatik ekranlı ve kol saati şeklindeki 3G
telefonunu üretti.
Ağustos ayında dünyayla aynı anda Türkiye'de tüketicilerle
buluşacak olan LG GD910 saat telefon hayalleri gerçeğe
dönüştürüyor.
Yakın zamana kadar bilim kurgu olmaktan öteye gidemeyen
görüntülü konuşma sağlayan kol saati şeklindeki telefon gerçek
oldu. LG Electronics tarafından üretilen dünyanın ilk 3G
dokunmatik ekranlı saat telefonu Ağustos ayında teknoloji
tutkunlarıyla buluşacak.
Kola takılabilir 3G telefonu olan LG GD910 saat telefon (watchphone),
bluetooth kulaklığı ile birlikte satışa sunulacak. Dokunmatik
ekranlı arayüzü ve video görüşmeleri için yerleşik kamerayla
birlikte sunulan saat telefon, MP3 çalar, görüntülü konuşmanın
yanında bir cep telefonunun sahip olduğu tüm özellikleri
içeriyor. 7.2 Mbps 3G HSDPA uyumluluğuyla donatılan ürün ile
yüksek hızda veri aktarımı yapmak da mümkün olacak.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
31/07/2009
348-
Nar suyunun çok bilinmeyen faydası
Prof.
Dr. Halim Hattat prostat kanserini önleyen besinlerin listesini
verdi. Nar suyu bu listenin başında.
"Prostat kanseri ya da prostat iltihaplanmaları; idrar
problemlerine yol açarak sadece fiziksel yakınmalara neden
olmaz, erkekleri psikolojik ve sosyal yönden de etkiler" diyen
Prof.Halim Hattat yaşam stilinin prostat kanseri ile yakından
ilişkili olduğunu belirtti.
Neden nar suyu?
Nar suyunun kalbe faydalı olduğu birçok araştırma ile
gösterildi. İçindeki “tanin" ve “antosiyanidin" lerle yüksek bir
antioksidan güce sahip olan nar suyu kan akımını olumlu yönde
etkilediği, kötü kolesterol LDL seviyelerini azalttığı
biliniyor. Nar suyunun çok bilinmeyen bir başka faydası da son
dönemde konuşulmaya başlandı.
Nar suyu prostat kanserinin ilerlemesini yavaşlatmada yararlı
gibi görünüyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar umut vaat
ediyor. Günde 1-2 bardak nar suyu içmeniz prostat kanseri
riskine karşı çok yararlı.”
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
01/08/2009
348-
Siyah çay, şeker hastalığına iyi geliyor
Siyah
çayın, tip 2 şeker hastalığının tedavisinde kullanılan Precose
ve Glyset ilaçlarına benzeyen bir madde içerdiği bulundu.
Journal of Food Science isimli dergide yer alan ve Çin`de
Tianjin Üniversitesi`nde yapılan çalışmada, yeşil çay ve Çin
çayından daha fazla polisakarid (Glikoz â€`şeker- moleküllerinin
birleşmesiyle oluşan kompleks yapıda karbonhidrat bileşiği)
maddesi içeren siyah çayın kan şekerini düşürdüğü tespit edildi.
Çin`de ve Japonya`da işlenmemiş çay, şeker hastalığının
tedavisinde kullanılıyor.
Araştırmacılar, çay polisakaridlerinin nişastayı glikoza
dönüştüren alfa- glikozidaz isimli enzimi engellediğini
gösterdiler. Precose ve Glyset isimli şeker hastalığı
tedavisinde kullanılan ilaçlarda bu enzimi engelleyerek
çalışıyorlar.
Sadece, siyah çay içmenin yardımcı olup olmayacağının kesin
olmadığını belirten araştırmacılar, marketlerden alınan çaydan
polisakaridleri almak için kimyasal yöntemler kullandılar.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
02/08/2009
349-
Sivrisinekler neden ısırır?
Sadece
dişi sivrisinekler sizi ısırır. Çünkü dişiler yumurta üretirler
ve bunun için kana ihtiyaçları vardır.
Bir sivrisinek hareket eden avını yaklaşık 5.5 m'den
algılıyabilir.
Yumurtaladığında ortalama 300 tane yumurta bırakabilir.
Yapılan bir araştırmaya göre dolunayda sivrisinekler ısırma
işlemleri 500 kat
daha fazladır.
Sivrisinekler kendinizi ne kadar korumaya çalışsanızda yine de
ufak bir demir
para kadar bile açık bıraktığınız alanı sezebilir.
Sivrisinek yumurtaları kurumuş bir halde bile 5 sene
yaşayabilirler.
Ortalama hayatları boyunca 250 km'lik yol yaparlar.
Saniyede ortalama bir sivrisinek kanatlarını 500 defa çırpar.
Genelde sivrisinek ısırmaları güneşin batımı ve çıkışında
olur.Sivrisinekler nem, koku, sıcaklık ve gaz dedektörleriyle
yüklüdür. Ön ayaklarında bulunan ısı algılayıcıları sayesinde
bir vücuttan ısı dalgalarına doğru çekilirler. Onları çeken
başka birsey de karbondioksittir. Böylece kapkaranlık bir odada
bile onların sizi bulamaması mümkün olmaz.
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
03/08/2009
350-
Arı sokması hayatî tehlike oluşturabilir
Yaz
aylarında en sık karşılaştığımız ve en tatsız olaylardan birisi
de arı sokmasıdır. En tatlı besin kaynağını üreten arı, bazen
kâbusumuz olabilir. Medical Park Göztepe Hastanesi İç
Hastalıkları Uzmanı Dr. Yavuz Furuncuoğlu, arı soktuğunda ilk
önce yapılması gerekenin iğnenin çıkartılması olduğunu söyledi.
Furuncuoğlu, iğnenin derinde olması durumunda cımbızla da
çekilebileceğini, ancak mutlaka yara yerinin sabunlu suyla
temizlenerek, buz uygulanması gerektiğini belirtti. Arı
sokmalarında genellikle antibiyotiğe gerek olmadığını ifade eden
Furuncuoğlu'nun verdiği bilgilere göre, şişmenin azalması için
arı sokan yer mutlaka yukarı doğru kaldırılmalı. Arı
sokmalarında enfeksiyon oluşmaz, ancak alerji ilaçları ya da
ağrı kesici kullanılabilir. Nefes darlığı, güçsüzlük, bulantı
gibi daha ciddi reaksiyonlarda en kısa zamanda hastaneye gitmek
gerekir. Çünkü alerji ve nefes açıcı ilaçların damardan serumla
verilmesi gerekebilir. Hafif reaksiyonlar ise ağrı kesicilerle
geçer.
Birden fazla arı sokması halinde zehirlenme etkileri
görülebileceğine dikkat çeken Dr. Furuncuoğlu şöyle konuştu:
"Lokal reaksiyonlarda sokma yerinde meydana gelen şişme, komşu
eklemi etkileyebilir ama bütün vücudu etkileyen şikâyetlere
neden olmaz. Ciddi lokal reaksiyonu olan bir kişiyi arı daha
sonraki dönemde tekrar sokarsa hayatı tehdit edebilir."
Kaynak; zaman.com.tr
www.sufizmveinsan.com
04/08/2009