Kayıt için burayı tıklayın

Şefâat ve Şirk

İbn-i Arabiyi Sevmek

Hac Yolunda
Hac Arafat'tır
Hac Dönüşü Açık Uyarı
Gerçek Kıble
Hz. Meryem
Astrotrafik
Okuyucu ile Sohbet
Organ Naklinde Son Dakika
"Sünnet"
Pareira ve İkra
Melekler Cevap Veriyordu...
Toplumu Kemiren İllet
Sorular...
"Mürşid" ve "Şaki"
Ölümden Sonra Yeniden Doğuşa İnanıyormusunuz
Bilim Dini Etkiliyor
600 Soruda İslam ve Tasavvuf
İngilterede Güneş Battı
Kozmik Takvimde İnsan
O'nun Ahlakı
Beyinsel İşlevler
Sabrı Tavsiye
Edep Ya Hu !..
Oruç Ayı
İnsan Kopyalamaya Doğru
Toplumda Kadının Yeri
Astro - Ay
Allah'ın Ahlâkıyla Ahlâklanmak
Orucun Farkı
Sağlıklı Beslenmede Oruc Faktörü
Esma Terkibi
Descend of Angels (Meleklerin İnişi)



(Bu yazı Akşam Gazetesinin okuyucu ile sohbet köşesinde ve Yeni Dünya dergisinde  yayınlanmıştır.)


üyük Yunan filozofları Sokrat, Eflatun ve Pisagor’un önemli zihinsel çalışmalarından ve özel sınavlarından önce daima oruc tuttukları söylenir. Zira onlar oruc tutmanın beyin gücünü arttırdıklarını biliyorlardı.

Ayrıca eski Mısırlı Rahiplerde uzun sürelerle oruc tutarlardı. Büyük Matematikçi Filozof Pisagor Ruhsal bilimlerde geniş bir araştırma yapmak ve bu dalda bir takım şeyler öğrenmek amacıyla gittiği Mısır’da, kendisine bu konuları açmada yardımcı olanlar tarafından 40 gün oruc tutmaya mecbur edildi.

Hz.Musa’nın Sina dağında 10 emri almazdan önce 40 gün 40 gece oruc tuttuğu bilinen bir husustur. Aynı uygulamayı Hz.İsa’da tatbik etmiştir. İncil bu mevzu hakkında şöyle demektedir.

“Oruc tuttuğunuz zaman, üzgün bir yüz takınmayın, temiz ve neşeli olun” (1)

Keza Buda da çok sık oruc tutarak zihinsel faaliyetlerini ve bilinç düzeyini azami noktaya getirmeye gayret ederdi.

Tüm zamanların Gavsı Abdülkadir Geylani Hazretleri farz orucun dışında her sene 40 günlük hayvani gıda almaksızın oruc tutardı.

Çağdaş Bilimler ışığında İslam’ı inceleyen araştırmacı yazar Ahmed Hulûsi ise Orucu Beyin ve Ruh ilişkisini, müsbet olarak etkileyebilecek önemli bir faktör olarak değerlendirmektedir. O’na göre madde planından kurtulabilen bir beynin, güçlü olarak kendini mana boyutuna verebilmesi, riyazat ve oruc sayesinde olmaktadır. (2)

Gerek Nakşi gerekse Kadiri tarikatlerinde ve diğer ekollerde tarikat çalışmaları altında, değişik metodlarda oruc tutma işlevi uygulanmaktadır.

Oruc hakkındaki anekdotları bildirdikten sonra islami anlamda ayet ve hadisler ışığında sizlere bilgi vermeye çalışalım.

Kur’anda ve Hadislerde yapılan ecirleri anlatım sadedinde örnekler bulunmaktadır. İmam-ı Ahmed diyor ki ; Resûlallahı şöyle derken işitmiştim ;

“Kim yanında bulunan fazla maldan Allah yolunda harcarsa yediyüz, kim nefsine ve ailesine harcarsa ya da bir hastayı ziyaret ederse, yada bir eziyeti kaldırırsa bu iyilik on katı artar. Bozulmadığı sürece Oruc bir kalkandır. Allah kimi, cesedindeki bir bela ile imtahan ederse bu, kendisinin günahlarından bir eksiltmedir.” Yine İbn-i Ahmed diyor ki ;

Bize Muhammed İbn-i Cafer’in.. İbn-i Mesud’dan rivayetine göre, bir adam Allah yolunda bir deve bağışladı. Allah Resûlü şöyle buyurdu ; “Muhakkak sana kıyamet günü yularları üzerinde yediyüz deve getirilecektir.”

İbn-i Ebu Hatim diyor ki bize babamın, İmran İbn-i Husayn’dan onun da Resûlallah (s.a.v) dan rivayetinde şöyle buyurmuşlardır ; “Kim Allah yolunda, bir nafaka gönderir de kendisi evinde oturursa, kıyamet gününde onun her bir dirhemi için yediyüz dirhem, her kim de Allah yolunda savaşır ve bu yolda infakda bulunursa onun her bir dirhemi için yedi yüz bin dirhem vardır.”

İbn-i Ömer’in rivayetine göre “mallarını Allah yolunda infak edenlerin durumu…” (Bakara 241) ayeti kerimesi nazil olunca Resûlallah aleyhisselam “Rabbim ümmetim için arttır” diye niyazda bulundu. Allahu Teala da “Kimdir o ki, Allah’a güzel bir borç versinde, Allah O’nu kat kat fazlasıyla ödesin” dedi. (Bakara 245) ayetini inzal etti. Tüm bu verilerin yanında bir de Oruc’un ecri ile ilgili bir Hadis-i Şerif var ;

Resulallah (s.a.v) “Allah Teala Ademoğlunun iyiliğini on mislinden yediyüz misline arttırdı. Ancak Oruc hariç <oruc benim içindir ve onun karşılığını (mükafatını) ben veririm> Oruc’lunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir” buyurmuşlardır.

Normal yoldan yapılan ecirlerin sevabı belirli oranlarda aşağı yukarı belli, ancak orucun insana kazandığı ecir ise sınırsız oluyor.

Oruc niçin tutulur? Orucun normal, yani dini belirli kısımlar olarak kabul eden insanlara dönük ve birde hakikatını tanımaya, aslını bilmeye çalışan ve kendi hakikatına ulatmış insanlara dönük yönü var.

Orucun, tutan herkese fayda sağlayan yönü şudur ; Oruc tutulan süre içinde, Beyin dışarıdan alınan ham maddenin tüketilmesi, sindirilmesi ve çeşitli organlarda değerlendirilmesi yönünde enerji harcamasını çok alt düzeye indirilmesidir. İnsan bedenine iki tür enerji girmektedir. Birinci tür enerji yiyip içtiklerimiz olup, bu gıdalardan alınan enerji potansiyeli ağırlıklı olarak negatifdir. Yani yenilen içilen nesnelerde ağırlıkta hakim olan enerji negatif yüklüdür. Buna karşılık solunum yoluyla aldığımız havadaki oksijen vasıtasıyla vücuda giden enerji yükü ise pozitifdir. Aslında oksijen yapısı da negatifdir. Ne var ki negatif konumdaki oksijenin, naturel eksi bir yapıya sahip bedene girişi ile artıya dönecek ve beyne pozitif şekilde katkıda bulunacaktır.

6 Kasım 1997 tarihli “Sabah” Gazetesindeki bir haberde “oksijensiz kalarak ölen beyin hücrelerinin artık yenilenebileceği, bu hücrelerin yenilenmemesi ile ortaya çıkan sakatlıklarında yakında atılabileceği belirtilmiştir.

Oksijenin beyin için ne kadar önemli olduğunu vurgulayan bir haber bu...

Bedene giren pozitif ve negatif yükler beyinde değerlendirilerek ruha yüklenir. Arınmış bir beynin Ruha pozitif transfer yapması kesindir.

Neticede yapılan yüklemeler ile ölüm ötesi bedenimiz şekillenir, güçlenir, bilahare kabirden sonraki aşamalarda berzah aleminde, kısaca sonsuza değin yaşamına devam eder.

Beynin ruha yüklediği pozitif enerjiyi mümkün olduğunca arttırabilmek, ruhdaki eksi enerjiyi de asgariye indirmek gayesi ile, asgari olarak senede 30 gün oruc farz kılınmıştır. İslam dininde oruc, Güneşin doğmasından batımına kadar, Güneş tesirlerinin, beyin üzerinde güçlü olduğu devrede, beyinin enerji kaybetmesini ve harcamasını asgariye indirmek gayesine matufdur. Gündüz tutulmasının asıl sebebi budur.

Oruclu bir kişinin yaptığı kulluk adı altındaki çalışmalar ile, orucsuz bir kişinin yaptığı çalışmalar arasında oldukça önemli bir fark vardır. Oruclu iken güçlü, enerjik bir beyin sayesinde% 100 lük bir kapasite ile Ruha yükleme yapılmakta iken, orucsuz bir kişinin yaptığı çalışma beynin, girdi yapan gıdaları vücudun belirli bölümlerine sağlayacak enerjiyi dizayn etmesi dolayısıyla güçsüz kalması ile bu rakam % 50 nisbetinde kalmaktadır.

Orucun kıyasa gelmeyecek şekilde insana kazandırdığı yararları vardır. Orucun en zor süresi, ilk iki gündür. Bu iki günde şeker düşmesi ile büyük bir baş ağrısı olur. Migreni olanların migreni tutar. Daha sonra bünye derhal oruca adepte olur. Şeker dengesizliği oruc tutmayı menfi yönde etkiler.

Oruclu iken dikkat edilecek bir husus da gıybeti, dedi koduyu, insanların arkasından konutmayı terk etmektir. Allah için oruc tutmanın idrakı budur. Oruclu iken gıybet eden bir kişiye “Oruc’lusun et yiyorsun, bu nasıl iş” denmiştir. Çünkü Kur’an’da gıybet etmek “kardeşinin çiğ etini yemektir” diye tarif edilmiştir. Bu oruç şekli tasavvuf tabiri ile Hassül Havas’ın tutabileceği orucdur.

Orucun bir başka yönü de alemde olan her bir fiilin Allah’ın varlığının dışında tasarruf edildiğini görmekden imsak (bir şeyden el çekme) dır. Bu oruc kendini, aslını bilenlerin orucudur.

1) Mathew 6/16-17
2) İnsan ve Sırları (Ahmed Hulûsi)

Ahmet F. Yüksel

 


Üst Ana sayfa e-mail