Bu alandaki en popüler örnek olarak gösterebileceğimiz
"Dolly" isimli koyun, Dr. Wilmet ve ekibi, tarafından, İskoçya Fidinbar'da
hayvan üretim laboratuvarında, altı yaşındaki bir koyunun, üçüncü devrede
hamileyken meme hücresinin kültür edilip başka bir koyunun içi boşaltılmış
yumurtasının füze edilmesiyle meydana gelmişti. Bilimadamları hayvanlar üzerinde
yapılan tür kopyalamalarında başarılı olduklarını anlayıp insanoğlununda
kopyasını yapma yolunda çalışmalarını sürdürüyorlar.
İnsanın kopyalanıp kopyalanamayacağını
anlatan yazıyı 30. sayfamızda okuyabilirsiniz.
Fransızca "copie", Latince "copia" kelimesi, Türkçede
"kopya" ile ifade edilir. Günlük yaşantımızın her kesiminde, bu kelimenin
farklı alanlarda kullanıldığını duymuşsunuzdur. "Aslı bende, size bir
kopyasını gönderiyorum", "filmi kopyalamak gerekir", "bu film,
İtalyanların çevirdiği eski bir filmin kopyası", "bir sanat eserinin
kopyası", "şu bebek annesinin bir kopyası", "kopya çekmek",
"Sergen'in bu hafta attığı gol, Hakan'ınkinin kopyasıydı" gibi.
Fotokopi işlemini de kopyalama kelimesi ile özdeşleştirip,
'fotokopi çektir' deriz. Fotokopi çektirmek, bir anlamda istenen adette kopyalama yapmak
manasına gelir. Ancak, bu sefer farklı bir kopyalama türü ile karşı karşıyayız.
İngilizcede kullanılan "kloning" kelimesi, insanın, hayvanın ya da herhangi
bir şeyin "aynı şekilde kendisini üretmesi" anlamına gelir. Bu konu
üzerinde yoğunlaşan İngiliz bilimadamları, dünyada ilk defa bir sperm ve yumurta ile
oluşan normal bir döllenmenin dışında "Klonlama" (kopyalama) yönetimiyle
sadece bir hücreden canlı üretmede ve bu tekniği geliştirerek farklı türlere
yaymaya çalışmaktadırlar.
Bu alandaki en popüler örnek olarak gösterebileceğimiz
"Dolly" isimli koyun, Dr. Wilmet ve ekibi tarafından, İskoçya Fidinbar'da
hayvan üretim laboratuvarında, altı yaşındaki bir koyunun, üçüncü devrede
hamileyken meme hücresinin kültür edilip başka bir koyunun içi boşaltılmış
yumurtasının füze edilmesiyle meydana gelmişti. Söz konusu haberi açıklayan ajans,
dünyada büyük bir tepkinin ve şaşkınlığın yaratılmasına neden olmuştu. Ve
sokakta, sinemada, mistik alanda kısaca her yerde bilimin oldukça gerisinde kalan
insandan tutun, ön safhalarda bulunanına dek, herkes bu olayı tartışmaya koyulmuştu.
Kopyalama işlemi tüm hızıyla devam ederken bir başka haber de Ukrayna'dan ulaştı.
Burada ölü ineklerden kopyalama çalışmaları yapılıyordu. Fransa ise, her çeşit
ölü hayvandan kopyalama çalışmalarına hız vermişti. Şimdi bütün gözler insana
çevrildi. Acaba insan kopyalanabilir mi? Klonlama ve bu konu ile ilgili görüşlerini
açıklayarı Şişli Devlet Hastanesi görevlilerinden Dr. Mehmet Özdemir şunları
söyledi:
"İnsanın varlığını meydana getiren en küçük temel birim olan hücre,
çekirdeğinde bulunan DNA ve RNA, çoğalmayı, genetik özelliklerin nesilden nesile
aktarımını sağlamaktadır. Klonlama DNA parçalarından çok sayıda özdeş kopyalama
işlemidir. Bunun için, kopyalanmak istenen DNA dizini tespit edilip enzimler
vasıtasıyla ana dizinden ayrılarak, aktarılmak istenen parçaya "DNA bağlayıcı
enzim" aracılığıyla birleştirilip veni DNA oluşturulacaktır. Bugün, bu sistem
tıpta doğuştan metabolik ve kalıtsal hastalıklar ile AIDS gibi tedavisi olmayan
hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılmaktadır. Genetik defekte (bozukluk) yol
açan DNA dizilimindeki bozukluk tespit edilerek, bu bölüm enzimlerle ana dizinden
koparılarak, taşıyıcı DNA sarmalları yoluyla, taşınmak istenen doğru şifre
içeren dizin, bağlayıcı enzim ile bozuk alana bağlanmakta böylece eksik materyal,
yerine konmuş olmaktadır.
Bu işlemin en son formu, koyun cinsi bir havyanın hücre
DNA'sının tekrar kendi hücrelerine aktarımı ile aynı hayvanın tekrar oluşturulma
işlemidir. Bunun insan ırkı için olup olmayacağını bize zaman gösterecektir."
Acaba insanda kopyalama nasıl olacaktı?
Yine basında yer alan bir habere göre, Ukrayna Ulusal Bilimler
Akademisi ve Moleküler Biyoloji Genetik Enstitüsü'nün yetkili bir kişisi, "Her
türlü varyasyonu deneyerek, insan genlerini anlamaya çalışıyoruz. Mesela, yarısı
adam yarısı at olan bir yaratık ürettik, ama yaşamadı. Ya da timsahla fare genlerini
karıştırıp ortaya ne tür yaratıklar çıktığına bakıyoruz. Ancak, tahmin
edersiniz ki, bunlar doğduktan hemen sonra ölüyorlar, insanın kopyalanmasına oldukça
yakınız. Şunu açıkça ifade edeyim ki, bizim kullandığımız teknikleri batı
dünyası henüz yapamıyor" şeklinde açıklamalarda bulunuyor ve şöyle devam
ediyordu:
"Sadece hayvan değil, insan da kopyalayabiliriz. Ama, biz
yaptığımız araştırmalar sonrası, insanın klasik bir şekilde üremesinin hem daha
zevkli hem de daha doğru bir yol olduğu sonucuna vardık. Bizim üzerinde durduğumuz
asıl konu, halk diliyle ifade edilirse, 'siparişe göre insan yapabilmek...' İşte bunu
yapabilmek için de, insan genlerini çözmeye çalışıyoruz.
Fare genlerinin içine insan genlerini rahatça katabiliyoruz. Her
türlü canlının genleriyle dilediğimiz şekilde oynayabiliyoruz.
Ölü hayvanlardan da Klonlama yapabiliriz. Ve insanın
kopyalanması konusundaki çalışmaları başlattıklarını söyleyen Ukraynalı
bilimadamı, "Bu iş üzüm salkımından koparılan tek bir üzümü, kiraz
salkımın dan koparılan kirazın yerine yerleştirip büyütmek gibi bir şey. Timsahla
fareyi, fareyle insanı karıştırıp ortaya çıkan yaratığa bakıyoruz.
Amerika'da gen terapi ve kopyalama ile uğraşan en az yüz
laboratuvar var. İnsan DNA'sının sadece yüzde 3-5'i insanı insan yapan genler. Yüzde
70'i ise, anlaşılması güç genler. Biz bu anlaşılması güç genlerin yüzde
10-12'sini keşfettik. Tüm verilerle insanın yarısını yapabiliriz, tamamını da
keşfedeceğiz. Bunu başardığımız zaman, siparişe göre bebek yapacağız"
şeklinde beyanda bulunuyordu.
İşin enteresan yönü, klonlamaya inanan ve bu işe oldu bitti
gözüyle bakan bir takım şirketlerin patent edinme yarışına girip konuyu ticari
sahaya çekmeleridir. Klonlama konusunda bir başka önemli haber de şu şekilde:
1970'lerin başında KGB laboratuvarlarında yapılan deneyler
sonucunda bir köpekten iki köpek klonlanmıştı. Rus Bilim Akademisi'nde yapılan ve
çok gizli tutulan araştırmalar, tam otuz sene sonra gizliliğini kaybettiğine göre,
kapalı kapılar ardındaki ülkenin o zamandan bu yana neler yaptığı meçhuldü.
Ancak, doktorların ifadesine göre, klonlanan iki köpek ve aslı,
yani üç köpek, birbirlerine karbon kopyası kadar benzemelerine karşın, tavırları
çok farklı şekilde oluşmuştu. Bilimsel veriler er ya da geç insanın da
kopyalanabileceği hususunda işaretler veriyor. Ne var ki klonlanan insan aslının aynı
olmayacaktır.
Zira klonlama eylemi, yumurtaya ihtiyaç olmadan gen boyutunda
gerçekleşmektedir. Gen, insanın belli kalıtsal ve bedenini üretecek özelliklerini
taşır. Kopyalama işlemi bir noktaya kadar uzanabilir. Bundan sonraki devrelerde, yani
bebeğin ana rahminde çeşitli astrolojik etkiler istikametinde, farklı tesirleri
alması, özellikle aslından farklı tavırlar, huy ve karakter yapısına sahip
olabileceğini gösteriyor.
Yukarıda örnek olarak gösterdiğimiz, Rusya'da klonlanan
köpeklerin tavır ve hareketleri, ayrıca birbirine tıpatıp benzeyen ancak doğum
sırasında 15-20 dakikalık farklılıktan ötürü değişik özelliklere sahip tek
yumurta ikizleri gibi.
Evet! Bu konu bize açıkça şunu gösteriyor;
Popüler Bilim, gelişen teknoloji ve genetik boyutlarda yapılan
inanılmaz çalışmalar bilinmeyeni bilinir hale dönüştürdükçe, her alanda olduğu
gibi mistizimde de bazı kavramların, bununla bağlantılı olarak, inanışların
değişmesi de kaçınılmaz olacaktır.
Ahmet F. Yüksel
|